26 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

26 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS göre Maliyeye m iste- miştir. Genelgenin tanıdığı süre do- lalı bir hafta olduğu halde, daha dâ- irelerin üçte ikisi teklifini bildirme- miştir. Üstelik, bildirilen teklifler de Başbakanlık genelgesinde istenil- diği gibi, fiilen çalışan memur Sayı- sına göre yapılmamıştır. Kendileri- ni düşünen daireler on sene sonra- sını dahi hesaplıyarak şişkin teklif- ler yapmışlardır. e Tabii bunlar rö- tuşlanacak ve geri ogönderilecektir. Bütün tekliflerin geldiği ve rötuş- landığı düşünülse dahi -ki bu da u- --- bir zamana ihtiyaç göstermek- tedir- Maliye ile dairelerin karşılıklı oturacakları son safhada büyük gü- rültülerin kopması kuvvetle muh- temeldir. arada, göstergelerin son şek- lini lima da gerekmektedir. Bü- tün bu çalışmalar, her memurun, kanunun tatbikinde hangi esasa gö- re maaş alacağını tesbit için yapıl- maktadır. Yani, daha esas belli de- ğildir. Esas belli olduktan sonradır ki, memurların bu yeni düzene inti- bakları yapılacaktır. İntibak çalış- ması ise işin, çok zaman alacak ay- rı bir safhasıdır. Bütün dairelerde özlük işlerine bakacak memurlar, onaylanmış tüzüklerle, son şeklini almış kadro imkânlarına göre, ken- di dairelerinde çalışan memurların durumunu tesbit edeceklerdir. Oy- sa özlük işlerine bakacak memur sayısı bu işi başaracak sayının çok altındadır. Orta Doğu Âmme İdare- sinin bu konudaki tahmini, recek keskinliktedir: "İntibak ça- lışmalarında her memurun işinin bir dakikada bitirileceği düşünülse, mevcut kuruluşlar 8 saatlik mesai ile 597 günde Sneak bu işi tamam- larlar... Paradan ne haber? Bütün bu zorluklar halledilse bile kanunun uygulanması için gerek- li, asgari paranın sağlanması ayrı bir problem olarak ortadadır. Demi- rel Hükümeti, bu kanunu uygulaya- cağını söylerken, Bütçeye bir 470 milyon lira koymuştur. Güya bu, işi halledecektir. Ama teknik uzman ların fikri, bu paranın sembolik di. duğudur. Üstelik, bu 470 milyonla Askeri Personel Kanununun yarata- -ağı ek giderlerin de karşılanacağı ileri sürülmektedir. Oysa, henüz Se natodan geçmemiş olan -bu da bir problemdir ya!- Askeri Personel Ka nunu tazminatları kaldırmadığı için, tahminlerin üstünde külfet çıkara- caktır. Böylece, sembolik 470 milyo- nun yarısına yakın kısmı gidecektir. 26 Şubat 1966 Maliye Bakanlığında kabataslak ya- pılan bir hesaba göre, kadro talep- leri bu minval üzere giderse, mev- cut mali imkânla katsayı ancak ,2.3 olabilecektir! o İşin mantıksızlığı bu noktada kesinlikle (belirmektedir. Eğer bu bir reform olacaksa bu- günkü pahalılıkla katsayının asgari 5 veya 6 olması zorunludur. a Hükümet, reform için harcanacak parayı dondurunca, faaliyetin mahi- yeti değişmekte ve "işi kitabına uy- durma"dan öteye gitmemektedir. Üstelik, göstergeler hazırlanırken, küçük gelirlerden ziyade büyük ge- lirli memurlar kayırılmıştır. Böyle- ce reform, sosyal anlamını tama- men yetirmekte, hattâ bu bakımdan tersine dönmektedir. Hükümet ise, verdiği sözlerle, kendi maaşlarını arttırmak için kat- sayının yüksek tutulmasında ısrar eden milletvekilleriyle, zaten açık olan bütçesi arasında sıkışmış kal- mıştır. Üstelik, Bakanların verdik- leri demeçler de memurlar arasın- da."Mart ayında zamlı maaş alaca- gız" intibaını yaratmıştır. Bu kanı ile borca dahi girenler vardır. Oysa Mart ayında zamlı maaş ödemenin imkânı mevcut değildir. Çünkü -eğer yapılacaksa-, bu zammın öl- çüsünü tayin edecek esas belli de- ğildir ve yakın zamanda belli ola- cağı da yoktur Bakanlar mali hükümlerin Mart ayından itibaren uygulanmasının anlamını şöyle izah etmektedirler: "Esaslar belli olup, kadro kanunu çıkıp, intibaklar yapılınca memur- Selâhattin Babüroğlu Son darbe! YURTTA OLUP BİTENLER ların maaşlarında ortaya çıkacak fark, Mart ayına kadar geriye doğ- ru ödenecektir". Hükümet bu fark- ların, intibaklar sağlandığında -kaç aylık birikmişse-, toptan ödeneceği- ni çıtlatmaktadır. Böyle bir karar ise, bütçe yılının sonuna doğru bir defada milyara yakın bir paranın ö- denmesini gerektirecektir ki, hazi- nede böyle büyük omikyasta para genellikle -hele böyle açık birbütçe- de- bulunmıyacağından, başka bir çıkmazla karşılaşılacaktır. Bundan kurtuluş ise, farkları ya tasarruf bo- nosu ile ödemek, ya da para bas- maktır. ndi kendini böylesine çıkmaz- lara sokan bir hükümet, herhalde görülmemiştir. Oysa ayni hükümet millete şunu da söyleyebilirdi: Yeni Personel Rejimi, bu husustaki çalış- malar bitince uygulanacaktır! Ama Demirelin aklına bu ldfı söylemek gelseydi zaten Demirel ol- mazdı. İdare Fırsat, bu fırsat! Başbakan Süleyman Desmirelin, geç- tiğimiz hafta Perşembe gecesi Mecliste, Bütçe ogörüşmeleri şıra- sında yaptığı konuşmada söylediği "Biz, değiştirdiğimiz o yöneticilerin yerine il ve ilçe başkanlarımızı ta- yin etmiyoruz ki!." şeklindeki söz- lerini unutmayanlar, ertesi gün ga- zetelerin birinci sayfalarında yer a- lan bir haberi okuduklarında hay- retler içinde kaldılar: İller Bankası Genel Müdürü Sclâhattin Babüroğ- lu. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nus- ret Fişek, Sağlık Bakanlığı Donatım Genel Müdür Vekili Nahit Arda ve Et ve Balık Kurumu Genel Müdürü İhsan Çandar görevlerinden alın- mışlar ve yerlerine tam da AP'liler getirilmişlerdi. O gün haberi gazetelerden öğre- nen, AP Grupunun Hükümete karşı olan bir üyesi, Meclis koridorların- da şöyle dedi: — Danıştay kararlarını tatbik etmemek için direnen Hükümetin, hiçbir şey olmamış gibi genel mü- dürleri değiştirmeye devam etmesi doğrusu şaşılacak bir davranıştır." Aslında bunda şaşılacak bir taraf yoktur. AP, iktidara geçtikten he- men sonra genel müdürler seviye- sinde, geniş çapta değişiklik yapıl- masını kararlaştırmış ve listeyi AP' nin dümensuyuna girmeyen genel halkoyunda büyük ölçüde tepki ya- 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: