18 Haziran 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

18 Haziran 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ ALEM yorlar, tartıyorlar, ölçüyorlar, biçi- yorlar, durumunu inceliyorlar, kendi- lerine yardımcı mı, yoksa baş bela- sı mı olacağı konusunda karara va- rıyorlar. Ancak müsbet inanca vardık- tan sonradır ki kapılarını bin nazla aralıyorlar. Türkiyenin durumu Şimdi biz, işte böyle 'bir çevreye da- hil olmak istiyoruz. Bir nokta, bi- zim için ortadadır: Gelişen Avrupa Entegrasyonu hareketinden Türkiye uzak kalamaz. Bu bizim için, ekono- mik ve politik sebeplerin dışında bir toplum davasıdır. Atatürk reformla- rmı korumak, yüzümüzü Batıya çev- rik tutmak için başka hiç bir çaremiz yoktur. Ya, Avrupalılar ailesine katı- lacağız, ya da saatin ibreleri ters dönmeye DRL YAK Ama, bundan Avrupalıya ne? Türkiye, eğer 1952 yıllarında ol- saydık pek az güçlükle karşılaşarak -onlar da hissi güçlükler- Batı Avru- pa ailesine katılırdı. O tarihte lehi- mizde üç faktör mevcuttu. Önce, Ba- tının Savunması için ciddi bir okıy- mettik. Jeopolitik durumumuz, önem- liydi. Dünyanın statüsü, bir muvaze- neye kavuşmamıştı. Harp tehlikesi, yok olmamıştı. İkincisi, zengin ve kuvvetliydik. Bir altın ve döviz sto- kumuz Vardı, iflâs edebileceğimiz en- dişesi kimsenin hatırına ogelmiyor- du. İtibarlı ve hali vakti yerindey- dik. Avrupanın kalkınmasına ayak uydurabileceğimiz hususunda (ciddi belirtiler mevcuttu. Üçüncüsü, tek 'parti sisteminden çok partili Batı De- mokrasisine geçişimizi herkese hay- ranlık ve hayret veren tarzda başar- mış, kültür seviyemizi yükseltmiş ol- duğumuz intibaını uyandırmıştık. Bugün, üç kozun üçünden de mah- rum bulunuyoruz. On yıldır Türk el- çilerinin Batı merkezilerinde, hep yar- dım talep ederken, yani hep bir şey- ler isterken söyledikleri "NATO'nun Batı kanadı", "Rusyaya karşı kale", "yarım milyonluk ordu", "Türk Sed- di" gibi gerçekler şimdi kuru edebi- yat olmuştur ve bugünkü konjonktür içinde pek de tesir yapmamaktadır. Nükleer silahların kudreti ve yeni da- ğılış şekil sâdece harp ihtimalinin derecesini,değil, harbin tarzını ve ça- pını da çok değiştirmiştir. Öteki iki kozun ise, bizim için avantaj olmak- tan çıkıp birer handikap haline gel- diğini herkes biliyor. On yıllık bir D. P. iktidarının sonunda, Türkiye e- konomi bakımından mahvolmuş, se- falet ve karışıklık içinde, Me istik- rarını kuramamış, heran bir yeni darbeyi ilm mr ir Böyle 28 Brükselin umumi görünüşü Avrupanın merkezi bir partneri aralarına almak husu- sunda, Batı Avrupalıların gösterdik- leri tereddüde hiç kıymet ve hak ver- memek, objektif düşünülecek olursa haksızlık olur. Eski kıtanın, dertle- riyle birlikte sorumluluk duygusunu da bırakmış olan me ği meseleleri yüksek seviyeden deği gündelik açıdan görmelerini tabii bur şılamak lâzımdır. İki desteğimiz Bizim bu camiaya, dâvalarımıza çö- züm yolunu süratle bulup girme- miz hususunda gerçek arzu besleyen iki müttefikimiz var: Amerika ve Al- manya. Batı Avrupanın, bugünkü şek- li ve temayülüyle Batı blokunun lide- ri Amerikaya endişe verdiğini herkes biliyor. Fransalı Generalin söylediği türkülerin, Washington'a akortsuz geldiği de bir vakıadır. Amerika, ba- şında bulunduğu blokun bu çeşit eksantrik düşüncelerle o insicamını kaybedeceğini ve böylece (Rusyanın ekmeğine yağ sürüleceğini ciddi ola - rak düşünmektedir. Bu yüzden de, kurulmakta olan Avrupanın içine İn- gilterenin dahil olması için Londra üzerine tazyik yapmaktadır. Türkiye- nin de, bir batı memleketi hüviyetini münakaşasız alıp rejim meselesini halletmesi, ondan sonra ekonomik ve sosyal dâvalarına o sistem içinde çö- züm yolu bulmasını arzulamaktadır Washington, bizi desteklemek için ge- rek Avrupanın bir bakıma merkez haline gelmiş olan Brükselde, gerek diğer büyük başkentlerde elinden ge- leni yapacaktır. Biz bir defa o yola girdikten sonra. NATO'nun kurmayı kararlaştırdığı (o Türkiye (o Consorti- um'unda aktif rol de oynayacak ve milletlerarası mali ve iktisadi mües- seselerdeki tesirini lehimizde kullana- caktır. Amerikanın liderlik sorumlu- luğun neticesi olan bu tutumunun ya- nında, Bonn'da da. çeşitli sebeplerden dolayı bize karşı hayırhah bir idare vardır. Alman milleti, Türk milleti- ne karşı olan tarihi sempatisini mu- hafaza etmektedir. Avrupada, bir başka manevi fak- tör, Türkiyeye adeta aşık Papa Cio- vanni XXIll'dür. Vatikandaki kırmı- zı atlas kaplı geniş odasında "Ha- yatımın en güzel on yılını Türkiyede geçirdim. Türklerden sâdece iyi mua- mele, yakınlık, anlayış, tolerans ve açık kalplilik gördüm. Bunu ömrüm boyunca unutmayacağım" diyen ka- toliklerin ruhani lideri bundan bir sü- re önce Büyük Biçimiz Muharrem İhsan Kıznloğluna "Türkiye için, €- limden her şeyi yapmaya hazı- rım" demiştir Batı Avrupanın diğer memleket- lerinde ise, Türkiyeye karşı duyulan, bir antipati değil, olsa olsa kayıtsız- lık ve bazı aşırı endişelerdir. Bu ba- kımdan, durumumuzun ümitsiz oldu- gunu söylemek fazla karamsarlık- tık. Ama tabii, önce biz kendimizi bir hale yola koyabildiğimiz takdirde. kaybettiğimiz ve elimi: imkânı delice yitirdiğimiz on yıl i çinde Yunanistanından Taşır. sine bütün memleketleriyle kalkınmasını başarmış olan Avrupa otobüsü, gö- zümüzün önünde kalkıp gidecektir ve bizi "otobüsü kaçırmış yolcu" du- rumundan attık hiç kimsenin kudreti kurtarmaya yetmeyecektir. AKİS. 18 HAZİRAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: