20 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

20 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS çok merak ettikleri şey, Sabahat- tin Kazanç tarafından, ihtar cezası- nın iptali için açılan dâvanın ne yönde sonuçlanacağıdır. En çok uğ- raştıkları mesele ise, bundan bir sü- re önce Beyrut Kültür Ataşeliğine tâyin edilen. Derneğin eski Müdürü cezanın Belediyece hafifletilmesidir. Amerikalılar, bu iş için bilhassa Süleyman Demirele güvenmektedir- ler. Meclis İki yoldan biri ( Kapaktaki Başkan) Millet (Meclisi Başkanı Ferruh Bozbeyli: YURTTA OLUP BİTENLER " — Eğer Grupum benden parti- zanlık isterse, iki yoldan birini seç- --k gerekecektir: Bu isteğe uymak veya uymamak... Bu durumda be- nim için karar gayet kolaydır. Sa- —ce, 'buyurunuz emanetinizi' de- dim! Bence her şeyden evvel kendi inançlarımı yaşamak önemlidir" dedi. Bunları söyleyen ve kordiploma- Kece, fatura meselesi! Daha AP İktidarının koltuğu ısın- mamışken bir gerçek her geçen gün biraz daha iyi ortaya çıkmak- tadır. Akıl için yol nasıl birse, şartla- rı bu olan Türkiye için tutulacak yol da birdir. Seçimlerde CHP bu yolun ne olduğunu söylemiştir, bu yolu tutacağım ilân etmiştir, bü- tün dünyada bu yola Ortanın Solu dendiğini de bildirmiştir. o Buna mukabil AP bambaşka ve hayali, hiç dikensiz ve zahmetsiz bir yol vaad etmiş, Ortanın Solunun da komünistlik mânasına geldiğini a- çıklayıp işin içinden çıkmıştır. İşin içinden çıkmıştır ve seçim- leri almışt run Soli çok CHP'li il CHP'nin bu tutumunu yerm "Yahu, her şeyi adıyla söylemek şart mıydı? Lâfi ağzımızda geve- ler, oyları toplar, sonra gene bil- diğimizi yapardık" diye söylenmiş- tir. Daha başkaları ise Demirelin bu kurnazlığına hayran kalmışlar, tıpkı vaktiyle Menderes için dü- şündükleri gibi "Adam tam, bizim memleketin politikacısı. Bu İsmet Paşa İngilterede mi politika yap- tığını sanıyor, canım.." diye düşün- müşlerdir Ama Demirelin de, sayın selefi- nin de unuttukları, havaya atılan lâfların iktidarları bağladığı, insa- nın burnuna, seçimden sonra fatu- raların dayandığıdır. Demirel Kabinesinin iki teknis- yen Bakanı, uzun zamandır işin ba- şında olmanın ve işi bilmenin ver- diği yetkiyle iki konuda görüşleri- ni açıklamışlardır. Maliye Bakanı İhsan Gürsan Servet Beyanname- lerinin ve vergilerin açıklanması prensibinin kaldırılamıyacağını, 20 Kasım 1965 Demirel - Gürsan - Deriner Doğruyu bilen beri gelsin! devletin bunlardan vâzgeçemiyece- ğini bilmektedir. Ondan dolayıdır ki, bir değişiklik oyapılırken bu müesseselerin sağladığı imkânla- rın devlet elinde kalması için dik- kat edileceğini söylemiş ve şöyle demiştir: "— Belki bunların isimlerini değiştiririz. Ama, isim ne olursa olsun bu müesseselerin fonksiyon- larınıdevam ettirmek gerekir." Bu, aklın sesidir. Ertesi gün, politikanın sesi du- yutmuştur. Ses, Demirelin sesidir ve söylediği şudur: — Şaka istemiyoruz. Hükümet ediyoruz. Ben ne dedim? Kaldırı- ak dedim. Öyle ise kaldırıla- alımı caba, bu seçimleri al- mak için desteği sağlanmış olan bir belirli özel sektöre, Demirdin, ödenmesi lüzumunu bir mecburi- yet olarak omuzlarında hissettiği fatura bedelidir. Bu kadar mı? Hayır. Yeni Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakam - Bakanlıkta Müsteşardı İbrahim Deriner konuşmuştur: "— Bütün Genel Müdür arka- daşlarıma samimi bir timadım var. Buna, bir AP organının koydu- gu başlık şudur: "Sürpriz - Taraf- sız olmadıkları ve sol eğilimli bu- lundukları halkça bilindiği için va- zifeden ouzaklaştırılmaları bekle- nen Umum Müdürler rahat etti- Hiç bir Genel Müdür değiştirilme- yecek!" Şimdi, politikanın bu sesini ge- ne Demirdin kuvvetlendirmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır: "— Ben ne dedimse o olur! Ge- nel Müdürler değiştirilecektir." Türkiye Petrollerinin başındaki Genel Müdür, Etibankın başındaki Genel Müdür.. Bunlar, desteği sağ- lanmış başka bir gücün, yabancı sermayenin istediği kurbanlardır ve bu, onların faturasının ilk mad- desidir. Akıl ile politika birbirinden bu kadar uzaklaşınca önce aklı tem- sil edenler şapkalarım alıp gider- ler, sonra onların yerine patlıca- na değil efendiye hizmet aşkıyla dolu olanlar gelirler ve nihayet Ur rüzgâr, e ağlani doldurtması bek- lenen kaptanın gemisini, yolcula- rıyla birlikte bir adada karaya o- turtuverir. Ne var ki, geçen defa pusulanın şaşırılması biraz daha güç olmuş- tu da..

Bu sayıdan diğer sayfalar: