4 Aralık 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

4 Aralık 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AYASOFYA Geniş kütlelerin basit hislerini tahrik etmek, fazla güçlüğü bulunma- yan bir davranıştır. Hele bunun için dinden faydalanıldı mı, me- selenin zor hiç bir tarafı kalmaz. Ama bu yolun bir memleketin yük- sek menfaatlerine fayda sağladığı, pek ender görülen bir hadisedir. Şimdi, yunanlıların yaptıkları bir takım edepsizliklere kızanlar Ayasofyanın tekrar cami yapılıp ibadete açılmasını istiyorlar. Eğer, burada pek uygun düşen tâbirle, gâvura kızıp oruç boza- caksak ve bu müslümanlıksa, hiç durmayalım. Tam zamanıdır. Aya- sofyayı cami yapalım, minarelerinden ezanlar okuyalım ve yaklaşan ramazanda mabeti müminlerle dolduralım. Üstelik bu, "müslüman bir iktidar" olmak sloganını seçimlerde benimsemiş partinin müşte- d rilerini de memnun eder. Ama, bunu yapmadan önce, bir an düşünmemiz lâzımdır: Aya- sofya, camilikten çıkarılıp, bizzat Atatürkün emriyle niçin müze ha- line getirilmiştir? Bu sorunun cevabını kafalarımızda verdiğimiz zaman, o sebebin bugün de muteber olduğunu görmek hiç kimseye zor gelmeyecektir. Ayasofya camii Temcid pilâvı isteksizlik olduğu söylenmeye baş- lanmıştır. Bu son haber, tasavvur- ları halkoyunun malümu olan Süka- nın kulağına kar suyu kaçırmıştır. İçişleri Bakanı, Nakipoğlunun Em- niyet Genel Üdürlüğüne tâyini hak- ındaki kararname imzalanmazsa istifa edeceğini ileri (o sürmektedir. Ancak Sükanın kuvvetli orüzgârlar önünde ne kadar kolay eğildiğine şahit olanlar, bu iddiava pek önem vermemektedirler. Emniyet Genel Müdürlüğünün bu şekilde açık art- tırmaya konuluşu, tabii bazı heves- lileri de harekete geçirmiştir. Anka- ra kulislerinde bu makam için epey 8 çalışma yapılmaktadır. Kendilerini bu makama lâyık görenler arasında son günlerde Ferit Kubat ile eski Emniyet Genel Müdürü İhsan Ara- sın isimleri de geçmektedir. Gericilik Minareye kılıf Emniyet Genel Müdürü Ahmet De- mir, AKİS'çinin sorusuna şu ce- vabı verdi: "— Evet, kapatmaya çalışıyorlar. Bu, Kuran kursları ile ilgili ya... Biz- den müfettiş dahi istemediler. İçiş- leri Bakanlığı bize bir yazı yazdı, meseleyi kendisinin o inceleyeceğini bildirdi. Halbuki bu bizim sahamı- za giren bir meseledir. Bir Mülkiye müfettişi göndermişler. Herhalde Kaymakam hakkında tahkikat aça- caklar... Bir ifşaat karşısında bulunduğu- nu hisseden AKİS'çi, bu sözleri,so- luğunu keserek dinledi. Kendisinin bir gazeteci olarak edindiği intiba, rumlu tarafından doğrulanıyordu! Ahmet Demir bir süre sustuktan sonra e mi ve Bu, daha başlangıcı... A- lah ep sonunu hayırlı et- sin. Bir Kubilay hadisesi daha ol- maz inşallah" dedi. Söz konusu olay. bundan bir sü- re önce Afyonun Dazkırı İlçesinde cereyan etmiştir. Dazkırı Kaymaka- mı Coşkun Hırvalı, daha sonra An- karaya geldiğinde, olup bitenleri Diyanet İşleri sorumlularına şöyle anlatmıştır: "— Kazaya yeni tâyin olunmuş- tum. Kasabada dolaşırken, sokak- larda hasta kılıklı, yüzünün rengi sarıya, yeşile çalan uzun boylu, hal- siz gençler gördüm. Kendi kendime, bunun bir nevi mahalli hastalık o- labileceğini düşündüm. Merakımı yenemiyerek Hükümet Tabibini ça- gırdım ve sebebini sordum. abip bana, bunun yalnız Kuran kursuna giden talebeler arasında görüldüğü- nü söyledi. Bunu şöylece ispat etti: Aynı gün bu tip çocuklardan birisi- ni odamıza çağırdık, doktor bu ço- cuğa pantalonunu ve külotunu çı- karmasını söyledi. Çocuk bu isteğe mukavemet gösterdi, sonra diğer kişilerin yardımı ile çocuğun ağzını sıkıca kapatıp zorla pantalonunu ve külotunu çıkardık. Gördüğümüz manzara şu idi: Çocuk kendi hus- yelerini ibrişimle boğarak, erkeklik hücrelerini öldürmüştü. Çocuk bu hareketi, devam ettiği Kuran kur- sunda hocasının 'zürriyet Türkiye- nin Doğusunda mubah. Batısında günahtır. Erkekliğinizi öldürmezse- niz ve dediklerimizi yapmazsanız, â- hirette seccadenizi cehenneme se- rersiniz' şeklinde telkinleri üzerine yaptığını söyledi..." Kaymakamın verdiği bilgiye gö- re, hocanın telkini altında kalan bazı Dazkırılı vatandaşlar, ibrişim- den de vahşi usüller tatbik etmiş- ler, meselâ husyelerini iki taş ara- sında ezmişlerdir! Zürriyet ve hürriyet Kaymakamın verdiği bu haberden sonra, Karakurt olayında olduğu gibi, bütün devlet kuvvetlerinin Daz- 4 Aralık 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: