10 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

10 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER dan kaale alınmak istenmediği tak- dirde bu Anayasanın İcaplarının yeri- ne getirilmesini istemek her türk va- tandaşı için tabii ve basit bir hak ola- caktır. Hükümet sorumluluğunu Hü- kümet Başkanı taşıdığına göre Devlet Başkanının Türkiye Cumhuriyeti A- nayasası gereğince (Hükümet adına konuşmak yetkisi yoktur. Seçim kampanyası, dış görünüşün aksine, henüz bir anormallik taşıma- maktadır. Ama bir Cumhurbaşkanı, nihayet tabii karşılanabilecek olaylar üzerinde durur ve bunların altını çi- zerse o olaylar alağanüstü bir önem kazanır. Sayın Cemal Gürsel, bu çe- şit olayları, oturduğu makamın amp- lifikatöründen geçirerek o büyütmekte- dir. Yassıadaya tünel kazarak sanık- ları kaçırmak isteyenler bulunduğunu bu millet Cemal Gürselin ağızından duymuş ve Jetlerin orayı bir et ve ke- ğını haline getirebileceği yo- lunda hiç sempatik olmayan sözleri de gene ondan işitmiştir. 1961 seçimle- rinden önceki müdahalelerin talihli müdahaleler olmadığı da artık herkes- çe bilinmektedir. Sayın Cemal Gür- sel sorumsuzluğunun gerektirdiği ye- re, Olimpus dağının tepesine çekilme- dikçe ve arenada dolaşmakta ısrar et- tikçe seçim karışıklıkları devam ede- cektir. Zira bizzat sayın Cemal Gür- sel görmüş olmalıdır ki her sözü bir grup tarafından istismar edilmektedir ve bu istismar kendisinin hoşuna gitse de Türkiyenin bu kritik devresinde va- tana, memlekete ve millete fayda sağ- lamamaktadır. Devletin sayın Başkanına şu anda düşen bir başka görev, ihtiyatsızca ka- bul edilmiş bir takım dernek fahri baş kanlıklarından hemen ayrılmak ve bunların, kendi gölgesinde faaliyet gös termelerine imkân bırakmamaktır. Bu fahri başkanlıkların kabulü bir hata teşkil etmiştir. Ama bunların içinde, fikir savaşı yapıyor gibi eşkıyalık ya- panların bulunduğu sabit olduktan sonra onların fahri (o başkanlıklarının muhafazası daha vahim bir yeni hata teşkil etmektedir. Eğer sayın Gürsel bir açıklama yapmak istiyorsa, bu çe- şit derneklerle ilgisini kestiğini açık- lamalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiyede sadece devleti temsil etmektedir. Mem leketin sağlam kuvvetleri üzerinde ie- gal ettiği makamın sağladığı otorite- nin dışında bir otoriteye Bu konuda hatalı yapmak mutlaka hatalı neticeler do- 6 guracaktır. İnsanlar, kim olurlarsa ol- sunlar, yetkilerinin ve güçlerinin hu- dutları içinde kaldıkları süre başarı kazanırlar. Bir seçim arefesinde bu prensibin unutulmaması, bir takım -iyi niyetli de olsa- tehlikeli heveslerin ortadan kalkmasına çok yardım ede- cektir. Sayın Cemal Gürselin, seçimlerin memleket için mutlu bir hava içinde cereyanını samimiyetle arzuladığını herkes bilmektedir. Kendisinin mutla- ka bilmesi gereken husus, gölge etme- mesinin arzusuna en büyük ihsan ola- cağı ve şimdi tuttuğu yolun tarifsiz karışıklıklara vesile verebileceğidir. AKİS yasi muhabirleri, Köşkün yaverlere ait salonunda toplanmışlardı. Gürsel bir basın toplantısı yapacak ve son gün- lerdeki olaylarla ilgili olarak konuşa- caktı. Ama Gürsel konuşmayı ve hele gazetecilerle konuşmayı çok sevdiği halde, dakikalar ilerliyor, toplantı bir türlü başlamıyordu. Gazeteciler merak içinde bekleşir- ken, gecikmenin sebebi anlaşıldı. Mo- tosikletli polislerin refakatinde Köşke doğru ilerliyen siyah bir otomobilden, önce Başbakan Suat Hayri Ürgüplü, sonra Yardımcısı Süleyman Demirel ve nihayet Milli Savunma Bakanı Ha- san Dinçer indiler. Gelenlerle gazete- Gürsel bir gezintide Havayı bozanlara dikkat! Cumhurbaşkanlığında muhafaza edi- lecek sükünet, seçimlere giden Tür- kiyede sükünetin ilk şartıdır... Demokrasi Bir zincirin halkaları O gün İstanbul hemen hemen yılın en sıcak günlerinden birini yaşıyor- du, Floryada Cumhurbaşkanlığı Köş- künün etrafindaki plajlara akın eden İstanbullular, Marmara denizinin lâ- civert sularında serinliyorlardı. Yap- rağın dahi kımıldamadığı saat 15 sı- ralarında, İstanbul gazetelerinin si- ciler. Köşkün, Gürselin bulunduğu ça- lışma odasına hep birlikte girdiler. Gür sel önce, Ürgüplüye yer gösterdi, yanına oturttu. Demirel ise uzakta bir koltu- ga, oturmuştu. Gürsel onu da "şöyle yakına gel, Süleyman" diyerek masa- nın karşısındaki koltuğa çağırdı. Gazetecilerin sorulan daha çok sağ- sol meseleleri, partilerin tutumları, propaganda kampanyaları ile ilgili ol- du. Son Bursa olaylarına değinildi. Gürsel, aşırı akımlarla ilgili bir soru- ya: — Sol akımlarla mücadele, sosyal adaleti gerçekleştirmekle olur. Hükü- 10 Temmuz 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: