13 Ağustos 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

13 Ağustos 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İğ İNİ E M A Türkiye Bitkisel hayatlı sinema pi yaşını geçkin olan türk sine- ması, bitkisel hayattan bir türlü kurtulamadı. Ne hayati belirtilerini tamamiyle kaybediyor, ne de yıllık 200 film yapımıyla kendisine dünya sinemasında yarım düzine ülkenin arasında yer sağlıyan “yalancı” can lığı gerçek canlılığa çevirebiliyor, Sinemamız, elli yıldanberi, bir aya" ğı Birleşik Amerikada, öbür ayağı Meksikada sınır çizgisi üzerine ko şan Şarlo gibi, var olmak ile olma” mak sınırı üzerinde yol almaktadır. Eli yıldır süregelen ve daha bir hayli de süreceğe benziyen bu boca- lamanın temelinde az gelişmişlik yatmaktadır, Sinemanın belli toplumun çeşitli alanlardaki durum- larının muhasebesini yaparak, so nunda, fizikteki bileşik kaplar gibi, tek bir ortalama düzeye getirdiği sık sık belirülmiştir. Bazıları, her- hangi bir sanat alanındaki bazı Çi kışları, bazı başarıları ele alarak, sinemanın neden aynı < İlerlemeyi göstermediğini sorar, hattâ buna şaşarlar, Oysa, bunda şaşacak hiç bir şey yoktur. Sinema tek bir sa nat değil, bir çeşit sanatlar bileşimi- dir. Sinema yalnız sanat değil, aynı zamanda endüstridir, Bir tek inse nın işi değil, bir çok kimsenin elbir- liğiyle çalışmasının ürünüdür, Niha- vet sinema, öbür birçok sanatlar gi» bi sınırlı sayıdaki alıcıya değil, mil vonlarla sayılmak gereken “alıcıya hitabetmek zorundadır. Böylece, bir tek filmin başarısı, gerçekte bir top- lumun edebiyat, müzik, şiir, bale, o- pera; tiyatro, resim, mimarlık... gi- bi çeşitli sanatlardaki başarı dere- cesine, teknik alanda belli bir nok- taya erişmiş olmasına, belirli bir gelişme noktasına ulaşmış endüstri- nin varlığına, belirli bir kültür sevi- vesine yükselmiş ve ulusal bir sine- mayı besliyebilecek sayıda alıcının bulunmasına bağlıdır. Az gelişmiş bir ülke, bu şartlardan birini. veya birkaçını bazan biraraya getirebi- lir, Hepsini biraraya getirebilmesi ancak kırk yılda bir rastlanan bir mücizedir, Az gelişmiş ülkelerin si- nema alanında bir varlık göstereme- mesi veya kuyruklu yıldızın görün- mesi kabilinden tek tük büyük eşer ler vermesi bu yüzdendir, Sinema kültürü deyince.. z gelişmiş bir ülkede sinemanın eksikliğini en çok düyduğu şey, genellikle kültür, özellikle sinema 13 Ağustos 1966 bir * kültürüdür. Gerçekte bu da, toplu mun belirli bir ekonomik gelişmeye erişmiş olmasına bağlıdır. Ama, ba- zan eski ve parlak bir uygarlığın mis rasçışı olmak gibi imtiyazlar, toplumları bir dereceye kadar bu bağlılıktan kurtarır. Tabii bu gibi durumlarda, söz konusu toplumun az gelişmişlikten kurtulma gabası içinde olması, buna istekli Obulun- ması yine de gereklidir. Yoksa par- lak ve eski bir uygarlık geçmişi ol mak bile bu toplumları bu yönden kurtarmıyabilir. Şu halde, belli bir ülkenin sinemasının azçok varlık gösterebilmesi, o ülkedeki genel kül tür seviyesiyle sinema kültürüne $ı- kısıkıya bağlıdır. Sinemayı zeytinya- ğı, sabun, konserve... gibi sadece bir endüsiri konusu olarak gören sine- macılarımız için kültür kelimesin- den daha yaban, daha korkunç bir şey yoktur, Sinemacılarımızın.. bu kelimeyi işittikleri zamanki yüz ifa- deleri, insana, “ne zaman kültür ke- limesini işitsem, tabancama. sarılı- rım” diyen nazi kodamanını hatır- latır. Bir bakıma, yapımcıların bu tutumu, kendi açılarından haklıdır. Çünkü arın sinema anlayışları, az gelişmiş ülkelerdeki alıcının yo ni seyircinin. durumuna uygun olâ- rak belirlenmiştir. Okumasyazma bilenlerin oranı son derece düşük, genel kültür seviyesi çok aşağılarda dolaşan bu seyirci için, standartlaş- mış endüstri kollarında olduğu gi bi, ancak belli kalıplara göre imal e dilmiş endüstri ürünleri' geçerlidir. Anlaşılmıyan yön, bu görüşe, yapım- cıların yanısıra, “bir şevler yapmak" ehe EEERRERRNENEEA nee 1066 YILINDA 3.5 MİLYON Liralık tam konforlu, kaloriferli, gömme banyolu, ; APARTMAN DAİRELERİ ÇEŞİTLİ ZENGİN PARA İKRAMİYELERİ av Marley döşemeli ve deniz manzaralı 1 Bilim — Cet power)

Bu sayıdan diğer sayfalar: