YURTTA OLUP BİTENLER kiyede komünizm tehlikesinin suni ola rak yaratıldığından bahseden Gürsel, Demirelin Karadeniz gezisi ve bu gezi nin temel felsefesini teşkil eden "ko- münizme ölüm" sloganının -ki bu slo- ganla lekelenmek istenen CHP olmuş- tur- etkisi altında derhal fikir değiş- tirmiş, komünizm tehlikesinden bah- setmeye başlamış ve hattâ, Komünizm le Mücadele Demeğinin fahri Genel Başkanlığını bu suretle kabullenmiş- tir! Bu derneğin, A.P. tarafından bir â- let olarak ve siyasi maksatlarla, daha doğrusu CHP'yi vurmak için kulla- nıldığı artık sabit hale gelmiştir. Der- neğin tertiplediği (toplantılar AP'nin seçim toplantıları mahiyetindedir. Bun larda halkın bir kısmı bir başka kıs- mının aleyhinde açıkça tahrik edil- mekte ve her öne çıkan komünistlikle suçlanmaktadır, CHP'nin yurt çapın- daki seçim kampanyasını Toprak Re- formu ve Petrol Kanunu üzerine bina edeceği bilindiğinden Komünizmle Mü cadele Derneği şimdiden bu iki temel unsurun "komünist tahriği" olduğunu yaymaya çalışmaktadır. Kampanya a- çıldığında AP böylece, en büyük raki- binin silâhlarını kötülemek için zemi- ni hazır ve müsait bulacaktır. Bundan dolayıdır ki eski "dinsiz", "zındık" gibi DP sloganlarının yerini AP'nin "ko- münist" damgası almıştır. Fahri Baş- kanlığını Cemal Gürselin yapmasından da cesaret alan bu derneğin mensup- ları şimdi her yerde şu temaları işle- mektedirler: dı!." — Sosyal adalet: komünist ica- — Toprak reformu: kızıl parma- ğı!" "--Eğitim, o bilim, teknik: allahsız- lar, dinsizler, mukaddesat düşmanla- rl." Ancak ithamlar sadece bu tip genel konulara inhisar etmemekte, ayrıca belirli çevreler, şahıslar da aynı slo- ganla yıpratılmak istenmektedir. Me- selâ geçen ayın sonlarında, Iğdır ve Karsta mevcut Komünizmle Mücadele derneklerinde yapılan o toplantılarda, aralarında bazı üniversite o-Erzurum Atatürk üniversitesi- (öğretim üyele- rinin de bulunduğu bir avuç adam öyle bir tablo çizmiştir ki, âdeta Tür- kiyede komünist olmıyan bir tek ken dileri kalmıştır! Bu toplantılarda yapılan konuşma- lara göre, Milliyet, Akşam, Cumhuri- yet, Ulus gibi gazeteler müseccel ko- münistlerin elindedir. Ankara ve İstan bul Radyoları ile bunların programla- 8 Gürsel ve Başkanlık forsu Forsun önemi rını kullanan il radyoları da komü- nistlerin elinde ihtilâllerde ilk hedef radyolar olduğuna göre bu hesaba ba- kılırsa, Türkiye çoktan elden çıkmış demektir!- bulunmaktadır. Bu yüzden herkes elindeki radyoyu (o postahane- lerde mühürleterek teslim etmelidir. Devlet Tiyatroları da komünistlerin e- lindedir. Ancak, milliyetçi gençlerden ürktükleri için fazla ileri gidememek- tedirler. Üniversite gençliği, profesör- ler, öğretmenler hep komünisttirler. Bu ithamlar, aslında bütün kofluğu na ve bütün boşluğuna rağmen, sin- dirme politikasının tipik örneğini teş- kil etmektedir. Ancak işin daha da fenası, bu söz- lerin sahiplerinin "el şakasına da kal kısmaları, sokaklarda "komünist avı" na çıkmaları ,bir avuç eli sopalı adam bularak memleket asayişini zedeleme- leridir. Zira aslına bakılırsa, Toprak AKİS Reformu ile Petrol Kanununu komü- nist tahriki göstermek ve Gromikonun eşinin elini öpmesinden İnönünün ko- münist olduğu mânasını çıkarmak bü- yük bir tesir yapmamaktadır. Bu, sa- dece, hücuma uğrayanları sinirlendir- mekte ve onları aynı tarz mukabeleye zorlamaktadır. Nitekim bu hafta, Ko- münizmle Mücadele (Derneği bütün tahriklerine devam Ooederken halkın karşısına çıkan İnönü "En önemli me seleniz nedir?" diye sorduğunda "Top- rak Reformu" cevabını almıştır. Liderler arasında Konu, geçen haftanın içinde, siyasi parti liderlerinin Meclis çalışmala- rıyla ilgili otoplantısında da ele alın- mıştır. Bu toplantıda İnönü Toprak Reformu ve Petrol Kanununun çoğun- luğu elinde tutan İktidar tarafından çıkarılmak istenilmediğini söylemiş ve bu hususlarda İktidarla Muhalefet a- rasında derin görüş ayrılığı bulundu- gunu bildirmiştir. e Gerçi Ekrem Ali- can buna itiraz etmiş ve CHP'nin bun lan seçimlerde işlemek istediği için çalışmaları sabote ettiğini ileri sürmüş tür ama bu itiraz fazla ciddiye alınma- mıştır. Zira İnönü, "Niçin, kendi ar- zuladığınız gibi olarak dahi Toprak Re formu ile Petrol Kanununu çıkarmı- yorsunuz?" diye sorduğunda YTP'nin Genel Başkanı verecek cevap bulama mıştır. İnönü, İktidarla Muhalefet ara smda uyuşma olamayacağını da bildir miş, "meselâ siz, toprak sahiplerinin elinde 5 bin dönüm toprak kalmasını istiyorsunuz, halbuki biz bunun hiç bir halde 1500 dönümü geçmesini iste- miyoruz" demiştir. Aslında, bu konularda seçim yo- luyla milletin arzusunun tesbiti bir lüzum olarak ortada görünmektedir. Nitekim CHP seçim kampanyasında bunu yapacak, halka o iki esaslı konu- da kendi görüşünü -ötekilerin görüşle- riyle farkını da söyleyerek- bildirecek ve oyu öyle isteyecektir. AP'nin bir takım düzmece dernekler vasıtasıyla şimdi yapmak istediği şey bu tartış- mayı fikir platformundan indirip bir kör döğüşü haline getirmektir. (o Zira AP fikir platformunda kendisini kuv- vetli görmemektedir. ' Ancak AP resmen, CHP'ye karşı da çıkmamakta ve komünistlik o isnadını ufak TİP üzerinde teksif etmektedir. Buna mukabil, el altından suçlanan tabii CHP olmaktadır. Fakat CHP top- lantılarını basmaya güç yetmeyeceği bilindiğinden Komünizmle (Mücadele Dernekleri kızıl boyaya batırılmış fırça lar gibi kullanılmaktadır. 10 Temmuz 1965