24 Eylül 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

24 Eylül 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kadın Hareketi Jale CANDAN Jr: tecavüz olayları için idam cezası isteyen kanun teklifi, kamu oyun- da ilgi çekici yankılar uyandırmış bulunmaktadır. Ankaralı ev ka- dınları bu konu ile ilgili olarak ve tecavüz olaylarını takbih amacı ile bir yürüyüş tertiplediler. Tarihimizde ilk defa olmak üzere, bir kadın topluluğu -Türk Anneler Derneği-, bir kanun konusunda Büyük Millet Meclisine başvurdu, önemli bir meselede bir "kadın görüşü"nün belir- mesini sağladı. Demokrasi ile idare edilen memleketlerde bu "kadın gö- rüşü'nün, idare mekanizması üzerinde etkili bir kuvvet olduğu öteden beri bilinmektedir. Yeni Zelandada bundan tam seksen yıl önce, ka- dınlar henüz siyasi haklarına kavuşmadıkları halde, o günün şartları- nın icabettirdiği şekilde, alkol yasağı kanunu çıkartmakta başarı gös- termişler ve bu "kadın görüşü"nün kuvveti (sayesinde memleketlerin- de bir yeni sosyal nizam kurmuşlardır. Avustralyada ihtiyarlık osigor- tası kanununun çıkmasını sağlıyan gene kadınlardır. Bu kadınlar, oyun iptilasına karşı açtıkları amansız mücadele ile de şöhret yapmışlardır. Danimarkada birçok ciddi kadın dernekleri seçimlerden evvel, o birçok memleket meselesinin etüdünü yapar, mebus adayları ile bu meseleleri tartışır ve oylarını buna göre kullanıp, bütün kadın seçmenlere bu ko- nuda yol gösterirler. Bir Geçenlerde memleketimize gelen genç bir amerikalı kadın, üyesi bulunduğu "Kadın Seçmenler Birliği'nin memleketinde yaptığı işler- den söz ederken en çok kanunlar üzerinde durmuş ve bacı kanunları desteklediklerini, bazılarını da doğrudan doğruya hazırladıktan sonra arkadaşları vasıtasıyla parlamentoya sevkedip çıkarttıklarını, aynı ko- nu ile bazen yıllarca uğraştıklarını ifade etmişti. Atom enerjisinin sivil kontrolünü sağlıyan kanun, idare mekanizmasında ehliyete önem ve- rilmesini sağlıyan kanun, yiyecek maddelerinin, ilaçların satışına ait birçok kanunlar bu Birliğin çalışmaları ve desteği sayesinde oÇıkartıl- mıştır. Kadınlar siyasi haklarına sahip olsalar da, şunu kabul etmek gerekir ki, dünya parlâmentolarında temsilcileri ancak çok küçük bir azınlıktan ibarettir. Bu. kadınların ev işlerine, çocuk bakımına fazla zaman ayırmalarının tabii sonucudur. Erkekler daha uzun bir süre bu dünyayı idare etmekte devam edeceklerdir. İşte bunun içindir ki, ka- dınlar, parlâmentolar dışında kuvvetli teşekküller kurup, toplumu ilgi- lendiren önemli konularda, gerektiği zaman seslerini ve fikirlerini du- yurmak zorundadırlar.. Böylece kadını erkek kadar yakından ilgilen- diren memleket meselelerinde kadın da söz sahibi olur ve toplum, ka- dının tecrübelerinden de faydalanmak imkanını sağlar. Son zamanlarda yurdumuzda artan ırza tecavüz olayları konusun- söz, bence en çok kadına düşer. Bu erkeklerin toplumun tümünü ilgilendiren bir sosyal konuda kadınlardan daha az hassas davranacak- larına inandığımız mânasına gelmemelidir. Bu bir kadın dâvası değil, bir toplum davasıdır. Ne var ki tecavüz olaylarının bir zabıta vakıası ve hatta bir sosyal dava olmaktan da ötede bir manası vardır. Bir gençkız nişanesi ile büyük bir şehrin merkezinde bile otomobile bine- mezse, bir kadın, hava kararırken yalnız başına sokağackamazsahatta evinin içinde korkusuzca, istediği kılık ve kıyafette odolaşamazsa, O kızın, o kadının hürriyetinden, kadn - erkek eşitliğinden, kadın hak- larından söz etmek mümkün olur mu? Kız çocuklarımıza, ne yazık ki çok küçük yaştan bu konuda yapmaya mecbur kaldığımız ikazlar oOn- lardaki ilk kompleksleri, kadın olma, zayıf olma kompleksini yaratmak- ta ve bir ömür boyunca onları etkisi altında bırakmaktadır. Sokaktaki kaba kuvvet eğer hakka galebe oçalacaksa elbette ki daha büyük bir til suçunu işleyip işlemediği yıllarca eyaletin kanunları kız kaçırma suçunu ölümle cezalandırıyordu. Aynı cezanın Amerikada beş - altı eyalette ve bazı ağır cezaların da Kuzey Avrupa memleketlerinde yürürlükte olduğunu sanıyorum. Hukukçu- lar cezaların ağırlaştırılması keyfiyetinin suçları azaltmıyacağı (o pren- sibini savunabilirler. Bunun elbette herşeyden önce bir cinsi terbiye meselesi olarak ele alınması da şarttır, fakat bugün biz, suçluların en ağır ve en çabuk şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz. Bu bizim hür- riyetlerimizle yakından ilgilidir. lı kaprislerinden korumuştur. Eteği, biraz çabalasa her kadın dikebilir. Bütün mesele, vücuda uygun bir pat- ron edinmekten ibarettir. Etek ve bluzlar her yıl ufak tefek değişiklik- lere uğrarlar ama, bunları ufak te- fek değişikliklerle eskitinceye okadar giymek mümkündür. Etek-blüzun ba- kımı da aynı nispette kolaydır ve kar yere rahatça gider. Hem şık, hem ekonomik, hem genç görünüşlü ve gü- zeldir. Bu yıl, daha çok vücuda yakın bi- çilmiş etekler modadır. Geçen yılın ortaya attığa etek ucuna doğru evaze veya etek uçlarına doğru parçalarla bolluk kazanmış twist etekler bu yıl gene vardır, fakat en son etek yenilik lerini dört biçim içinde toplamak müm kündür: Özellikle gençkızların fayda- lanabileceği jüp-külotlar; tek bir ve- rev parça ile bolluk kazanan, fakat eski verev eteklerin Oomübalâğasın- dan kaçınan ve vücuda yakınlığı mu- hafaza eden evaze etekler; çok derin pil kaşeli, dümdüz hatlı spor etekler nız ütü ile tutturulmuş, önden ve ar- kadan çift pli kaşesi olan, yandan cep- li, hareketli yeni tip etekler... Jüp-kü- lotlar çok derin pli kaşeler altına gizlenmiş gerçek pantalonlardır, fa- kat atlayıp zıplamadıkça bunlar tam manasiyle etek hissi verirler. Yılın etekleri yürürken vücudu sık- mayacak kadar bol ve rahat, fakat onu kumaş yığınları altında boğmı- yacak kadar da vücuda yakındır. 1962 modası Hem pantolon hem etek AKİS, 24 EYLÜL 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: