8 Aralık 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

8 Aralık 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Film seyrettim Film: "Marjorie Morningstar " Seher Yıldızı". Rejisör: Irving Rapper. Senaryo: Everett Freeman (Herman Wouk'un aynı adlı romanından alınmıştır). Fotoğraf Direktörü: (oOHarry Stradling. Renkli (Warnercolor) bir A. B. D. (Warner Bros.) film Konu: Hikâyenin kahramanı Marjorie Morgenstern onyedi yaşında bir gençkız. Ortodoks ve yahudi bir Aileden gelme. Sürekli olarak mutlu- luğu ve kendisini bu mutluluğa sriirecek erkeği arıyor. İçinde bulun. duğu ortam ve gelenekler ona bu bağımsızlığı pek sağlamıyor ama, Mar- jorie yine de yılmıyor, durmadan savaşıyor ve önüne çıkan engelleri yeniyor. Başlangıçta yol gösterici arkadaşı (oMarscha'nın desteğinden kolaylıkla sıyrılmasını biliyor ve bir eğlence sitesinin prodüktörü Noel Airman'a yeni yetişkinliğin verdiği o heyecanla tutuluyor, bağlanıyor. Yaşıttaşlarının dışında Noel'de olmadık nitelikler bulan Marjorie, Noel konusunda direndikçe direniyor. Fakat bu çeşit bir direnme, sonunda gençkızı asıl gerçeğe götürecek ve gençkiız Noel'i bırakın kendi yaşıtı Wally'ye dönecektir. Oynıyanlar: Marjorie Morgenstem'i Natalie Wood, Noel Airman'i de Gene Kelly canlandırıyorlar. Gerçekte her iki rol de son derece iyi oyun isteyen, iyi ve işini bilir oyuncuda renklenebilecek bir güçte. Fakat ne Natalie Wood ve ne de Gene Kelly, o çeşit bir oyuncu olmadıklarından her iki rol de, beylik deyimle, "güme gidiyor". İlgiyi üzerine çeken yal- nızca Marjorie'nin ana ve babasını oynayan Claire Trevor ile Everett Sloane oluyor. oBarem dahili rejisör Irving Rapper'in elinde (Natalie "Wood'un ve Carolyn Jones'un e çırpınmaları boşuna. Hele Gene Kelly -o müzikallerin iyi oyuncu o "Invitation to the Dance - Dansa Davet"in iyi rejisörü Gene Kelly. zavağ ve gülünç bir durumda. Beğendiğim: Irving Rapper'in filmi . Yıldızı'nın beğenilecek bir yanı yoktur. "Marjorie Morningstar (o Seher Beğenmediğim: "Seher Yıldızı", yeni amerikan romancıları kuşağı- nın en iyi yazarlarından Herman Wouk'un bir romanının aktarması. Wouk'u, Dmytryk'in elinde bütünlüğünden birşey kaybetmeyen "Caine Mutiny - Denizde İsyan" roman-filmi ile hatırlayacaksınız., "Denizde İs- yan' 'ın rejisörü Dmytryk ne kadar usta ise, "Seher Yıldızı'nın rejisörü ender rastlanır bir kötü anlatıma sahip. Oysa, orta kırat bir rejisöre ol- sun çıkış yapma imkanı Veren -hem de nasıl! - reji- sör Rapper ile bizim yerli filmlerimizden de kötü bir "netice"ye varmış. ,Rapper'i in filmi "Marjorie Morningstar - Seher Yıldızı", iki düzenleyicisi ve rejisörü Gene Kelly'e, "Denizde İsyan"ın yazarı Herman Wouk'a bir parça sevginiz varsa, başka bir filme gidin. T. KAKINÇ SİNEMA Sendika Kaybolan haklar G özlüğünü sinirli bir el hareketiyle düzelten genç yazar, çenesiyle oy nıyarak devam e " — Onlar ilgilenmediler, hadi neyse... Fakat bunlar da ilgilenmi- yorlar. Haklarımızın, kanunun temi- natı altına alınması şart! Başka kur- tuluş yolu yok!" Karşısındakiler, "haklısın" gibi- lerden, başlarını sallamakla yetindi- ler. Konu, oldukça eski bir konudur ve in beri uğraşıldığı o halde, da çalışanlar -teknik işçiler hariç-, haklarını korumak amacıyla bir tür- lü birleşememektedirler. oIşıkçılarla fotoğraf direktörlerini emeğini kul- lanan kişiler olarak kabullenen ka- nun, bir filmi meydana getiren asıl yaratıcıları -senaryo Oo yazarları, o- yuncular ve rejisörler- işçiden say- mamaktadır. Yazar da, oyuncu da, rejisör de serbest meslek omensubu arasına girmekte ve dolayısıyla da sendika kurma imkanından yoksun bırakılmaktadır!.. Yazarlar, oyuncular ve rejisörler emeklerini değerlendirmek, gereğin- de haklarını savunabilmek için çeşit- li zamanlarda sendika kurmaya te- şebbüs etmişler, fakat her teşebbüs- te, buna hakları olmadığı ileri sürü- lerek önlenilmişlerdir. Oysa, başka ülkelerde bu endüstri kolunda çalı- şanların bir değil, birkaç ve ayrı ayrı sendikaları vardır. İşveren du- rumundaki yapımcıya karşı yazar, oyuncu ve rejisör, hem hak ve hem de yarını konusunda güven altında- dır. Sendikalaşmaya en kolay gidiş yolu olan - dernekler ise -üzüntüyle belirtmek gerekir- bizde yapımcıya karşı hak koruyucusu olmaktan çok uzaktır ve gerçekteki görevi de bu değildir. Üç grupta çalışan bu sinema €- lerde, Bakan Ecevitten bu konuyla yakından ilgilenmesini (beklemek, Türk sineması adına, herhalde büyük "hayalperestlik" olmıyacaktır. AKİS/33

Bu sayıdan diğer sayfalar: