29 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

29 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TÜLİ jemet İnönüye, "Politikadan sonra hayatta en çok ne yaptınız?" di- ye sorulacak olsa mutlaka şu cevabı verir : " — Nişan yüzüğü taktım, nikâh- ta şahitlik ettim, çocuklara isim ver- im!" Başbakan bu üç "önemli göre- vinden birini İstanbulda yaptı. Ni- şanlananlar, iki sevdiği arkadaşının, harp arkadaşı Ali Fuat Eldem ile po- litika arkadaşı Mümtaz Ökmenin ço- cuklarıydı. Şadırvandaki nişan sade, ama güzel oldu. Gazeteler İnönünüm Hiltona ilk defa bu vesileyle gittiği- ni yazdılar. İkinci gidişidir. e Daha önce de Vehbi Koçun oğlu Rahmi Koç ile şimdi iki çocuk anası olduğu halde inceliğinden bir şey o kaybet- memiş Çiğdem Koçun Hiltondaki düğününde bulunmuştu. Nişanda, güzel gözleri ve hava- sıyla herkesten çok Ferhunde Verdi göze çarpıyordu. ürk tenisinin ezeli "İkinci"si Dr. Behbut Çevanşır ve eşinin İstanbul dan Almanyaya gitmelerinin, daha doğrusu tasarladıkları gün gideme- melerinin hikâyesi Dany Kaye'nin bir filmine mevzu olacak gibi: (OEv- den, babasının Jaguar otomobiliyle Sirkeciye gidip trene binmek üzere eşiyle oyola çıkan Dr. Çevan- şır, biraz sonra otomobilde bir arıza olduğunu farkediyor. oDuruyorlar, şoför motorun kapağını açıp bak- mak istiyor. Hava kararmış. Gör- mek için, tesadüfen otomobilde o bu- lunan bir mumu yakıyor. Kapağı açıp motöre edilmesiyle, dökülmüş olan benzin elindeki mumdan alev alıyor. söndürmek için Dr. Beh- but ve eşi, ateşin üstüne tefaşla yağ- murluklarını atıyorlar. Naylon olan yağmurluklar derhal yandığından a- lev çoğalıyor ve otomobil tamamla- nıyor. Yolcular, bir taksi ile Sirke- liye gidiyorlar. Bu sırada, çocuklarını uğurlamak için Sirkeciye gitmek üzene evlerin- den çıkan Dr. Behbutun babası Cem- de n Haberler şit Çevanşır ve eşi yolda giderken, Bayan Çevanşır düşüyor, tramvay rayı çenesini kesiyor, eczane, dok- tor, pansuman derken zorla trene yetişiyorlar. Bir de ne görsünler? Son dakika- da çıkan bir arıza yüzünden tren, çocuklarının bindiği vagonu bırakıp gitmiş! Herkes bütün bu olaylardan son- ra, evlere dönüyor tabii . A'n çıkmasıyla, söz ve yazı ala- nında, bir çok hikâye de çıktı. Bu- günlerde anlatılanlardan biri şu : A. P. li Bilecik Senatörü Talat Oran -Hani, Demokrat Parti devrinde D. P. li olduğu halde verdiği bir kırmı- zı oy yüzünden Osman Kavrakoğlun- dan burnuna yumruk yemişti- İkinci Koalisyonun kurulmasından bir kaç gün sonra Meclisten çıkarken Baş bakan İnönüye rastlıyor. Oran göm- leğine altın kaplamalı kilid biçimin- de yeni kol düğmeleri yaptırmış İ- nönüye hitaben : "— Paşam, bakın bizler kendimizi kilitledik" diyor. Paşa da şakacı : "— Peki ama, anahtar kimde?" deyince, Oran, kravatını gömleğine tutturan, gene altın kaplamalı anah- tarı gösteriyor kendi ” Biz Tasiyaslşız. O da bizde Paşam Yeni gelen o İsviçre Büyük ( Elçisi M. Rene Keller'i tanıtmak için maslahatgüzar M. Pictet François'nın evinde verdiği davette geçen olay An- karalıların pek hoşuna gitti : Dava- İnönü Ayla Eldem ve Laçin Ökmenin yüzüklerini takıyor Bir yastıkta!

Bu sayıdan diğer sayfalar: