26 Şubat 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

26 Şubat 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER Orgeneral Sunay komutanlarla Silâh ve mücadele arkadaşları İdare Kurulunun toplantıya çağrıl- ması ise meselenin kuvveden file çıkmasının AP bünyesindeki delili olarak kabul edilmektedir. Bu top- lantılarda, Hükümette yapılacak değişikliğin yanında o Cumhurbaş- kanlığı. Meselesinin de görüşüleceği anlaşılmaktadır. Görülen, AP Mer- kezinin Sunayı AP teşkilâtına da kabul ettirme hazırlığına girdiğidir. Teşkilâtını 27 Mayısa karşı elektrik- lemek için elinden geleni ardına koymayan Genel Merkezin şimdi, "Sunayı Cumhurbaşkanı yapacağız" sözünü nasıl söyliyeceği ve bu ko- nuda zorlukla karşılaşıp karşılaş- mayacağı merak edilen konulardır. Buna mukabil, AP'de kuvvetleri gittikçe azalan "Sunayı istemeyen- ler" takımı, kendilerine manevra sahası olarak şunu görmektedirler: unay Cumhurbaşkanlığı kontenja- nından, Ragıp Ünerin yerine Sena- toya Cumhurbaşkanı seçimlerinden ünce sokulur. Bu suretle, Demirel kendisinin Sunayın Cumhurbaşkan- lığına karşı itirazı olmadığını ispat- lar. Fakat seçimlerde, çoğunluğu AP tarafından teşkil edilen Türkiye Büyük Millet Meclis oSunayı seç- mez. Başka birini seçer. Hakkı de- gil midir? Hakkıdır. Milli iradenin bu şekilde tecellisine de hiç kimse bir şey söyleyemez. Bu tasavvura karşı Demirel mu- halifi AP milletvekili. AKİS'in bir muhabirine Parlâmento koridorun- — Havanda su dövüyorlar, kar- deşimi, Bu memleketin de, rejimin de, bizim partinin de ve biz kendi- mizin de menfaati Cumhurbaşkan- lığında Sunayın bulunmasıdır. O makamı ondan başkası doldura- maz" demiştir. Ziyaretler Bir de, Makariosa gitsek! Bu hafta Ankarada bir zat, yakın- da ılık bir iklime yapacağı yol- culuğa hazırlanıyordu. Bu zat, Tica- ret Bakanı Macit Zerendir. Gideceği yer ise, Mısırdır. Türkiye Cumhuriyetinin Ticaret Bakanı, sanılır ki Mısırın hâkimi Abdünnâsıra, Kıbrıs konusundaki davranışları, tutumu, gayretleri ve oyundan dolayı teşekkür edecek- tir. Ama, iş henüz bu safhaya gel memiştir. Türkiye Cumhuriyetinin Ticaret Bakanı bir ticaret anlaşma- sını imzalamak için Kahireyi şeref- lendirecektir. Sanki, ticaret anlaş- malarının mutlaka Bakanlar arasın- da imzası şartmış ve Mısırla yapıla- cak ticaret de Türkiyeyi kurtaracak- mış gibi.. Türkiye Cumhuriyetinin Ticaret Bakanının bu ortamda Ka- hireye, Nasırın nezdine gitmesi gö- rülmemiş bir pişkinlikten başka şey değildir Mısır, bize karşı hiç bir yakınlaş- ma göstermemiştir. Aksine, Nası- AKİS rın bizim her yakınlaşma gayreti mize karşı gösterdiği sadece bir is- tiskal olmuştur. Bu sefer de, Tür- kiye Cumhuriyetinin Ticaret Ba- kanını ayağına getirmesi ancak Nâ sırın prestijini arttıracak ve bun- dan Türkiye hiç bir şey kazanmaya- caktır. Politikası ve tutumu, kendi- ne çizdiği hat belli olan Nasır Mısi- rıyla Türkiyenin yapacağı şey terbi- yeli ve muntazam bir diplomatik münasebeti devam ettirmekten iba- rettir. Eğer bir Bakan ziyareti yapı- lacaksa, bunun Kahireye giden Tür- kiye Cumhuriyeti Bakam değil, Mı- sırın bir Bakanı olması şarttır. Şu anda Kahirede Ticaret Ba- kanlığımızın Müsteşarı Ataman, ha- zırlanacak ticaret anlaşmasının e- saslarını müzakere etmektedir. Bir neticeye varılırsa anlaşmayı onun imzalaması yeter de, artar bile.. Tür- kiyenin kendi Ticaret Bakanını Ka- hireye, Nasırın ayağına göndermesi sadece bir iyiniyet gösterisi ve ya- kınlaşma hevesidir ki Nasırın Mısı- rı buna lâyık olacak hiç bir şeyi yapmamıştır. Aksine yaptıkları ise, cabası. Dışişleri Bakanlığı böylesine bir hafif davranışı zamanında önleme diği takdirde her halde Mecliste ba- şı çok ağrıyacaktır. Kaldı ki bun- dan bir süre önce Ankarada yapılan Büyük Elçiler toplantısında da bu çeşit bir ziyaretin lehinde değil, a- leyhinde mütalealar beyan edilmiş- Hükümet Arapsaçı Şu günlerde Türkiyede memur ol- mak, gerçekten, sağlam sinirlere ve kuvvetli bir maneviyata ihtiyaç gösterir hale gelmiştir. Bir yandan partizanca baskılar, bir yandan pa- halılık ve bir yandan yarın endişesi memuru iyice tedirgin etmişken, Personel Kanununun ve reformu- nun aldığı, şekil dert üzerine dert, endişe üzerine endişe eklemiştir. Bugün Türkiyede yarınının ne olaca- ğını, Devlet Memurları Kanununun uygulanmasından sonra alacağı ma- aşı ve bu maaşın geçimini sağlama- ya yetip yetmeyeceğini, uygulamada adalet bulunup bulunmıyacağını bi- len memur sayısı yüzlerle ifade edi- lecek kadar azalmıştır. Bu duru- mun yaratılmasında en büyük se- bep, Demirel ve bilgisiz arkadaşla- rının garip ve hafif tutumudur. Yüz- binlerce memuru ilgilendiren, dev- let çarkının işlemesi veya işleme- 26 Şubat 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: