6 Temmuz 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

6 Temmuz 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

boyunca "Yaşa Bohi,. Bohi" diye bağırırlar. Maçlar Fenerbahçe stadının şim- di olduğu yerde, Papazıns çayırında Pas Bohi., Şut -Union Club- ve Kuşdili (o çayırında oynanırdı. 1905 de Galatasarayı (oMekteb-i- Sultanisi öğrencilerinden Ali Sami, min Bülent -Kin şairi-, Asım Tev- fik, Celâl -Şehit-, Bekir, Tahsin Na- hit, Şirvan, Cevdet, -Taksim kışla- sı avlusunda yıkılan- tribünde baca- ğı kırılan Galatasaray reislerindan Cevdet Hoca- ve Kâmil kendi ara- larında bir klüp kurmuşlar, heves e- dip bu maçlara katılmışlardır. Ama henüz isimleri yoktur. Onlara ismi Kadıköy halkı koymuştur. "Galata- saraylılar!" küçüğe şefkat, yurda ve yuvaya ve- fa, dayanışma ve sportmenlik müş- terek bünyeyi yıllar boyunca taş taş, tuğla tuğla işlemiştir Bu duyguyu | öümmaşli Galata- saraylı Ali Sami Yen kendi kale- mi ile dile getirmiştir: "..Klübümüzü tesis etmek fikrin- den ilk defa, en yakın arkadaşım E- min Bülende bahsetmiştim. O daha büyük sınıfta idi. Mektepten benden evvel ayrıldı. Artık yalnız tatil gün- lerinde buluşabiliyorduk Çalışmala- ra bu kere Asım Tevfik ile tekrar koyulduk, grupumuzu genişlettik ve o zamanlar çok mesuliyetli bir iş o- lan cemiyet tesisi işimizi tamamla- dı k.. ..Emellerimizin kuweden O fiile Galatasarayın muzaffer onbiri Zaferden zafere Bu ilk futbol klubü ruhu ile de, adı ile de okuluna bağlı idi. İlk fut- bol oynayan türk onbiri Galatasaray- lıdır. Bunu iki, yıl sonra affetmeyen rakibi, büyük dostu, zaman zaman dert ortağı olan Fenerbahçe takip edecekti. Öğretmen Enver bey, Nu- rizade Ziya, Hintli Asaf, Galip "ba- ba", Nasuhi -Baydar- Hakkı Saffet, Şefkati, Elkatip (Mustafa ve Ham- dan ile başka Kadıköylüler ilk üye- leridir. Klübün ilk forması sarı . be- yazdır. Vefakârlar Klübü (Galatasarayı Galatasaray yapan ge- lenek ne sadece gençlerin, ne de yalnız büyük hocaların eseridir. Bu- nun bariz vasfı olan büyüğe saygı, AKİS/32 gelmesi sırasında yanımızda çalışan Asım Tevfik olduğu için, onu hâlâ müzemizde sakladığımız, sicil terimizin iki numarasına, Emin Bü- lendi de üç numarasına kaydettik... .Aradan seneler geçti. klübünün doğmasına varan mazlıklar ve mücadeleler Emini çok üzmüştü, spordan ve sporcudan nef- ret ediyordu. Öyle zannediyorum ki, bizi artık yalnız şahsi dostluk bağlı- yordu. Galatasaraylılık ortadan si- linmiş gibi idi. Seneler tekrar akıp gitti. Unutamıyacağım kara bir gün dü: Emin Bülend Göztepedeki evin- de son saatlerini yaşıyordu. Sayın: e- şi beni karşılarken: an, bu defa çok fena göre- içeriye girmeden kendinizi " —Am ceksiniz, KÖŞEDEN Galatasaray'dan Anılar Vildan Aşir SAVAŞIR Mektepten o yıl mezun olacaktık. Sene sonu gelmiş, imtihanlar yak- laşmış, tasalarımız artmıştı. Ama biz, gene de spor konuşmak için va- kit bulabilirdik. Kolay mı? Türkiye ilk katışacağı Paris Olimpiyatlarına hazırlanıyordu; ve bizim bu çorba- a tuzumuz vardı O akşam kimimiz Grand Courda, kimimiz arka bahçede çalışmış, yo- rulmuştuk. Etüd saatinde, kendimizi derslere vermeden evvel hem dinle- niyor, hem de spor konuşuyorduk. Muslıh -17 defa milli olmuştur- dev gibi imtihanlar kapıda beklerken bi- zim bu avareliğimize kızar, söylenir ve önümüzdeki sırada başım kitaba gömerdi. Fakat biz kulağının bizde olduğunu bilirdik. Suat -Ürgüplü-, Mehmet -M. Os- man Dostel- ile futbolcularımızın a- yaklarına hâkim (olamadıklarından biribirilerine dert yanıyorlardı. Han- gisi idi iyide hatırlamıyorum, bir a- ra: "— Rahmetli Celâl" dedi "çocuk- ları top kontroluna alıştırmak için ayaklarına ayakkabıları ters giydi- rirmiş!" Bu elbette solu sağa sağı sola de- mekti. O sırada dersi ile son derece meşgul görünen Muslih birden geri döndü: — Amma atıyorsun! Ters giydi- rirmiş de kramponlar çocukların a- yaklarına batmaz mıymış? Gc” Burun Necdet -Necdet Cici- harıl harıl coğrafya oimtihanına hazırlanıyordu. İçinde ona Hollanda- yı soracaklarmış gibi bir his vardı. Bir hafız ciddiyeti ve imanı içinde bu ülkenin bütün özelliklerini, dere- sini, tepesini hafızasına yerleşti- riyordu. Günahı boynuna, belki de kulağına birşeyler fısıldanmıştı Onun imtihandan son derece asık bir çehre ile çıktığını gören bir ar- kadaşı sormu — Ne haber Cici? İmtihan na- sıl geçti?" "— Bırak be! Bende talih mi var. Biz Hollandayı m herifler biat Felemengi sordular.

Bu sayıdan diğer sayfalar: