5 Şubat 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

5 Şubat 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER General de Gaulle'ün zafer şansı bü- yük de olsa, bu, Fransanın asıl mese- lesini gözlerden silmemektedir. Fran- sa, Generalden sonra ne olacaktır? Ge neralin masraflı dış politikasının et- kileri içerde hissedilmeye (başlandığı, na göre General hiç de göründüğü ka- dar parlak miras bırakmayacaktır. Ge neralden sonra Fransada sivillerin as- kerler üzerinde kayıtsız şartsız bir ha- kimiyet kurmaları kolay olmayacaktır. Zira Fransada birinci sınıf bir sima yoktur, birinci sınıf sayılanlar da ne kof olduklarını hem Generale tekad- düm eden günlerde, hem onun dev- rinde göstermişlerdir. Fransa Başkan- lık Sistemine devam mı edecektir, yok sa Partiler Sistemine mi dönecektir, bunu şimdiden kestirmek (o kimsenin iktidarı dahilinde değildir. İtalya br başka hengâmenin için- dedir. Partiler Sistemi son prestij kı- rıntısını da Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında kaybetmiştir. Siyasi istikrar yoktur. Hükümet bugün de devrilebilir, yarın da devrilebilir haldedir. Hükü- meti devirmek için de, ayakta tutmak için de hiç bir mecburi sebep olmadı- gından sağlam bir istikamet tutulama- maktadır. İtalya bir Alcide de Gaspe- ri'nin derin hasreti içindedir. Görülüyor ki biraz derine inildi- ğinde, -yahut isterseniz gündelik ha- yatın biraz üstüne çıkıldığında- bu memleketlerden hiç birinin siyasi du- rumu Türkiyeninkinden iyi ve parlak değildir. Ama bunlardan her hangi bi- rine "Hasta Adam" demek hiç kimse- nin hatırından geçmemektedir. Üretim devam ediyo; Bunun Oo sebebi, kudretini memleketlerin asıl nisbeti tüketicilerle kıyas edilmeyecek kadar fazladır. e İstikrarsızlık (OHükü- mette veya Mecliste olduğu ve şu an- da, belki Fransa hariç, bir rejim ve sistem meselesi ortada (bulunmadığı için üretimin ayrı olan mekanizması dalgalanmalardan hemen hiç zarar görmemektedir. Bizde bir memur üreticimidir, tü- keticimidir, pek meçhuldür. MMemu- run milli gelire kattığı mı fazladır, a- lıp götürdüğü mü, bu incelenecek bir husustur. Hattâ her sahadaki işçile- rin bizim iş hayatımız içindeki durum- ları ele alındığı takdirde bu hayatın rasyonel işlediğini iddia etmek kolay olmayacaktır. Bizde herkes tutumunu siyasi dalgalanmaların üzerine bina etmiştir ve gözlerini o dalgalanmalara çevirmiştir. Siyasi dalgalanmalar Batı 14 Avrupanm zihin tabakasını meşgul e derken bizim bünyemizin iskeletini iz kil etmektedir. Burada Batı Avrupaya çıkıldığı ilk günlerde ve oradan buraya dönüldüğü ilk günlerde bu açık bir şekilde gözle- rin önüne serilmektedir. İngilizin iki tren yolculuğu boyunca ilgisine lâyık sayılan gazete bizde vatandaşın bütün devlet, hükümet, memleket ve millet ölçüsüdür. Kim kime ne demiş, Mec- liste ne olmuş, daha neler olacakmış. Batı Avrupanm hemen hiç bir iş ye- rinde işitilmeyen bu konular bizde me- murun dairede, subayın talimde, köy- lünün kahvesinde, hattâ işçinin işinde konuştuğu hususlardır. Eğer ileri gitmiş memleketle geri bunun memleketlerin bünyesine de ütopi halinde olduğu açıktır. İnsan- lar, kendi hayatlarını kendi deliklerin- de yaşamaya meyyal görünmektedirler. Ama, siyasi bakımdan kurulamamış olan Avrupa, manzara itibariyle Batı Avrupada mevcuttur. Siyasi hudutların dışında hudut kalmamıştır. Avusturya- dan itibaren bütün kapılar açıktır. Al- manya Avusturyanın bir başka şekli- dir. İngiltere bir değişik Almanyadır. Fransa İngiltereyle Manş vasıtasıyla ayrılmamakta, ona birleşmektedir. İ- talya Fransanın lâtinleşmişidir. Bu Londrada halk En sonra, politika kalmış memleket arasında bir fark a- ranıyorsa bu, üretimde ve üreticilerde- dir. Ama Avrupayı kuramıyorlar.. Bu ortak hale rağmen bir Avrupa Bir liginin kurulamaması düşündürücü- dür. Batı Almanyaya sorarsanız bunun suçlusu Fransadır. Fransa Batı Al- manyayla İngiltereyi göstermektedir İngiltere Fransayı suçlamaktadır. Ger çek şudur ki milli menfaatler, bütün bu üretim mekanizmasının politika dalgalanmalarından ayrı işlemesine rağmen memleketleri birbirinden ayır- maktadır. Gerçi ayrıntı zihin taba- kasında ifadesini bulmaktadır. Ama memleketlerin birinden ötekine el, kol sallayarak geçmek, az farkla aynı stan dardı ve ölçüleri bulmak, aynı sabit para değerleriyle (karşılaşmak müm- kündür. Sosyal telakkiler, ahlâk me- seleleri, dünya anlayışı da artık birbi- rinden çok az farklı hal almıştır. Topyekün bir Batı Avrupa fiilen ta- hakkuk etmiştir. | Amerikanın havası başkadır. Doğu Avrupanın havası baş- kadır. Orta Doğunun havası başkadır Güney Doğunun havası başkadır. Fakat buralardaki memleketlerin de havası birbirinin eşi değildir. Bu, Batı Avrupayı ayıran hususi- yettir. AKİS, 8 Şubat 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: