24 Eylül 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

24 Eylül 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

laşılamamıştır. Genel Başkanın Mec- lisin tatili sıratında cereyan edan bir hikayeci A. P. liler arasında dillere destandır. Hikayenin kahramanları Orhan Süersan, Yusuf Demirdağ ve Genel Başkan Gümüşpaladır, Meclisin tadili sırasında Ege illerinde Genel Başkan- lığa adaylığını koyacağını belirten Yusuf Demirdağ hakkında Gümüşpa- laya yapılan ihbar Genel Başkanı çi- leden çıkarmış ve Genel İdare Kuru- lunda partiye yeniden ithal edilen Demirdağın ihracı için çareler aran- olayla ilgili bir takrir verdirmiştir. Ancak takririn müzakeresine başla- nılmak üzereyken oGümüşpalanın, böyle bir laleme şiddetle muhalefet et tiğini gören Orhan Süersan, takririni geri almış ama, Gümüşpalayla arala- Ferit Alpiskender "Tanburem ne çuyem..." YURTTA OLUP BİTENLER rında olan köprülerin hepsini atmış- tır. imdilik yüz yarinden sı- zıltı yapan bir düdüklü tencere ha- lindedir. Tencerede düdüğünü öttüre- bilen de Irkçı Ekalliyet grubundan başkası değildir. Plânlama Arenada B' satırların okunmakta olduğu sı- rada, Türkiyenin I numaralı dava- bul edildi ve Büyük Me du. Şimdi Meclis, önce tesbit edeceği usulle Plânı görüşecek ve kanunlaş- tıracaktır. Usulün tesbitinde bazı ça- tışmaların olacağı anlaşılmaktadır. Zira, eşeğini dövemeyenin semerini dövmesi tarzında, Plâna hücum ede- meyenler bunun bütünlüğünü bozacak ve onu politika cambazlarının elinde Nedir bu, soytarılık? B' devrin vurguncu ve cularının, haksız soygun- iktisapların- dan kurtulmalarını ve kanun çer- rarı almalarını bu milletin aklı ba- şında kütleleri bir süredir e ibretle ve hayranlıkla seyrediyor. e İbretin sebebi, bir takım kimselere radyo- larda başka kimselere küfrettir- mekle ikincilerin haksız iktisapla- ra malik bulundukları kanısını bu halkta uyandırabileceklerini o san- mış olan eski M.B. K üyelerin düştükleri gaflettir. Ama, O klavu- zu karga olanın mukadder akibeti bundan başka bir şey değildir. Bu haksız iktisapları takip için mah- kemelerin eline bugünkü imkân- ları ve yetkileri vereceksin, sonra bir netice bekleyeceksin! Hayrete gelince, onun sebebi minareyi oça- lanların o boyda uydurmaya mu- vaffak oldukları (o kılıftır. e Elhak, mükemmel çalışmışlardır. Hata bir defa yapılmıştır. Bu yüzden de hırsızlıkları cümle a- lemce malüm kimseler şakır şakır "temize çıkıyorlar". Ama, hadise- nin dayanılamayacak tarafı malum basının bunları reklâm ediş tam- dır. Mahkemeye verilenlerin hepsi, sütten çıkmış kaşık derecesinde te- mizdir! Hepsi, pırıl pırıl vatan ev- latlarıdır! Hiç çalmadan, memleke- te hizmet etmişlerdir. Bunlara, ih- tilali yapanlar tarafından sırf İh- tilâl meşru gürünsün diye alçakca AKİS, 24 EYLÜL 1962 çamur atılmıştır. Hırsızlık ithamla- rı sâdece birer bahanedir. Nitekim, bu ithamların hepsini âdil mahke- meler kaldırmaktadırlar. (o Türki- yede hakimler vardır." gazeteler- muhakemenin hikâyesini anlatilken işin açığa vurmuştur. Bahis konusu O- lan, Yüksek Adalet Divanı fından müebbet hapse mahküm e- dilen bir eski zaman Bakanı, par- isini i Beyannamemi oFi- ve İstanbul eğlence yerlerinin ma- lümu bir Menderes hempasıdır. Bu adam, üzerindeki yükten o kurtul- mak iiçin şahit diye ni ba- canağını göstermiştir. “za- vallı adam'"ın hikâyesini Söyle an- latıyor: "Daha sonra dinlenen, sanığın baldızı ile bacanağı ise, evinde hiz- kullanmadı- i tarafın- dan yardım edildiğini ve okendisi- nin halen 200 lira aylıkla kirada o- turduğunu bildirmişlerdir." Hey, yarabbi! De ki "Adam za- ten müebbet hapse mahküm. Ne di- ye bunu hâlâ yargılarsın?" Bunun baş üstünde yeri var. Zaten bu mec- muanın görüşü de budur ve aksi yol tutulmakla bir büyük psikolojik ha- ta işlenmiştir. Ama, adamı temize çıkarma, onu masum ve mağdur gösterme gayreti? Peki, "Hilâl hanım" nereden pa- ra bulurdu, onu da söyler misin? "Hilâl hanım'ın faturalarını kim öderdi? "Hilâl llanım"a Paristeki ziyadesiyle meşhur iş adamı Selim hey cebinden mi para verirdi? "Hi- lâl Hanım'ın Londradaki masraf- ları kimin cebinden çıkardı? "Hi- lâl hanım'ın da ev kirası 200 lira mıdır? "Hilâl hanım"lı ve "Hilâl hanım"sız gidilen bütün o eğlence yelermlei viski paralarını oOkim karşılardı ep o, yardım yapan kayı li mi? "Hilâl ohanım'ı, bir cins kısrak kadar pahalı "Hilâl hanım"ı o mu, sevgili damadı için beslerdi? Cevabı aranacak sualler bunlardır. Cevabı aranacak sual, bir memlekete olan ve D. P. iki tida- rının keşfi bulunan "arlere borç” - ların araya "mutavassıt iş adamla- rı" girdikten hemen sonra nasıl o- çevirdiği kârlı işlerdir. Cevabı ara- nacak sual, Döviz Komitesi diye bilinen kumpanyanın hangi ölçüler- le çalıştığı ve neferleri nasıl yapıldığıdır. Bir suçlu için "Zaten Allahın- dan bulmuş" demeye karşı Ki itirazı var ki? Am de onun adına namusluluk taslandı ve ii ciddi ciddi cümle aleme "yuttu urul- ma"ya kalkışıldı mı, işte o zaman insaf ba isyan oetmeme- sine imkân yoktu Anlaşıldı mı imdi haksız ikti- saplardan beraatin içyüzü?

Bu sayıdan diğer sayfalar: