5 Şubat 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

5 Şubat 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

alay mı etmişler ? Süleyman Demirel Süleyman Demirel "lanse eden" gazetede, bu haftanın başında bir koca- man "Demirel, bütün iş hayatının hesabını verdi" manşetini görenler şüphesiz yazıyı merakla okumuşlardır. Pek romantik bir üslüpla kaleme alınmış olan yazının bir başka başlığı da, Demirelin ağızından, tırnak içinde ifade edilen şu sözlerdir: "On sene içinde Türkiyenin sayılı bir iş adamı olacaktım. Bir sene sonra bana fakir diyecekler". elci yazarı habere şu dokunaklı girişle başlamaktadır: bakılırsa A.P. lideri Süleyman Demirel edindiği tecrübelerle bir iki sene içinde "Milyoner olmanın sırlan" adlı bir kitap yazacak kadar usta bir insandır." Sonra yazıyı okuyorsunuz., ve doğrusunu isterseniz pek de merak e- diyorsunuz: "Bu on sene içinde Türkiyenin sayılı bir iş adamı nasıl olacaktı?" diye.. mirelin verdiği bütün hesap zararlarının hesabı- dir. Zarar etmek suretiyle "sayılı iş adamı" galiba ancak Demirelin şam- piyonluğunu yaptığı ve artık bir geçmişin malı bulunan sistemle oluna bilmektedir. Demirel "on sene a Tüıkiyenin sayılı bir iş adamı ola- çaktım" diyor ve ilâve ediyor: " nda zarar ettiklerimi kazanabildikle- rim ile kapatabilmenin güçlüğünü. omuzlarını taşıyorum. Büromu da terketmişimdir. İyi ya.. Artık çok zarar ve az kâr etmenin güçlüğünü omuzlarında ta- şımayacak! Ya. "Johnson ile dostluk" meselesi? O, ayrı bir komedidir. - Genel Başkanlık kampanyasında Johnson ile bir resmi boy boy yayınlanır, bo- razanları "Johnson un şahsi dostu". "Johnson'un Türkiyede güvendiği adam" diye kendisini takdim ederken hiç bir itiraz sesi (o yükseltmeyen Demirel şimdi itirafta bulunuyor. Demirel Amerikan Yardımı fonundan Amerikaya gönderilen ilk türkmüş Johnson geldiğinde bu yla kendi fonundan Amerikaya ilk gönderdiği Demirel ile ikibininciyi (oonun adı İsmail Kurtmuş - alıp bugünkü Başkanın karşısına çıkarmış, yanına a ko -up resimlerini çektirmiş, teşkilâtın reklâmı diye kullanmış Dostluk da, bu! Şimdi iki balon daha patlıyor: "Başarılı iş adamı" nın hesabı hep zarar. Maliyeye metelik gelir vergisi ödememiş. "Johnson'un şahsi dost. luğu" bir "askerlik hatırası resmi" nden ibaret. Adam Demireli tanımı- yor bile... Yok, yok.. Şeytan gazeteci! Hani "Demirel, bütün iş hayatının hesa- bını verdi" diye bir başlık atıp bir insanla da ancak bu kadar eğlenilebi- lir. yındakl bir haftalık (Meclis tatili de dikkate alınırsa, Tasarının kanunlaş- ması değil de sadece maddeleri ile il- gili görüşmelerin (o başlaması için bile asgari birbuçuk ay geçmesi gerekmek- tedir. Ancak mesele sadece görüşmele- rin yeniden başlamasından ibaret de- ğildir. Bu birbuçuk aylık fasılanın yanısıra, ilk maddede olduğu gibi, eğer her madde için iki günlük müzakere gerekirse, 100 den fazla maddeyi kap- siyan Tasarının geleceği pek de parlak görünmemektedir.. Anayasaya evet, emirlerine hayır.. Siyasi Partiler Kanunu (Anayasanın 56. maddesiyle emredilen bir kanun dur. Ancak kanun koyucu bu emri kâfi bulmamış ve geçici maddelerinden bi- rinde meseleyi zaman bakımından da kısıtlayarak, buna, iki yıl içinde çıka- rlacak kanunlar arasında yer vermiş- tir. Oysa Anayasanın kabulünden bu yana üçbuçuk yıldan fazla bir zaman geçmiştir ve buna rağmen hâlâ Siyasi Partiler Kanunu için gelecek zaman kipi kullanılmaktadır: "Çıkacak. Siyasi Partiler Kanun Tasarısının bundan sonra başına gelecekler bir ya- na, şimdiye kadar geçirdiği macera da eşine ender rastlanan cinstendir. Ta- sarı, iki yıllık bir bekleme devresinden önceki yılın sonlarında ha- zılanmış ve bu tarihten itibaren özellikle AP saflarında bir yaygaradır kopmuştur. Zira Siyasi Partiler Ka- nununda bir önseçim müessesesi o var- dır ki bu, parti teşkilâtlarını kart- vizit yolu ile doldurmuş, silik kasaba avukatlığından Parlâmentoya gelen ne kadar politikacı varsa hepsinin ka- nını beynine uğratmaktadır. Partilerin bilançolarını oAnayasa Mahkemesinin kontrol etmesini öngören mali muza- kabe sistemi ise bütün seçim masraf larını bol keseden yapılan (o hibelerle herhalde bu yardımlar partilere kara gözler uğruna yapılmamaktadır- karşı- liyan siyasi partiler için bir kara ha- ber niteliğindedir. o Bunlar. CHP de dahil, bütün partileri ürküten husus lardır. Tasarının bugüne kadar kanun laşmayışının nedenlerini ise, daha çok, geçen yıl AP'yi yerinden hoplatan di- ger bazı maddeler teşkil, etmektedir. Devrimlere 27 Mayısa bağlılığı öngö- ren, din istismarını yasaklıyan madde ler ile bu hususları müeyyideye bağlı- yan cezai maddeler bunlardan bazıla- rıdır. Cezai maddelere göre politikacı, din duygularını osömüremiyecek, oy uğruna devrimlerden o tâviz veremiye- cektir. Bunlara riayet edilmemesi ha- linde muayyen prosedürden geçildikten sonra partilerin kapatılması dahi müm- kün olabilecektir. Tabii bu, politikacı- nın işleyeceği suçtan partinin sorumlu tutulacağı ve derhal kapatılacağı an- lamına gelmemektedir, Önce, suç iş- leyen (o politikacının parti bün- AKİS, 5 Şubat 1965.

Bu sayıdan diğer sayfalar: