5 Şubat 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

5 Şubat 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Bu, kaloriferli evlerde havanın kurumasına karşı (o kullanılıyor. gönlerde peynir ekmek gibi satıyoruz" cevabını verdi. Aynı bölümdeki banyo lavaboları ve aynalı duvar dolapları da ayrıca il- gi çekiciydi. Diş fırçaları ve tuvalet malzemesi için ayrı bölümleri olan bu dolaplar da ev kadınının ve ev halkı- nın işini bir hayli kolaylaştıracak ve banyoyu güzelleştirecektir. Mağazanın bir başka köşesinde, mi- safir geline kullanmak üzere, porta- tif karyolalar ve somyeler göze çarpı- yordu. Bunlardan biri, kapanınca ga- yet rahat bir şezlong oluyor; bir diğeri şilteyi de içine alarak, yüksek bir ince masa şeklinde toplanıyor; diğer ikisi içice girerek, odada, gündüz vakti yer tasarrufunu sağlıyordu. Ev kadını için kolaylık Kolay ve zevkli şekilde yaşama isteği, bugün bütün dünyada,olduğu gibi, bizde de eve ve ticari müesseselere ha- kim olmaya başlamış ve ev işlerini ko- laylaştıran, eve zevkli ve güzel bir gö rünüş, aynı zamanda rahatlık getiren eşyalar gündengüne, büyük ve küçük parçalar halinde, mağazaların vitrinle rini süsler olmuştur. o Açılarak yatak olan şık kanâpeier, birkaç görev gören eşyalar, yanyana etirilerek istenilen şekil ve ölçülerde tanzim edilebilen fer döşemeleri, yeni malzemeler ev tanzi- minde ve ev işlerinde ev kadınına bü- yük kolaylıklar getirmekte ve yepyeni bir endüstriye yol açmaktadır. Yir- minci yüzyılda çarşı - pazara çıkmak, ev kadını için, keşfe çıkmak gibi birşey olmuştur. (AKİS: 86) AKİS, 5 Şubat 1965 Alınteri Sabanın oldukça erken bir saatinde kapı çalındı. Hiç tanımadığım şık ve gerçekten güzel bir genç kızın, elinde kocaman bir bavulla beni selam- ladığını görünce biraz şaşırdım ve yanlış geldiğini tahmin ettim. Ama o doğru kapıyı çaldığından emin: "“— Size yeni sabunlarımızı tanıtmak istiyorum" diye söze başladı. Aynı anda bavulunu açmış ve naylon torbalar içindeki numuneleri çı. karmağa koyulmuştu, İnandırıcı bir sesi vardı: — Bir damlası suyu köpük köpük yapar, mis ea ii tahriş etmez, cildi besler. Hepsi de reklâm fiyatınadır" diye dev Sabunlardan bir miktar aldım. Ben kapıyı İapatirten.0 o, an Komi. nunkini çalıyordu. Biraz sonra, yukarıya çıktığını duydum. Yaptığı iş, güç bir işti. Çantasını boşaltıncaya kadar kapı kapı dolaşacak, herkese dil dö- kecek, yük taşımaktan, yürümekten, adırganmaktan üksünmiyecekti ama, güzel bir kızın bu şekilde, hayatını taştan ekmek çıkarırcasına kazan, ması, insana saygı veriyordu. ir süre önce başka bir kadın, aynı şekilde kapıyı çalarak, yeni bir ya- ğın reklâmını yapmıştı Bu tip satış yapan bir kadına ilk defa bir yabancı memlekette tesadüf etmiştim. Bu kadın iş saatinde doğrudan doğruya mutfak kapısına gelmiş ve müsaade alarak, ne olduğunu anlamağa vakit bırakmadan içeriye dal- mış, buzdolabının dış kısmını parlatmağa başlamıştı. Ürkmüş bir halim olacak ki ii. ara, işini bırakmış ve: Mer meyin, bunun için sizden herhangi bir ücret istiyecek değilim. Yalnız, isterseniz bu krem sabunu size dışardaki fiyatının yarısı- na satabilirim. Maksadımız onu size tanıtmaktır" demişti. y o zaman bana aynı saygı hissini vermişti. Bir kızın, eğer be- lirti bir işi ve mesleği yoksa, evde oturup kısmet beklemektense, hayatını kazanma kaygusunu duyması, am ai utanmaması gerçekten iyi bir şeydi. Ama doğrusu, o zaman aynı tipte bir satıcı kıza, kısa bir süre sonra memleketimde de tesadüf edebileceğimi biç düşünmemiştim. ünya her an yepyeni bir zihniyete, yepyeni vi anlayışa doğru akıp gidiyor. İşin küçüğü, büyüğü yoktur. Ayıp olan, boş oturmaktır; Kadın bundan muaf değildir. İleri bir toplumda o, aslında kendisini küçük düşü- ren yalancı birtakım saygı gösterileri yerine, saygıyı kazandıran çalışma ile alnının teri ile yaşama prensiplerimi kabul etmiştir. Herhangi bir işi de yapabilir. Yeni akımın, muhtemelen bir ekonomik zorunlık olarak, mem- leketimizin de hudutlarını geçtiği muhakkaktır. Ticarette, yeni sahalarda birçok iş kadınına rastlanmakta, "bu iş erkek içindir, kadına gitmez" o fel- sefesi birçok sahalarda yavaş yavaş terkedilmektedir. Bu arada, "yalnız ihtiyacı olanlar çalışır. Zenginler için çalışmak ayıptır" şeklindeki inanç da yok olmakta, ve zaman geçtikçe "çalışıp hayatını kazanmak" yalnız maddi ihtiyaçları karşılamak için değil, aynı zamanda mânevi ihtiyaçları karşılamak, kişiyi tatmin etmek yönünden de değerlendirilmektedir. Köylerimizde kadın zaten erkekten çok çalışır. Evin maddi ve mânevi sorumluluğunu kadın, küçük yaştan yüklenmiştir. Kasaba ve küçük şehir- lerimizde kadın, daha çok ev işlerine bakar ve fakir olmadıkça, diğer iş sahalarım toplum ona âdeta yasaklamıştır. Büyük şehirlerde de, gine ya ihtiyacı olanların, ya da meslek veya iyi iş sahibi bulunanların çalışması normaldir. Kızım okutamıyan hali vakti yerinde veya orta halli aile ona çalıştırmayı, ona Mi bir iş bulmayı pek düşünmez, ona münasip ko- cayı aramakla yetini Erkek de, kadın da aslında evlenmek çabasındadır. Mutlu bir yuva kurmak, çocuk sahibi olmak her insanin içindeki tabii ihtiyaçtır. Aşk, ar. kadaşhk. dostluk istekleri, hayatin güçlüklerim paylaşma dürtüsü ve daha binbir türlü duygu kadını erkeğe ve erkeği kadına iter. Ama evlilikte baş- lıca faktör, hiçbir zaman, kadının geçimi veya erkeğin bakılma ihtiyacı ol- mamalı, her ikisi de, evlenmeye çıkmadan önce, bu müşküllerini kendi çabaları ile halletme yoluna girmiş olmalıdırlar. Çağımızın bir özelliği de, “ekmeğini taştan çıkaran" kadınlar yanında kendilerini bir kadının yar- dımına ihtiyaç duymadan çekip çeviren, kendi kendilerine hizmetten yük- sünmeyen erkeklerdir. “. Jale CANDAN 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: