14 Mart 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

14 Mart 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Yurdoğlu köylülerle hasbihal diyor Insanlar konuşarak anlaşırlar bir ve beraber yapılamadığından ya- -ındı ve her ilgilinin meseleyi bir ucun- dan tuttuğunu, fakat hastanın ortada kaldığını söyledi ve ilave etti : — Bu memleketi kalkındırmak teknik adamla olur. Ancak, her tek- nik adam davayı bir tarafa çekerse, bu fakir memlekete yazıktır. Bu fakir memleket, her işe burnunu sokan on- sekiz başı besleyecek durumda değil- dir. Bunların artık bir araya gelmesi, bir ve beraber çalışması saati çalmış- tır. Köye hizmet götüremiyoruz. Çün- kü hepimiz kendi başımıza buyruk ça- lışıyoruz.» Yurdoğlu, müdürü dinledikten sonra açıkladı : Köy İşleri Bakanlığı işte bu ihtiyaca cevap vermek i için n ku- rulmuştur. Ama. bol lâfla iş yürümez. İhtiyaçları tespit etmek ve köye git- mek lâzımdır. Masa başında oturup proje hazırlamakla köye ne sn,'ne yok ne de okul gider. Köy İşleri Bakanı, boşa dönen devlet çarkının devlete her yıl ne bü- yük zararlara sebep olduğunu açıkla- dıktan sonra, o geceyi köyde geçirece- ğini bildirdi ve Daire Müdürlerinin de kendisi ile birlikte köye gelmelerini istedi. 14.30 da başlayan toplantı böy- lece saat 19-30 da bitti. Bakan Ter- me köylerinden biri olan Sakarlıya hareket ettiğinde, Samsunda yağmur başlamıştı. AKİS/10 Köylünün sevinci S akarlı köyü Samsundan, Ooto- mobille 45 dakikalık bir mesafede- dir. Bakanı taşıyan Samsun Vilâyeti- nin makam otomobili —Köy İşleri Bakanının henüz bir makam otomobili yoktur ve gezilerini, hangi vasıtayı bu- lursa, onunla yapmaktadır— çamurla- ra bata çıka ve köpek sesleri arasın- da köye girdiğinde, köy odasının önün- de köylüler toplanmışlardı. Yurdoğlu otomobilden iner inmez, aldırış bile et- meden, çamur deryasının içine girdi. Köylüler bu mütevazi, daha doğrusu fazla mühmel giyinişli Bakanı büyük bir ilgi ile karşıladılar. o Yurdoğlunun sırtında, köylünün sırtındakinden pek az farklı bir pardesü ve ayaklarında mokasen ayakkabılar vardı. o Kalaba- lığın arasına dalarak, köylülerin elle- rini teker teker sıkmağa başladı. Köy odası Bakan ve misafirler için ha- zırlanmıştı. Köylü varını yoğunu orta- ya dökmüş, kazadan bir lüks lâmba- sı getirtmiş, köye ilk defa giren Ba- kanını zevkle, gözlerinde umut pırıltı- sıyla seyrediyordu. Yurdoğlu, köy oda- sına girerken ayakkabılarını çıkardı. Arkasından gelenler de Bakam taklit ettiler. Yurdoğlu âdeta yuvarlana yu- varlana merdivenleri çıktı ve köy oda- sına yerleşti. Köylüler Bakanın peşin- den odayı doldurdular. Odanın duvar- larında Atatürkle İnönünün birer fo- toğrafları oasılıydı. Kenarda, içinde fındık kabuğu yakılmağa mahsus bir soba gürül gürül, yanıyor Bakan, sıcacık köy odasında, köy- lülerle temasa başladı: bir müddet sonra, babacan, sevimli, tom- bul Bakanla sohbete daldılar. Ertesi gün köyde büyük bir toplantı yapıla- cak ve bil toplantıda köylüler mesele- lerini tartışacaklardı. Bakan köylüler- den, köyleri hakkında ön bilgi per Sakarlı köyü de Bakanın daha gördüğü köylerden pek farklı değildi. Bu tipik Karadeniz köyünde tü- tün ziraatı ve hayvancılık yapılmakta- dır. Merkeze yakınlığı dolayısıyla yo- lu vardır, okulu vardır ve hiç değilse köylünün, karnını doyuracak bir meş- galesi bulunmaktadır. Yurdoğlu da- ha içerdeki dağ köylerinde sefaleti biz- zat gördü ve dertlerin hallinde ne de rece müşkilatla karşılaşacağını anla- dı. Türkiyede 40 bin yerleşme ünitesi vardır. Bunun büyük bir kısmı dağınık yerleşme halindedir. Bütün köylerde, hemen hemen ayni dertler görülmekte- dir. Ancak, merkeze yakın köylerde hayat şartlan biraz daha iyicedir Dağ köylerinde ise sefalet diskoyudur. Dev- let, sakat bir sistem takip edildiği için, milyonlarca lira harcanmasına sokamamakta- rağmen hizmeti köye dır. Köy İşleri Bakanı saat 23 de. köy- lünün yaptığı yer yatağına girdi ve bel- ki de uykuların en tatlısına daldı. Er- tesi gün köylü ile çalışılacaktı. Dile gelen dertler S akarlıda sabah erken oldu. Ba kan tereyağı, beyaz peynir ve çay- dan ibaret kahvaltısını gene köylü ile birlikte yaptıktan sonra, çamurlara ba- ta çıka Sakarlı ilkokuluna geldi ve top- lantı bu hava içinde başladı Bakanla bir köylü arasında cere- yan eden. şu konuşma ilgi çekici oldu: «— İstekleriniz nedir, emirlerini- zi almağa geldim?» "— Köyümüzün istekleri : cami ve mera...» — Köylü kardeşim, söyle!» «— Bizim en mühim isteğimiz me- ra, sayın Bakanım! Hayvanlarımız aç kalıyor. Devlet istediği yeri orman ilân ediyor, etrafını çeviriyor. Biz de merasız kalıyoruz «— Peki, yol meseleniz nedir?» «— Sayın Bakan, m gör- dün. Ks bu yollar biç geçit verme.» Peki, Vilâyetten Ml rlık Müdürü arkadaş bu işe ne der?» Bakanın bu ikazından sonra Ba- yındırlık Müdürü, elindeki projeye gö- re, Sakarlının durumunu anlattı. Sam Yol, su, teker teker

Bu sayıdan diğer sayfalar: