4 Aralık 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

4 Aralık 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yukarıda yapılan açıklamalara ve bizzat nur Bir vesika NURCULUK NİHAYET A KİS bu sayısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, henüz adli yayınlara bile geçmemiş olan taze bir içtihat kararını açıklıyor. Bu kararla nurculuk mahküm edilmekte, bu işi yapanların ağızlarında sakız gibi çiğnedikleri hukuki mazeretler çöp kutusuna atılmaktadır. Bu derginin mensupları, bu kararı öğrendiklerinde, 10 Nisan 1964'te gericiliğe ait bir kapakla yayınlanan AKİS sayısındaki şu satırları hatırlamaktan kendilerini alamadılar: "...Bu yeşil kaplı kitapta, emniyetçe yakalanarak adalete sevkedilen nurcuların beraat- larına dair mahkeme ilamları toplanmıştı. Böylece nurcular, taraftarlarına cesaret vermekte- dirler (,,.) Nurculuk türk mevzuatına göre suç değildir. . Nurcular emniyet tarafından takip edilip yakalanmakta, adalete teslim edilmekte, haklarında genel hükümlere göre dâva da açıl- maktadır. Fakat onlar, 'Anayasanın verdiği hakla dini âyin yapıyorduk' gibi mazeretlerle yaka- larını sıyırmakta ve beraat etmektedirler. Bu körebe oyununa son verilmesi için mevzuatta değişiklik yapılması zorunlu görülmektedir..." O tarihte nurculuğa karşı düşünülen kanun! tedbir, yani mevzuatı değiştirmek yolu Demi- rel ve arkadaşları iktidara geldiği için kapanmıştı. Türk Adaletinin namuslu adamları bu- nun üzerine -hem de Demirelin zamanında- içtihadı değiştirdiler. Mehmet Akın ve Tevfik Dilek adındaki nurcuların Burdur Ağır Ceza Mahkemesince beraat ettirilmeleri, Yargıtay Birinci Ceza Dairesinin bu kararı bozması ve mahkemenin ilk kararın- da ısrar etmesi üzerine Ceza Genel Kuruluna gelmiş olan mesele, nurculuğun tüm olarak mahkümiyeti ile sonuçlandı. Bunun için geniş araştırma yapıldı. Said-i nursinin bütün yazı ve sözleri incelendi, kanun- larla karşılaştırıldı ve 15 sayfalık mükemmel bir içtihat kararı meydana getirildi. Türk hâ- kimleri bundan' böyle, nurcuların mazeretleri karşısında, hukuki dayanaktan mahrum, çare- siz kalmayacaklardır. Nurculuğun memleketin bütünlüğünü, bağımsızlığını bozma yolunda olduğunu, Türk Ceza Kanununun 163. maddesiyle çelişme halinde bulunduğunu kesinlikle ispat eden bu önemli vesikanın sonuç kısmını aynen yayınlıyoruz: mümessili olarak İstanbula gelip kürtçe tedrisat ya- risalelerinden alınan pasaj ve cümlelere nazaran; 1 — Nurculuğun kurucusu Sait Nursi, hiç bir Za- man türklüğü ve türk milliyetini kabul etmiyerek, kürt olduğunu öğünerek beyan ve ilân etmekle bera- ber, 1327 tarihlerinde faaliyette bulunduğu anlaşılan Kürt Teali Cemiyetinde çalışmak, memlekette türk- lerden ayrı dili ve milliyeti olan bir kürt cemaati mevcut olduğunu ileri sürmek, yine o tarihlerde ku- rulduğu bildirilen Kürdistan Azmi Kavi cemiyetinin pan mektepler açılması için gayret göstermek ve 'U- yan ey Selâhattini Eyyubinin torunları kürtler' diye tahrik ve teşviklerde bulunmak suretiyle memleketin bütünlüğünü bozmağa matuf amaç ve gaye takip et- tiği anlaşıldığı, — Türk milliyetçiliğini red ve hatta zararlı ve tehlikeli olduğunu ileri süren Sait Nursinin Türkiye - nin de dahil olacağı, tamamen şeriat hükümlerine ve islâmi esaslara göre düzenlenmiş ve merkezi Mekke rıncaya kadar sol fikirler, bu ekibin tekelindeydi. Halbuki şimdi Parti, bu ekibin dışında, kendini ortanın solunda ilân etmişti. Seçimler bu neticeyi verince, Feyzioğlu ve arka- daşları ortanın solunun değil de -bu, kendi kendilerini inkâr GilRin Or- tanın solu kelimelerinin tenkitçisi olarak varlıklarına bir sebep-i hik- met aramak zorunluğunu duydular. Bundan dolayıdır ki Parti Mec- lisinde, konuşmaların çok uzun sür- mesine rağmen bir prensip ve prog- ram mutabakatının belirmesi Parti- nin partiler yelpazesindeki yerini tesbitte bir- ciddi güçlük çıkarmadı. Ya, ötekiler? A ncak, Feyzioğlu Ekibinin "şekil muhalefeti"nin CHP'deki ortanın soluna karşı olan tek muhalefet ol- 12 duğunu sanmamak lâzımdır. Orta- nın soluna, fikirleri gerçekten yat- mayan kimseler mevcuttur ve bun- lar meselâ Fethi Çelikbaştır, mese- lâ Sırı Atalaydır, meselâ Sedat Çumralıdır, meselâ Şevket Raşit Hatipoğludur. Nitekim bunlar, Par- ti Meclisinin tebliğine bir muhale- fet şerhi koymaktan kaçınmadılar. Parti içindeki bir başka muhalefet, Banguoğlu gibi kendini mükemmel Milli Eğitim Bakanı gördükleri hal- de böyle bir makama getirilmeyen- lerle bu seçimlerde milletvekili ola- mayanların muhalefetidir ki, bunun tabii fikirle bir ilgisi yoktur. Parti Meclisinin toplantısının so- nunda, Merkez Yönetim Kurulunun bazı üyeleri güzel ve doğru bir jest yaptılar. Yeni bir seçime imkân ver- mek için yerlerini boşalttılar. Bun- lara, Kemâl Satır da katıldı. Satır şöyle dedi: "— Merkez Yönetim Kurulu üye- leri, beni istifadan uzak tutarak çe- kilmeye karâr vermişler. Arkadaş- larla ikinci bir toplantı yaptık ve hep birlikte istifa etmeye karar ver- dik. Bunu normal karşılamak la- zımdır. Tüzük gereğince çalışma sü- remiz sona ermiştir." Bunun üzerine İnönü hemen se- çimlere gidilmesini ve tüzük tadilâ- tının daha sonra yapılmasını teklif etti. Teklif kabul edildi. Kemal Sa- tır yemden, oybirliğiyle Genel Sek- reterliğe getirildi. Merkez Yönetim Kurulu üyelerine seçilen partilile- rin kimlikleri, Parti Meclisinin Or- tanın Solu sloganı ve programı hak 4 Aralık 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: