14 Mart 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

14 Mart 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Şu, bizim zenginler.. V ergi Reformuyla ilgili kanunların Büyük Mecliste görüşülmeye m şu sırada, tesadüfen, bir dağ otelinde bizini zenginlerden bazılarıyla bir arada bulun- dum. Ben böyle yerlerde politika, ya da iş konuşmayı sev- Buna rağmen bizim zenginler bir gün dertlerini, meselelerini, arzu ve taleplerim açtılar. Dinledim ve. iti- raf ederim ki şaştım. Hemen hepsi, hükümet ve bein olarak kendilerine yardımlar yapılmasını, (kolay gösterilmesini istediler. Vergi vermekten ka: seki rını söylediler. Ödedikleri vergilerin açıklanmasına veya Servet Beyannamesine «şahsen» bir itirazları olmadığını belirttiler. Ama, «şahsen» karşı bulunmadıkları bu usul- lerin piyasayı ve 'ticaret hayatını altüst edeceğini bildir- diler, bunların kanunlaşmamaaı gerektiği tezini savun- dular. Canım, böyle şeylere ne lüzum vardı ki?. Hepsi gayet iyi, vatansever, dürüst kimselerdi. Şimdi, herkesin verdiği vergi ilân olundu mu hasutlar, kötü kalbli rakip- ler, kıskançlar ve fenalık erbabı bir korkunç ihbar me- kanizmasını harekete geçirecekler, yapmadıklarını bırak- mayacaklardı. Aleniyete itirazları bundan dolayıydı. Hem, kazançların gizliliği ticaretin 1 numaralı prensibiydi. İman gibi paran kimde bulunduğunu herkesin öğ- renmesine hiç lüzum yoktu. Bir tanesi daha da açıldı ve «sosyal ve ile kalkınmayı beraber götürmeye çalış- manın olduğunu» söyledi. Böyle bir şey şimdiye kadar Ni rr yerde görülmemişti. Ya kalkınmayı seçmek lâzımdı, ya sosyal adaleti! Bunu ifade ederken, tabii mein menfaati» nin kalkınmada O una inan- dığını belli ediyordu. Kalkınmadan anladığ her mahallede onbeş milyoner yetiştirme SİMDİ “ibaret bulunduğu açıktı. Bu insanlar nerede ve hangi zamanda yaşıyorlar di- ye pek şaştım. Bir kaç gün sonra, o dağ otelinde bana bizim zenginlerin söylediğini D.P. den müdevver ie nin sözcüleri Büyük Meclisin kürsüsünden, partilerini resmi görüşü olarak tekrarladılar. 1964 Türkiyesinde bu resmi görüşün kendisine tatbikat sahaftı bulacağını sa- nan bir parti ve o partiye bel bağlayan iş adamları! Hey yarabbi, insanın sadece a7 değil, aynı Za- manda güleceği de geliyor. Bir s bir zümre, bir çev- re dünyadan ancak bu derecede abersiz bulunabilir Böylelerinin para kazanmış olmasının, itibarını bir toplum içinde sıfıra indirmesinden daha ta bii ne düşünülebilir ki? Bugün Türkiyede hâkim olan görüş, bazılarının Ban- dığının aksine, bir takım gazetelerde fikir cilvesinden zi- recesinde mazide kalmıştır yerd sahası me aktadır. Söyledikleri bir. an hoşa silmek: p görünmektedir, göz MALİ e ama bun lar bu “çeşit her aşırı fikir gibi en ufak bir İnelane mukavemet edememektedirler. Zira $ unidirler, zira sah- tedirler. Hayır. Bugün Türkiyede hâkim elan görüş bu değildir. Bu devlet, bu hükümet zenginin, varlıklının, servet sahibinin, tüccarın ve sanayicinin, iş adamının Metin TOKER e komisyoncunun da devletidir, hükümetidir, da devletten, hükümetten kolaylık istemek haklarıdır. bu kolaylığı sağlamak devletin hükümetin görevidir. Ama, adam masaya <ben vergimi ilân etmem», «Ben Servet Beyannamesi vermem» diye oturdu mu bu dev- let, — hükümet onunla konuşmaz ki.. Konuşamaz ki. , yapılar ayrıdır, dünya görüşü ayrıdır. zaman bu devletin, bu hükümetin böyle zengine söy leyecek tek sözü vardır: Haydi canım, sen del Vergi aleniyeti, Servet Beyannamesi, bunların mâ- nasını bilmek, iyi anlamak lâzımdır. Bunları sadece ekonomik tedbirler olarak görmek imkânı yoktur. Bun- ların her birinde bir sosyal zaruret payı vardır ki o ta- görülmedi mi hiç bir şey farkedilmiş olmaz. Adamın bahası takacı. Kendisi üçyüzbin liraya banko çekiyor. Üçyüzbin lira, senelik milli geliri fert ae binaltıyüz lira olan Türkiyede aşağı yukarı iki; bir yıl- da hissesine düşen paradır. Bizim zengin, be, Bi Bizde zen- gin deyince, gözlerin önünde canlanan bu. Bir devrinde bir partiye hülül etmiş, mahallesindeki onbeş milyonerden biri olmuş. Var mıdır, bunun itibarı? Ko- ruyabilir bunu? Buna kolaylık gösterebilir misin? Gazetelerin köşelerinde, tip olarak ona karşı bir yaylım ateşi açılmışken? Demek ki, bu toplumda zenginin iade-i itibar etme- si lâzım. Kazancın bir kusur değil, bir başarı, bir ifti- har vesilesi gözüyle görülmesi şart. Nedir bunun yolu? Kazançları, gelirleri ve onlardan Hazineye ödenen nis- betleri bir sırça köşkün içine yerleştirmek.. İş adamla- rını sinesinde barındıran teşekküllerin, akılları olsa, ya pacakları ik iş aleniyet prensibine alkış tutmak olurdu- Halbuki, üstelik aslında tedbir kendilerine de pek dokun- mayacağı ve daha ziyade çok kazanıp hiç vergi verme- yen bir takım serbest meslek erbabını hedef tuttuğu hal- de, nasırına basılmış gibi feryat edenler bu teşekküller olmuştur. Zenginin toplum içindeki durumuna yardım eder mi, bu? Pederşahi patran, pederşahi zengin devri Türkiyede çok söle. kalmıştır. İhtilâlden bu yana geçen senelerin adedi dörttür. Ama bu dört yıl çok köprünün altından çok su akıtmıştır. jimin sosyal icapları mutlaka bu toplumun temelleri olacaktır. Toplumun temelleri bu olursa, toplum zenginlerini, varlıklılarını alınla, göğ- sünü Pin koruyabilir. Aksi halde bir rüzgâr gelir ve rtada ama hiç bir şey kalmaz. me getirilmekte olan tedbirler böyle bir rüzgâra karşıdır. Bunu anlayan zengin olmadığını söylemek haksızlık- tr. Bir yeni iş adamı tipinin, bugün ihtiyacını hissetti- gimiz iş adamının yavaş yavaş ortaya çıkmakta olduğu- nu hep görüyoruz. Bu iş adamının ne imanı gizildir, ne parası. Ona, devletin ve hükümetin bütün yardım kol- lan seve seve lütfen bu tip, öteki tipin üs- tesinden kendi gelsin, onu hiç olmazsa kendisi adına konuşturmasın. AKİS/7

Bu sayıdan diğer sayfalar: