24 Eylül 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

24 Eylül 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTAPLAR Gurbet Kuşları (Orhan Kemalin romanı, Varlık Yayınları 885, Büyük Eserler Kitap- lığı 39, İstanbul ve Ekin Basım- evi, 228 sayfa 400 kuruş) "Türk edebiyatının serçekten usta üç-beş romancısından biri olan, ancak hemen bütün geçimini yazdık- larından kazanmak sorunda olduğu için de zaman zaman, çapına uygun düşmeyen karalamalar da veren Or- han Kemalin son romanının adı "Gurbet Kuşları" dır. Orhan Kemal "Gurbet Kuşları"nda, her zamanki gerçekçiliği içinde kü- çük insanların, lâalettayin insanların hayatını ele alıyor. Hem sefer ele aldıkları, bilhassa şehir insanları için dikkat çekici ve pek yakından tanındığı sanıldığı halde hiç de ta- nınmayan insanlardır. Gecekondu sa- kinleri, Anadolunun dört bir köşesin- den akın akın İstanbula, büyük şe- hirlere göç eden, orada karınlarını doyurmak açlıktan ölmemek için türlü türlü zorluklara göğüs germek durumunda olan insanlar. "Gurbet Kuşları "nı okurken insan, bir yelpazenin ağır ağır açıldığını hissediyor. Önce, büyük şehirlere in- san taşıyan birtren. Bu trenin üçün- cü mevki kompartımanları ve kom- partımanlardan koridorlara, hela ön- lerine kadar taşan genç, ihtiyar gur- bet kuşları. Sırtında yorganı, çıkı- nında katı ekmeği ve iki baş soğanı ile yollara düşmüş, kumanyasını ya düzmüş, ya düzememiş toprak adam- ları. Kurtalandan kalkıp, Haydarpa- şaya kadar soluya soluya gelen bir se- falet kervanı. Orhan Kemal, romanı- na bu trükle giriyor. Ama bunun ye- rine, üstü açık bir kamyon, karoseri yerinden oynamış bir otobüs, Kara denizde beşik gibi sallanan bir taka veya hayvanlarla insanların koyun- koyuna yattıkları bir vapur ambarı da konabilirdi. Orhan Kemal treni, o yolculuğu günler ve günlerce süren, en ufak istasyonlarda dahi bazan da- kikalarca, bazan saatlerce sırtında yorganı, elinde çıkını ve a- zığı ile, taşı toprağı altın denilen İs- tanbulda ekmek parası (oçıkarmaya giden, daha askerliğini bile yapmamış, bir delikanlıdır. Ona Ahmet de diye- bilirsiniz, Mehmet de, Hasan da, Hü- seyin de. Ne derseniz deyin, adı ne olursa olsun, köyden şehre ekmek pa- rası aramaya giden delikanlının ka- derinde hiç birşey değişmez. Orhan Kemalin kahramanının adı Mehmet- Orhan Kemal Mehmedi Orta Ana- doludan, taa Toroslara yakın bir yer- den alıyor, kara trenin vagon kori- dorlarında İstanbula, Haydarpaşaya getiriyor. Cebinde ancak iki-üç günlük ekmek parası, sırtında yorganı ve e- linde çıkını, kalbi insanlara sevgi i- le dolu, gözüpek, yüreği açık ma her O a şaşkınlık duyan bir Anadolu çocuğu. Mehmedi İstanbulda ilk karşılayan yumuşak söz, "Bak hele ayıya" ola- caktır. Ama Mehmet aldırmaz. O bu- raya hır çıkarmaya gelmemiştir, za- ten çıkarmak istese bile çıkaramaz. Gurbet ilde niye hırlaşıp da dertsiz başını derde soksun? Onun İstanbul- da, Halde, ölen anasının uzaktan ak- rabası bir tanıdığı vardır. Mehmedin zoru onu bulmak, onun yanında bir işe kapılanmaktır. İstanbulun içinde sipsivri bir adam, yol bilmez iz bil- mez Mehmet, Haydarpaşadan başla- yıp sora araya Yemiş İskelesine, Ha- le gider ve akrabası Gafuru bulur. Bu- lur ama Gafur, o, köyünde kendisine yakınlık gösteren Gafur değildir. Oğ- lanı son derece kötü karşılar. Meh- met ne yapacağını, ne edeceğini bile- mez. Derken, oradaki hamallardan bi- riyle ahbap olur. Hamal, bir bekâr evine götürür. Teni ahbap- lıklar kurulur. Mehmede, İstanbulun imarı dolayısile alabildiğine bol olan yıkım işlerinden birinde bir iş bulu- nur. Mehmet güçlü kuvvetli, çalış- maktan başka birşey düşünmeyen bir delikanlıdır. Yattığı bekâr evindeki iş bulucusu kendisini istismar eder, ar- kadaşları istismar eder. Ama kim ne yaparsa yapsın, Mehmedin çalış- ma hırsı ve azmi kırılmaz. Mehmet için İstanbul bir yeni dün- ya, ayni zamanda da bir okuldur. O orada yaşadıkça, çalıştıkça, gezip gördükçe, yeni yeni insanlar tanıdık- ça, büyük şehrin insanlarını da, ha- yatı da öğrenir. Yılmak, kırılmak bilmez çalışına azmi, önceleri sadece bir yıkım ame- lesi olan Mehmedi kısa zamanda du- varcı ustası olacak kadar yükseltir. Ama etrafında sayısız küçük dolap- lar dönmektedir. Dost kazandığı gi- bi düşman da kazanır. Sonunda, ak- rabası Gafurun Haldeki vazifesini e- le geçirir. Patronunun hizmetçisiyle aralarında başlayan pek masum bir aşk, evlenmeyle sonuçlanır. Karı-ko- canın biriktirdikleri üç-beş kuruş, sonradan işleri bozulsa bile, bir gece- kondu yapma isteklerini önleyemez. Karı-koca dört elle bu işe sarılırlar. Orhan Kemal, romanın bu bölü- münde, DP. iktidarının son yılların- daki fakir halka karşı Vatan Cephelerinin bütün içyüzünü ortaya koymaktadır. Romanı okur- ken, sanırsınız ki Mehmedin veya ka- rısı Ayşenin hayatını bizzat kendiniz yaşıyorsunuz. Orhan Kemal memle- ketin çalışan yoksul insanlarını çiziş- teki ustalığım bu eserinde de ortaya koymuştur. "Gurbet Kuşları" merak- la, ilgiyle izlenecek ve okunduktan duru- davranışın, sonra da üzerinde ciddiyetle lacak bir eserdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: