31 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

31 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ Amerika “"Goldwater Vakası" (Kapaktaki o Olay) Aşağıdaki yazı, bundan bir süre önce Amerikayı görmüş olan Başyazarımla Metin To- Cumhuriyetçilerin adayı olarak mutlaka Gold- water'in seçileceğini bildirmiş ve arkadaşla lâtife, er- taraftarıyım r. aşağıdaki yomdan da sezileceği gibi, hadiseleri u- zaktan ve teori sahasında de- gerlendirmekle içinden ve fii- liyat sahasında değerlendirmek arasındaki farkın bir neticesi" dir. O bakımdan, Amerikada son hadiselerin lemimden okumanın ilgi çekici olacağına inanıyoruz. Washington'a vardığım zaman, saat sabahın o birbuçuğuydu. PAA uçağı ONew Yorka vaktinde geldi ama orada iki saat beklemek zorunda kaldık. New York'taki ha- va alam trafik kesafetini karşılaya- mıyor. Uçaklar ve havada, ya alan- da sıra beklemek zorunda kalıyor- lar. Evvelâ bir saat bekliyeceğimiz bildirildi, sonra bu iki saate gıktı. Bir kaç gün sonra Washington'dan Newyork'a dönerken de o uçaklar, pistte kuyruk olduk ve bizim uça- gımız normal saatinden bir saat son- ra havalanabildi. Taksi kuyruğu gi- bi bir uçak kuyruğunu ilk defa A- merikada gördüm. Washington'da (o Statler-Hilton otelinde kalıyordum.. Otele geldi- gimde çok sayıda zenciyle karşılaş- tim Oda soruyorlar, yortar, ton, nüfusunun yarıdan fazlası zen- ci olan bir Amerikan beldesidir. O bakımdan fazla şaşırmadım, fazla da önem vermedim. o Rastladığım zencilerin miktarının, her şeye rağ men biraz çok gelmesine rağmen. Fakat ertesi sabah aşağıya indi gimde otel "kara fatma" denilen AKİS/16 GEZİL > ER Goldwater taraftarlarının mitingi Kum gibi insan böceklerin istilâsına uğramış gibiy di. Her taraf zenci doluydu: Kadın- lar, erkekler, genç kızlar, delikan- lılar. Bunların arasında bazı beyaz- lara da rastlanıyordu, O zaman tarlana vardım: Otelde bir toplan- tı vardı. Amerikalılar buna «Con - vention» diyorlar. Toplantısını ya- pan, Amerikada en fazla üyeye sa- hip olan Renkli Halkın İlerlemesi için Milli Birlik (oOadlı teşkilâttı. Zenciler ve az sayıdaki beyaz üye- ler yakalarında bu teşkilâtın ismi- nin baş harflerini teşkil , eden AACP rozetini taşıyorlardı. İki bine. yakın zenci vardı. Toplantı üç gün sürdü. İlk gün otelin bütün salonları zenci koku- yordu. İkinci akşam, benim kapısı kilitli odama, havalandırma terti- batına rağmen bu koku dolmuştu Üçüncü gece çıldırmak işten değil- di: Otelin her tarafı, benim yastı- gımın altına kadar, zenci kokuyor- du. Bu ekşi, buruk, takammül edil- mez bir koku. Zencinin teni böyle kokuyor. Üstelik zenci, bizim hacı yağı dediğimiz yağlara da, esansla- ra da düşkün. Bunların hepsi bir araya gelince dayanılmaz bir koku teşekkül ediyor. Otelden, Washingtoh'un o berbat ikliminin rutubetli bir sıcak hamam haline soktuğu sokaklara çıktığım- da bile burnumdan zenci kokusu gitmiyordu. Bu koku daha bir kaç gün burnumda kaldı. Godwater'in zaferi, bu koku» nun reaksiyonudur. Bekâra karı boşamak Aklı başında bir aydın insanın ırk ayrımına karşı olmaması imkânsız- dır. Ama siz hiç zenci kokusu kokla- dınız mı? Bu kokuda elbetteki zenci- nin kabahati yoktur. Belki biz beyaz- lar da onların burnuna öyle kokuyo- ruz. Geçenlerde bir uçak yolculuğunda lan Fleming'in son James Bond'unu okuyordum. Japonyada geçen, "Sade- ce iki kere yaşarsınız" adında bir ki- tap, Orada bir japon, James Bond'a, sarı ırktan bir kimseye beyaz dertlile- rin fena koktuğunu söylüyordu. Ger- çekten de, dünyanın, en temiz ırkı o- lan bu ırkın biz beyazların koku- muzdan hoşlanmaması kabildir. Belki, beyaz kedinin de burnuna siyah kedi- nin kokusu fena kokuyor. Bunlar şüp- hesiz tabiat hadiseleridir ve tabiat ha-

Bu sayıdan diğer sayfalar: