31 Temmuz 1964 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

31 Temmuz 1964 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tİ Istanbul Şehir Tiyatrosunun 30. yılı yazı AKİS'de çıktığı günün akşamı İstanbul Şehir Tiyat- rosu, Rumeli Hisarı'ndaki a- çıkhava sahnesinde tekrarlıyacağı «Coriolanus» temsiliyle kuruluşu nun 50. yılını kutlamış olacaktır. Kutlama töreni için seçilen oyun her ne kadar geçen mevsim sonu, Shakespeare'in 400, doğum yıldönü- münü münasebetiyle çıkarılmış o- lan altı eserinden biriyse de, 50. yıl şerefine «Coriolanus»ta büyük de- gişiklikler yapıldığı ve o gece, ku- rulusundan bu yana sanat işlerinin başında bulunan (Muhsin Ertuğrul. dan bugün hayatta olan en kıdemli sanatçılarına varıncaya kadar, bü- tün eski «Darülbedayi» kadrosunun sahneye çıkacağı anlaşılmaktadır. Devamlılığın en güç sağlandığı kollektif çalışmaların başında Ti- yatronun geldiği düşünülürse, eski adıyla <rDarülbedaybin, yeni adıyla «Şehir Tiyatrosuvnun 50. yılını id- raketmiş olması büyük önem taşır. Bu olayın üzerinde durulması ge- reken yönü, 1914 de bir Tiyatro o- kulu ve Tatbikat Sahnesi (olarak kurulmuş olan müesseseye öğret - men ve öğrenci olarak girmiş bir avuç idealistin, birinci dünya sava- şının, ve onu takibeden mütareke yıllarının uzunca süren bocalama ve duraklama devresinden o sonra, elele vermiş, 1927 den sonra da Muhsin Ertuğrulun etrafında top- lanarak Türkiye'nin devamlı tem- siller veren ilk ödenekli tiyatrosu- nü" gerçekleştirmiş olmalarıdır. «Darülbedayi»! kim kurdu? Darülbedayinin temellerini, her kesin bildiği gibi, ünlü Fran- sız sahne devrimcisi, o "Serbest Tiyatrosnun kurucusu, Andre An- toine atmıştır. Ama eski Osmanlı başkentinin bir o tiyatro okuluna ve bu okuldan yetişecek sanatçılarla çalışacak Batılı sisteme, Batılı me- todlara dayanan bir tiyatroya sa- hibolması gerektiğini (o düşünmüş, böyle bir okulun temellerini atmak için de Antoine çapında bir sanat adamım Türkiyeye getirtmeği ba- şarmış olan adam da İstanbul un eski oŞehreminlerinden -yani Bele- Y AT R O diye, Başkanlarından Operatör Ce- mil Paşa'dır. Bu itibarla bugünkü kutlama töreninde adı hayırla, rah metle anılması gereken asıl kurucu galiba odur ve ne yazık ki, bu ve- sileyle yapılan neşriyatta bu ger- çek lâyık olduğu şekilde belirtil- memektedir. Oysa Atatürk Türki- yesinin Osmanlı idaresinden benim sevip devraldığı, şimdi de 50. yılını kutladığı bu sanat ocağını düşünen ve gerçekleştiren o olmuştur. İşin garip tarafı şudur ki, te- melleri 50 yıl önce, Türkiyenin ilk Konservatuvarı olarak atılmış, bu- gün de altı sahneli bir Şehir Tiyat- rosu halinde gelişmiş Olan bu mü- esseseyi İstanbul Belediyesi, mali imkânsızlıklar bahanesiyle, tam el linci yılını kutladığı bir O sırada, Milli Eğitim Bakanlığına devret - mek kararını vermiştir. Kararın bu kadar isabetlisi, bu kadar da sırasında verileni zor bulunur doğ- rusu!.. Dünyanın biç bir yerinde, ne ka dar fakir olursa olsun hiçbir Bele- diyenin -bu ada lâyıksa- elli yıllık tiyatrosunu pazara çıkardığı görül- memiştir. Buna herkesten önce seçtikleri Belediye Meclisi üyeleri sussalar da- İstanbullular ( isyan edeceklerdir Bereken versin Milli Eğitim (O(Bakam sağduyu sahibi. bir insandır. Öyle ümidedilir ki İs- tanbul Belediyesinin, İstanbula alt bütün sanat kurumlarıyla birlikte Şe- hir Tiyatrosunun da devri hakkındaki teklifini, bugünlerde İstanbulda top- lanacak Sahne ve Müzik Sanatları Da- nışma Kurulunun mütalaalarını din- ledikten sonra, öbür kurumlardan ayır- makta, tarihi bir ocak olarak kendi özellikleri ve gelenekleri içinde gene Belediye'de bırakmakta tereddüt et miyecektir. Şehir Tiyatrosunu yaratan adam Bir gerçeği o belirtmiş olmak için «Darülbedayl»i Operatör Cemil Paşa düşünmüş, temellerini Antoine'a. attırmışsa, «Şehir Tiyat- rosunu da Muhsin Ertuğrulun ya- ratmış olduğunu söylemeliyiz. Muhsin Ertuğrul 1927 de «Da rülbedayi» adı altında toplanan ar- Muhsin Eruğrul Tohumu atan kadarı arının başına geçtiği zaman ilk düşüncesi İstanbul şehrini akşam perdesini açan devamlı tiyatroya kavuşturmak olmuştu. zamana kadar devamlı tiyatro liyti yalnız Ramazan aylarına sar eden İstanbul için böyle bin yatro düşünmek, onu gerçekleş miye kalkmak, o zamanlar, birçok larına çılgınlıktan farksız bir yal gibi görünmüştü. Böyle di nenler büsbütün haksız da de lerdi, çünkü Belediyenin «Dar bedayi»e verevere verdiği (oOoah Tepebaşi tiyatrosuyla yılda beş - evet yanlış değil, sadece 500 liralık bir ödenekten İbaretti. 1 roya gelince: Sanatçı on beşi buluyor, hele teknisyen olarak da kimseler görünmüyordu. Sey ise iki, üç bini aşmıyor, sahneye karılan eserlerin üç, nihayet daha temsilden sonra (o seyirci buln mümkün olamıyordu. Şimdi insana masal gibi g böyle bir zamanda Muhsin Ertuğ- rul «Darülbedayi»in başına gel- misti. On beş kişilik bir kadro her hafta program (değiştirme yani yeni bir piyes çıkarmak- tyle, tam yirmi yıl süren ge gündüzlü bir çalışma sonunda bir Tiyatrosu Oomeydana çıkmış İlk temsillerin dekorlarını sanal lar kendi elleriyle boyamışlar, ve sanat idaresinin bütün Muhsin Ertuğrulun omuzlarına yıl

Bu sayıdan diğer sayfalar: