20 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

20 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S İ N Filmcilik 2005 yılına kadar sinema Önümüzdeki kırk yıl içinde sinema nasıl gelişecek, 2005 yılında bu geride kalan kırk yıla baktığımız vakit ne göreceğiz? Bu soruların ce- vabını verebilmek için aslında bir falcı veya kâhin olmak gerek. Ama sinemanın günümüze kadarki geliş- mesinin kanunlarını inceden inceye bilenler için ne falcı, ne de kâhin ol- madan da gelecekle ilgili bazı tah- minler yapmak mümkündür. İşte dünyanın sayılı sinema tarihçilerin- den Georges Sadoul, geçenlerde ya- yımlanan "1965 ile 2005 yılı arasın- da dünya sinemasının tarihi" adlı yazısında bunu yapıyor. Fransız' si- nema tarihçisinin yazısındaki tutu- mu da alışılmadık çeşitten: Sadoul yazısında, 1965 yılındaki bir sinema- cının önümüzdeki kırk yıla ait tah- minlerini söyler gibi davranmıyor da, sanki 2005 yılına varmışız ve ge- riye bakıyormuşuz gibi davranıyor. İşte, 2005 yılında 91 yaşında olması gereken Sadoul'ün 2005 yılında yaz- dıkları : "Herkesin bildiği gibi, 1964'te 20 ülkede Louis Lumiere'in yüzüncü yıl dönümü ve aynı zamanda 'sinema- tografın yetmişinci yıldönümü kut- landı. Bilindiği gibi 1894'te 30 ya- şında olan Lumiere o tarihte sine- matograf üzerindeki çalışmalarına başlamıştı. 2004 yılında sinemanın yüzonuncu yıldönümü için hiçbir tören yapılmadı, çünkü sinemanın yüzüncü yıldönümü 1994-1995 de par- lak bir şekilde kutlanmıştı. Mademki en yaşlı sinema tarih- çisi olarak benden bu son kırk yıl içinde sinemanın gösterdiği geliş- meyi anlatmamı istiyorsunuz, genç okuyucularım için işe özellikle, si- nema coğrafyası denen şeyden baş- lıyacağım. 1949'da 'Sinema Tarihi' adlı ese- rimin ilk baskısını yaparken Hint ve Japon sinemaları üzerinde verdiğim bilgiler bir sayfadan fazla yer tut- muyordu. Oysa bu sinemalar o va- kit dünyanın en önemli sinemaları arasında ver almaktaydı. Bu konu- daki bilgilerimi genişletmek ve bu sinemalara lâyık oldukları yeri ve- rebilmek için aradan beş, altı yıl geçmesi gerekti. Aynı şekilde 1980 yı- lında, 1964'teki baskıyı yeniden ele aldığım vakit bu 'Dünya Sinema Tarihi'nin. zenci Afrikasındaki sine- malara dört sayfadan fazla ayırma- mış olduğunu büyük bir hayretle 32 E M A görmüştüm. Ama o vakitler, 'renkli ihsanlar için renkli filmler' parola- sı altında 1975 yılında bir 'zenci' filmleri dalgasının ortalığı kaplıya- cağını bilebilir miydim? Zenci Afri- kasındaki bu film yapımı kısa Za- manda yılda 1250'ye varmıştır; ban- tu, amharik, swahili, manding, ulof ve daha on dilde filmler çevrilmek- tedir. Yenilik düşkünleri bu yeni milli okullara hemen aşırı hayranlık duy- mağa başladılar. Fransızlar man- dinglerin filmlerindeki renk duygu- sunu hayranlıkla karşılarken, ame- rikanlar da amharik dilindeki film- leri, ritm duygusu ve insancıl de- gerleri yönünden son derece beğen- diler. Bununla birlikte, bantu sine- masının birkaç özel sinema salonu dışındaki Oo seyirciye ulaşması için epey vakit geçti; fakat başarısı o ka- dar büyük oldu ki, 1980'de Oscar ö- dülü, Zulu'lu yönetmen Usman Sem- bud' un ölmez şaheseri o'Kasatabu- ru'ya verildi." PİLO-CURO "TOPTAN Kurukahveci Han No:10 Tel 22 05 16 SATIŞ SAÇLARINIZIN YERİ:Emi Inka sineması Yazı şöyle devam etmektedir: "Kendi hesabıma ben, nekadar usta bir sinemacı olursa olsun,Us- man Sembud'a ve Zulu okulunun filmlerine karşılık 1980 yılından bu yana Peru'daki 'Cuzco okulu'na men- sup İnka yönetmenlerini tercih e- derim.' Çünkü bunların eserlerinde binlerce yıllık bir medeniyetin bü- tün inceliği bulunmaktadır. Çezoca- ti ile Umimumbu Michupichu daha ilk eserlerinden başlıyarak bundan 25 yıl önce, Japon sinemasının usta- ları olan Mizoguchi ile Ozu'nun in- celiğine eriştiler. Aynı şeyi, 1980'den itibaren genç ve şaşırtıcı bir deha olan endonezyalı yönetmen Munin- diah Renta'nın eserlerinde de görü- yoruz. 1998 yılındanberi, büyük moda, Amazonun bakir or- manlarında yaşıyan henüz okuma yazma bilmeyen kızılderililerin çe- virdikleri filmlerdir. Fakat UNES- CO'nun bunlara verdiği Levy Strauss ödülüne rağmen, Yukatanda genç bir Mayalı yönetmenler topluluğu- nun verdiği eleyil filmleri bun- lara tercih ederi sinemada en Borneo'daki ayakların - çevir- ' 1-Saç dökülmesini önler. 2-Kepek ve kaşıntıyı yok eder. S-Saçları kuwetlendirir ve besler. 4-Genç hücrelerin fa- aliyetini artırarak dö- külen saçların ye- rine yenisinin gelme- sini sağlar. 5-Saçlara canlılık, ha- yatiyet ve güzellik verir. SİGORTASIDIR İ:Eminönü misciler il 575 KURUŞ (AKİS: 632) 20 Kasım 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: