26 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

26 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bugüne Benzer Günler Bugünlerde işim gücüm hep fala bakmak. Ama bu fal, başka fal. Bu, öyle boş fincanda hayal oyunu değil. Sonra, büyük meseleler üzerinde de konuşmu- yorum ama, fal çıkınca bazı dostlarım bana kızı- . m geçenlerde bir Belediyeci arkadaşa am, et ucuzluyor" diye müjdeledi. Ankara Belediyesinden bir heyet, Belediye ile il- gili birçok mesele üzerinde konuşmak üzere Başba- kana çıkmış. Bu arada et meselesi de görüşülmüş. Başbakan, et tanzim satışları yaptırtmaya sözvermiş. Belediyeci arkadaş "tamam, et ucuzluyor" deyince, güldüm: — Eyvah, daha da fena olacak, desene" deyiver- dim. Arkadaş kızdı ama, birkaç gün sonra mesele, üye- ler tarafından Belediye Meclisine getirildi: Tanzim satışları başlar başlamaz, et fiyatları yükselmişti!.. Bir arkadaşım İrana gitmeye hazırlanıyordu, fa- kat kayguluydu: "— Galiba kolera varmış, İran seyahatlerini ya- saklıyacaklarmış. Hac seferleri de iptal ediliyormuş" edi. "— Boşver, böyle şey olmaz. Sen de gidersin, ha- cı manızederi de giderler" diye kendisini teselli et- tim. Birkaç gün sonra Ankara Tıp Fakültesinin, Baş- bakana, koleranın Türkiyeyi tehdit ettiğini bildiren bir tıbbi rapor gönderdiğini, tavsiyeler arasında hac- --n bu yıl muhakkak surette iptal edilmesi teklifinin de bulunduğunu okuduk. Kolera mikrobunun kaynağı Mekke imiş. Hükümetçe sıkı tedbirler alınmaz, se- yahat yasakları konulmazsa, korunma ve tedavi Tür- iye'ye milyonlara mal olacak, üstelik Türkiye kolera bölgesi ilân edilirse, gıda ihracatı da yapamıyacak, yeni yeni alıştırdığı turistlerden de yoksun kalacak- mış. Sonra, yine gazetelerden öğrendik: Başbakan, Tıp Fakültesinin raporunu katlayıp cebine koyarken, AP'li bir milletvekili de "yeşil at"nın üstünde hac seferi başkanlığına hazırlanıyormuş!.. İyiniyetli bir vatandaşla konuşuyorduk. Vatandaş: Muhalefet ve bazı gazeteler çok fazla gürültü yapıyorlar ama, ben bugünkü İktidarın, rejimi teh- likeye götürecek davranışlardan bir fayda umabile- ceğine inanamıyorum" diyerek kendi kendisini tesel- liye çalışıyordu. İyiniyetli ovatandaş, ilk hamlede girişilen par- tizan tayinlerin durdurulacağına, alelacele Meclise getirilen, huzursuzluğa yol açabilecek nitelikteki ka- nun tekliflerinin yumuşatılacağına, nurcunun, Süley- mancının, hilafetçinin başkaldırmasına izin verilmi- yeceğine inanmak, beni de inandırmak istiyordu. Bu iyiniyetli yurttaşın umutlarını kırmak zordu. Ben de ona inanmak istiyordum. Akıl yolu, mantık yo- lu zaten bunu gerektirmiyor muydu? Ama bu bir ha- yaldi. Çünkü insanlar başkalarını kandırmadan önce kendi kendilerini kandırıyorlar, yanlış davranışlarını doğru, korkuyu cesaret, hataları görev sanıyorlar. AP İktidarı partizan tayinlerine, nakillerine devam ediyor, Meclisteki çoğunluk istediği her kanunu çı- karma hevesinde ısrarlı görünüyor. Belki, "hele bir varlığımızı kabul ettirelim, durmasını biliriz" diyen- ler var, ama bir kere bu yola girilince durmak da, durdurmak da çok güçtür. Bunu bilmek için fala fi lan bakmağa da lüzum yok, kafamızı biraz arkaya çevirsek, biraz arkaya baksak, yeter Ben, tıpkı bugüne benzer günleri yaşadığım ha- tırliyorum. Bunlar öylesine bugüne benziyordu ki, âdeta inanamayacağım geliyor. Olaylar hemen hemen aynı tepkiler tıpatıp eş, tenkitler eş, tenkitlere cevap- lar eş. Hem de kelimesi kelimesine eş!. Ama işin far- kında olmayanlar var. Onun için de, bugünlere ben- zeyen günleri hatırlayanların, boş fincanda kahve fa- lına baktığını sanıyorlar. Yani söyletene değil, söyle- yene kızıyorlar. Ne gaflet!.. Jale CANDAN yıl içinde 35 bin lira olmuş, karşı- lıksız yardım 247 bin küsur liraya varmıştır. Ayrıca işçilere Atatürkün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımda gıda yardımı yapılmakta, yeni yılda ikramiye verilmekte ve giyecek da- ğıtılmaktadır. Rehabilitasyonda iyi- leşen hastalar yeni bir zenaat öğren- mekte ve sağlık kontrolüne tâbi tu- tularak, hayatlarını kazanmaktadır- lar. Bunlar yarım gün çalışmakta ve tam yevmiye almaktadırlar. Ay- rca yol paraları, yemekleri veril- mekte, İlâç ve doktor paraları der- nek taralından ödenmektedir. 1965 yılında karşılıksız o yardımların tu- tarı, âcil yardımlarla beraber, 972 bin 629 lirayı bulmuş ve 1928 yılın- da 385 lira olan dernek bütçesi 4 milyon 349 bin 574 liraya yüksel- miştir. Buna rağmen, daima yeni- likler, yeni plânlar peşinde olan der- nek, bu tasarılarını gerçekleştirebil- mek için yardımsevenlerinin yardı- mına her gün biraz daha fazla ihti- yaç duymaktadır. Bu yüzden de si- 30 pariş atölyesi, moda atölyesi, nakış ve trikotaj atölyeleri her zaman en son modayı izlemekte, bütün gelir imkânları aranmaktadır. Trikotaj a- tölyesinin hazırladığı çok nefis sve- terler, modern yün yakalar, şallar gerçekten güzeldir ve piyasadan çok da ucuzdur. Sipariş atölyesinin di- kişleri de hem kalite, hem fiyat ba- kımından piyasaya göre çok elveriş- lidir ve ayrıca siparişte bulunana "yardımsever olma", yardım yapma imkânını vermektedir. CAZİP Hediyeler DAGITILIYOR 26 Şubat 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: