22 Ocak 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

22 Ocak 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS rolleri, Irak Petrolleri Şirketi adı m almış. Hisseleri Amerika, benkyan & 5 hissesini muhafaza etmiş. Sait Halim Paşanın Türk Petrol Şirketine dan tam sene sonra Orta nun petrol mıntıkasında çalışma lar başlamış. Irak Petrol Şirketinin idare heyetinde Gülbenkyanların menfaatini Nubar Gülbenkyan ko TUMUŞ. Birinci Dünya Savaşı sadece Türk Petrolleri Şirketinin kaderini değiştirmekle okalmamış, Gülbenk yanların hayatında başka bir rol de oynamış. O zamana kadar türk tâ- biyetini muhafaza etmişler. Harp sırasında Osmanlı devleti de bir karar almış. Yurd dışında olan bü- tün türk vatandaşları omemlekete dönecekler. Dönmeyenler kaçak ad- dedilecek ve tâbiyetten ihraç edile cekler. Bu "kaçak" deyimi Kalust Gülbenkyanın pek gücüne gitmiş. Bana hadiseyi, aradan bu kadar se ne geçtikten sonra nakleden oğlu "kaçak" kelimesini, üzerine bastıra bastıra, hâlâ, âdeta husumetle te- lâffuz ediyor. Gülbenkyanlar İstanbula dönme- mişler. Böylece, kendi arzularının hilâfına türk tâbiiyetinden ihraç edilmiş olmuşlar. Nubar Gülbenk- yan konuşmamızın başında söyle- diklerini tekrarladı: "— Bize kalsaydı, biz hiç bir zaman türk tâbiiyetini terketmez- dik. Hadiseler bizi mecbur etti." Aradan bir kaç sene geçtikten sonra Gülbenkyanlar iran tâbiiyeti- ni kabul edip, baba-oğul Paris ve Londradaki İran Elçiliklerinde va- zife almışlar. Bu hal Musaddıkın önderlik ettiği isyan patlak verin- ceye kadar devam etmiş. O zaman Elçiliklerdeki vazifelerine son veril- miş. Kalust Gülbenkyanı kızdırmak sırası bu sefer iranlılara gelmiş. On- lara fena halde içerleyen Milyoner, bu hareketlerini hiç affetmemiş. Şah vaziyete tekrar hâkim olunca, Kalust Gülbenkyana eski payesi teklif edilmiş. Fakat iş işten geçmiş ti. Kendisi için lâfını dahi ettirme- diği gibi, sağlığında, oğlunun da İ- ran Elçiliğinde hizmet etmesine mâni olmuş. tanıdığı imtiyaz Doğu "Kendim gurbet ilde. gönlüm sılada" Bütün bu değişikliklere rağmen Gülbenkyanlar ilk vatanlarını unutmadılar. Türkiye ile ilgilerini kesmeden, türklere karşı dostâne 22 Ocak 1966 Gülbenkyan ve Özden Toker Bir tabii elçi hisler beslemeğe devam ettiler. Bir- çok türk ahbapları var. Rahmetli Fethi Okyar, babasının çok sevdi- 8i bir aile dostuymuş. Onu Paris te ataşemiliter olarak tanımışlar, senelerce sonra Londrada (Büyük Elçi olarak görmüşler. Nubar Gül- benkyan: "— Bir kaç gön sonra Parise gi- diyorum. Orada muhakkak Muhar- rem Nuri Birgiyi ararım. Onun kül- türüne, ince zekâsına hayranım" de- di Bir başka yakın dostu da Feri- dun Cemal Erkin. Ona büyük sev- gisi, saygısı var. Zaten Gülbenkya- --n türk tâbiiyetini yenilemek me- selesi de onun Londra Büyük Elçi- liği zamanında ele alınmış. Gülbenkyana Türkiyeye ne Zza- man geleceğini sordum — Yakında istiyorum" dedi. Devamlı olarak İstanbula yerleş- meyi düşünmüyor. "— Oraya gitsem, 30 milyon türkten biri olurum. Bir işe de ya- ramam. Halbuki bütün ömrüm bu- rada geçti. Muhitim, mevkiim var. Başbakandan aşağıya kimi istesem kolaylıkla görürüm. Bir ricam olun ca, icap eden yere telefonu açarım, kimse beni kırmaz. Bu şartlarda, burada kalarak, o Türkiyeye daha faydalı olmaz mıyım?" diye ilâve etti. Evsahibimi dinlerken, bu sözle- rine hak vermemeğe imkân yok. Devrimizde şahsi temasların ne ka- dar büyük rol oynadığı malüm. Dev- SOSYAL HAYAT letler birbirlerine yaklaşmak için dünyanın bir ucundan diğerine tem silciler, heyetler yollarken, Gülbenk- yan gibi bir temsilcimizin Londra gibi önemli bir merkezde bulunma- sı hakikaten büyük bir şans eseri. Hiç bir elçinin elinde olmayan im- kânlar onda mevcut. Bu imkânlar- dan istifade etmesini (o bilemezsek hakikaten yazık olur. Papazla niçin çatıştı? Gülbenkyan Boğazda, bir ev alma- yı düşünüyor. — Yazın gelip, bir-iki ay kalı- nz diyor. İlk defa olarak oteli tercih etmi- yecek. Oo Büyükbabasınınki gibi bir yalı istiyor. Tabii, içini modernize etmek şartiyle... Suallerimde sıra, Londradaki Er- meni Kilisesinin papazı ile araların- da geçen ve gazetelerde epey gürül- tü koparan hadiseye gelmişti. İki gündür bana karşı çok sabırlı dav- ranan nâzik evsahibim bunu da an- lattı. Kalust Gülbenkyan 190 senele- rinde, kendini bilen her zengin er- meni gibi, Londrada bir kilise inşa ettirmiş: St. Sarkis kilisesi. 1935'de oğlu uçak kazasından sağ çıkınca, şükran borcu olarak bunu genişlet- miş. Ermenilerin kendi aralarında geçinemeyeceklerini gayet o iyi bi- len, Kalust Gülbenkyan, her türlü karışıklığın önüne geçmek için kili- senin bakımını da üzerine almış. Bir vakıf kurarak, ölümünden son- rası için de kiliseye ve papazlara gelir sağlamış. Papaz Londradaki ermeni cemaatinin oylarıyla değil de Filistin Patriğinin tayini ile seçi- lirmiş. Yegâne şart, Gülbenkyanın o şahsa itirazı olmaması imiş. Şim- di kilise bir mütevelli heyeti tara- fından idare olunuyormuş. Başkan- lık eden Nubar Gülbenkyanın ken- disi imiş. St. Sarkis kilisesinde, ermeni katliamının 50. yıldönümünde büyük bir dini tören düzenlenmiş. Ayin esnasında, aslında sadece dini olan bu törene Papaz Besak Tumayan politika karıştırmağa kalkmış. Yap- tığı konuşmada Türkiye ve türkler hakkında ileri-geri (o sözler sarfet- miş. Bunun üzerine Gülbenkyan onu aforoz etmiş. Gülbenkyan: "— Bu şekilde hareket etmeğe hakkı yoktu" dedi. "Sözlerinin hiç birisini tasvip etmedim. Benim gibi düşünen ermeniler de ekseriyette." 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: