20 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

20 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER nizi, derim" şeklindeki kararını o zaman açıkladı. Meclis Başkanı, bu sorularla ilk defa karşılaşıyora benzememekte- dir. Hattâ intiba, Bozbeylinin bu soruları özellikle şu son günlerde sık sık, kendi kendine sorduğu ve yine kendi kendine cevaplandırdığı merkezindedir. Meclis Başkanlığı ve rejim Bozbeylinin zorluklar ve problem- ler karşısında göstereceği diren- me ve mücadele gücü bazı bakım- lardan çok önemlidir. Demokratik rejim Türkiyede 1965 seçimleri ile yine dar bir boğaza girmiş bulun- maktadır. Bir ihtilâlle devrilmiş o- lan dünya görüşü bu seçimlerde nuşulacaktır. Bu şartlar içindeki Parlâmento, AP Grupunun fikirsiz- liği ve otahammülsüzlüğü ile kötü bir idare birleşir de, antidemokratik niyet sahiplerini haklı kılacak bir panayır haline gelirse bu, herhalde hayırlı sonuçlar yaratmıyacaktır. Bu güç ve kritik devrenin selâ- metle atlatılmasında en büyük gö- rev, 38 yaşındaki Millet Meclisi Baş- kanı Ferruh Bozbeyliye odüşmekte- dir. "Sathıya graha" Bozbeyli oOparlak siyah saçlı, göz- lüklü ve daima mütebessim bir adamdır. o Tavırları oOyumuşak ve sakindir. "100 kitabı çıksa yüzünü de alırım" diye sözünü ettiği hint Bozbeyli eşiyle evinde Saadet kuşu çoğunlukla iktidarı almıştır. İstek- lerine ulaşmakta sabırsız olan İkti- dar Grupu, önüne çıkacak engel ta- rafsız başkanlık müessesesi olursa, onu da devirip geçmek niyetinde görünmektedir. Bunun yanında Par- lâmentoda, İktidar için zehir zık- kım olabilecek nitelikte kuvvetli bir Muhalefet vardır. - Üstelik bu Muhalefetin içinde, bugüne kadar memleketimizde konuşulmasına a- lışılmamış sivri fikirleri temsil e- den bir yeni parti de yer almıştır. Daha ilk günden anlaşılmıştır ki, Parlâmentoda tartışmalar, AP'lile- rin hiç, ama hiç sevemedikleri bir yöne, doktrin plânına kayacak, AP ye oy veren kitlenin kulağında kar suyu tesiri bırakacak meseleler ko- konunca.. lideri Gandhi'yi çok beğendiğini be- lirten Bozbeyli, "Peki, onun pasif mukavemet prensibini de beğeniyor musunuz?" diye kendisine soruldu- gunda mırıldanarak: "— Sathıya graha!" dedi. Meclis Başkanı daha sonra, mı- rıldandığı bu Okelimelerin "pasif mukavemet "in hintçesi olduğunu izah etti ve masanın üzerinde du- ran Gandhi'ye ait kitapları göster- di i. 1927 yılında Maraşın Pazarcık ilçesinde, dar gelirli bir Özel İdare memurunun Oğlu olarak dünyaya gelen Bozbeyli, iki olayın hayatına çok, tesir ettiğini söylemektedir. Birinci olay şudur: Ferruh Bozbeylinin normalden AKİS çok daha genç yaşta sorumluluğu- nu yüklendiği ilk iş, Millet Meclisi Başkanlığı değildir! 1942 yılında da Maraşın Pazarcık ilçesinde oturur- ken, ailesine mali destek sağlamak için, vergi ölçü memuru olmuştu. Köylerde dolaşacak, köylünün mah- sulünden onda bir nisbetinde alı- nan vergiyi ölçecek ve kontrol ede- cekti. Bu iş, ilk bakışta herkesin başaracağı kabilinden önemsiz bir iş gibi görünebilir. Ama Bozbeyli o tarihte daha 15 yaşında idi. Köylerde dolaşmaya başlayınca işin zorluğu ortaya çıktı. Zaten sı- kıntı içinde bulunan ve bu vergiye tepki duyan köylü, vergi almaya ge- len bu çelimsiz ve esmer çocuğu hiç sevmedi. Bozbeyli, mahsulü yerinde görmek ve kontrol etmek için ısrar ettikçe, köylüler: "— Evlât, sen çocuksun, tazesin, acemisin ,yapamazsın. Bırak muh- tarlara, onlar sana bildirirler. Onla- rın bildirdiğine göre hesabım ya- parsm",diye nasihat çekiyorlardı. Ölçü memuru olduğunu söyleyen çocuk yine ısrar edince, gittiği köy- lerde yemeksiz, vASItasız ve yalnız bırakılmaya başlandı. Köylüler ona çizmeden yukarı çıkmasının bede- lini ödeteceklerdi. O zaman Bozbey- li, herkesin kendisini yenmek işin birleştiği si ile obunalarak eve HE > — 5 im bu senin ilk büyük mücadelendir. Bunda mağlüp olur- san, hayatında izi kalır. Onun için, git, işini, karar verdiğin usulle yap, bitir" diye onu geri yolladı. Fakat bu defa yanında, nahiye- den tahsis edilen bir jandarma, al- tında at ve önünde kılavuz bir köy- lü vardı. Vergi ekibi, yola çıktıktan bir süre sonra bir bostana geldi. Bozbeyliye karpuz ikram eden ve konuşma sırasında başından geçen macerayı öğrenen ihtiyar bostancı yerden bir ayrık otu sökerek hava- ya kaldırdı ve şöyle dedi: "— Bak evlât! Bu otun kökünü kurutmak için benim dedem, sonra babam ve 60 yıldır da ben kazma, kürek, çapa, uğraştık. Ama o hâlâ bitiyor. Bu ot gibi muzır olma, ama bu ot gibi yaşama ve mücadele kud- retin olsun!" Bozbeyli bu olayı anlattıktan sonra, vergi toplama işi de dahil olmak üzere, bugüne kadar yaptığı mücadelelerde mağlüp olmadığını söyledi. Bu arada Kuranın "Ven Necmi" süresinin 39. âyetini arapça 20 Kasım 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: