24 Eylül 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

24 Eylül 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"İşte, korktular" yollu ( ballıkların suçu işleyen gazetelerde yer alması manevranın gayesini daha iyi açığa vurmuştu Halbuki her şey göstermektedir ki suç, yeni tedbirler değil, mevcut tedbirlerle cezasını bulacaktır. Nite- kim, azıtanlar bugün adalet önünde- dirler. İktidar oyuna gelmemiş, itil- mek istediği aşırılığa gitmeyince karşı tarafın oyununu (o bozmuştur. Hislere yumuşaklık, sinirlere biraz daha sükünet geldiğinde gayretin sa- bun köpüğünden fazla tesir bırakma- mış olduğu daha iyianlaşılacaktır. Türkiye için istikrarın bozulması ko- nusunda hiç bir ciddi tehlikenin bu- lunmadığı, haftanın sonunda anlaşıl- mış O Hâdiseler, Meclis içinde Başba- kana tevcih edilmiş iel sözlü soruya v verdi. Ama bu sile de, İnö- nünün bu hafta ortasında milletin duğumuzu, İktidarın tutumunun ne olacağını, hadiseleri nasıl (ogördüğü- nü yakın maziden hatırlatmalar da yaparak bildirmesinin ve geniş bir iç politika konuşması yapmasının fir- satını teşkil edecektir. M.B.K. Bıçak ve kemik itirdiğimiz haftanın içinde, A. P. A tahrikleri bir zümre işin ihayet bardağı taşıran eri bi süredir ağzı- u tilalı tertipleyip başarıya ulaştırdık- larından dolayı kendilerini kusurlu, günahlı bulunca M. B. K. üyeleri f&- veran etmekten kendilerini alamadı- lar. Tabii, bu feveran tarzı her ihti- lâlcinin kendi tabiatına uygun şekil- de oldu. Bundan dolayı da tamamiyle haklı durumlarında bile, bazıları ö- tekilerin yüzünden gene antipatik gö- rünmekten kurtulamadılar. Bu, ekip halinde olmanın talihsizliğinden baş- bir şey değildir. Bugünkü netice- aş mimarlarından Sıtkı Ulay, 22 Şubatçıların kılavuzu Kadri Kap- lan çatlak seslerini duyurur duyur- maz, çok daha kuvvetli görünebilecek- lerken bu avantajdan mahrum kaldı- lar. Halbuki topyekün çok olgun, çok oturaklı, çok iyi hazırlanmış, tok bir halde tekrar kendilerinden yana olmuş umumi efkârın karşısına çı- kabilirlerdi. Bu, kendilerine yn hücumlardan bin misli (o kuvvet Kulağa Küpe Coğrafya dersi Pp a Paya, yeni yurt seyahati için hareket noktası olarak Kayseriyi seçmiş. Bunu, gürül- tüyle ilan ediyor. Ece, die edebi- yatı yapacak ya.. Yalnız, coğrafyanın bir kaidesini 2 lmya Ya Şar ani Tak alihi söyledikten $ <A “Bir noktadan hareket eden hep aynı istikamette git- timi, en sonda kendini o hare- e noktasında bulur” derler e.. e bir mukabele olurdu ve bir anda rn ön plan na geçebi- lirlerdi. Ama bunun için, sinirlerine hakim olacaklar ve kuru sıkı lâflar dan kaçınacaklardı. Komite vela nin bu düşüncedeki ekseriyetini, hep o belirli ekalliyetin boş çıkışları bal, ladı. Meselâ Sıtkı Ulay, orada bura- da, tahriklere karşı infial ifade eden- lere: — Canım bunun çaresi de yok değil ki.. Onları buraya biz getirdik. Biz ve bizimle beraber olanlar gönde- rir" dedi. Sonra, eliyle arka cebinin bulunduğu noktayı işaret ederek: — Üstelik herşeyin çaresi bu- lunur" diye bir kahkaha attı. Hıfzı Oğuz Bekata Dağlara kar YURTTA OLUP BİTENLER r halde bununla, davaya iyi- lik ettiği kanısındaydı! Kadri Kaplana gelince o: — Azizim, artık 27 Mayısçı, 14 ler, 22 Şubatçılar filan diye bir şey yok. Parça parça hareket etmemek lazım. Zira, işin içine gene kelle gir- di. Ya bit, ya onlar.." diye palavra- lar sıkıyor ve elmalarla armutları birbirine karıştırıyordu. Nitekim bun. lar, İhtilâlcilerin zayıf tarafları oldu. ma Komite ekseriyeti, bıçağın haki- katen kemiğe dayanmış (olmasına rağmen daha olgun ve olumlu dav- ranmayı bildi. Komite toplanıyor Hpabaşının gazeteleri ve oyaratı- hava, şirretlik ve şamata M. B. K. cıları derhal yanyana getirdi. Haklı olarak ei ii eltmek ve vaziyet almak lüzu duydular. Şurası, aklıbaşında "herkes tarafın- dan bilinen bir gerçektir ki şahıs şa- hıs İhtilalciler. yıktıkları, şebekesinin açıkta kalmış dazları tarafından en tahammül edil- mez hücumlara maruz bırakılmakta, şereflerini, haysiyetlerini zedeleyen imâlara, isnatlara hedef yapılmakta, türlü amurlar ve iftiralar fütursuz- ca atılmaktadır. Ama bunların kar- şısın nda onların, vicdanından emin ve müsterih bir Buda sabrıyla acı tebes- sümden başka EE vE > E tenezzül etmemesi üyeler çok, belki rl dahi ama etmediği kadar çok yükseltmiştir. Ancak, haftabaşının yayınları oşa- hısları aşıp hareketin kendisini kö- tülemeye kalkışınca Tabii Senatörler kendi Gruplarında Ur araya geldi- ler. Arkadaşlarından ayrılmış obulu- Osman Köksal, kendileriyle ar- tık birlik değildi. Onun dışında, etra- finda bir zamanlar - memleket kaderi- ne tesir eden müzakerelerin cereyan ettiği m masanın başına oturtuldu- ğunda sadece üç kişi yoktu. Özka- ya izinli, Tunçkanat vazifeli, Okan ise rahatsız olduğundan o başkentte bulunmuyorlardı. Toplantıya (OMu- du. İhtilalciler Anayasanın kendile- rine tanıdığı haktan istifade ederek Tabii Senatörler olarak T. B. M.M ne girdikten sonra da törelerini boz- mamışlardır. Tabii Senatörler aynen İhtilal günlerinde olduğu gibi Grup başkanlığını alfabetik ii . göre yapmaktadırlar. Her ayda bir başkanlık birisine isabet etmektedir. Bu sıralarda Başkanlık, Komitenin güler yüzlü Albayı Yurdakulerindir, Toplantıda bulunanlar her hareket- leriyle sinirli olduklarını belli edi- yorlardı. Genç Emanullah Çelebi zi- yadesiyle hırçın, öfkeli, rengi beyaz- 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: