August 13, 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

August 13, 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA | çabasında olan veya olduklarını id: dia eden sinemacıların da katılma: sıdır. Bunu şöyle de ifade etmek mümkündür : Sinemamızın bugün- Kü durumundan kyn DAŞ için yapımcısı, yönetmeni, oyuncusu; av- dım kafa Gormağ başladıkları Va Kit sinema kültürü meselesini va hiç akla getirmemekte, ya fazla önemse- memekte, v4 da bunun gerçekleşme- sinin çok güç ve uzun vadeli olduğu- mu öne sürerek, bu yöldaki çabaları - hep ertelemek istemektedirler. Şi- nema kültürünün en azından gerek- MH sayıdaki insanlara yayılmasının “ hem güç, hem de uzun vadeli bir iş olduğu doğrudur. Ama, işte. asıl bundan dolayıdır ki, bunu ertelemek şöyle dursun, özellikle öne almâk, her firsattan yararlanarak, bu vol “da çaba harcamak gerçkir. Olmazsa olmaz pece kültürü, hem sinemacılar ve hem çe seyirciler yönünden herhangi bir sinemanın yarlığı için “olmazsa olmaz” niteliği taşımakta dır. Sinema ancak sinema kültürü- nim var olduğu, ağırlığım duvurdu- ğu bir ortamda meydana gelebilir, gelişebilir. Sinemanın yapısı da, Si- nema endüstrisinin yapısı da, ena “ zından bir sinema kültürünün Yel leşmiş, olmasını zorunlu kılar. Sine- manın “kolektif” ir vs olduğu sözü boşuna değildi , hem si. nemada yaratma işi yönünden bem de bu yâratma ürününün sürümü vönünden, doğruluğu iki Mil sına» nabilen bir sözdür ve herşeyden ön: ce, sinema kültürü 'ile ilgilidir. Ya- ratma yönünden doğruluğunu ortta- va koymak çok basittir: Öbür birçok sanatfakinin aksine, sinemacı o ne kadar usta, ne kadar işinin eri olur: sa olsun, zle isterse bir deha ol- n yardımına un, bâş ça Di elbirliğine de En usta bir yönetmen bile dekorcusu, görün- tü yönetmeni, kurgucusu, lâboratu- “ varçısı, Oyuncusu, s€narvocusu ile, kendi alanlarında en azından - belli bir ustalığa erişmiş çalışma arka- a topluluğu olmaksızın hiç bir şey yapamaz. Bunlar olmadıkça, en güçlü kavramların görüntü şekline geçmesi her adımda çelmelenir ve sonunda en cılız görüntüler haline gelir. Öte yandan, bütün bu kalaba- ,Jık ve söylen film ” söz konusu olduğuna kadrola» rın- varlığı kültüre ve özellikle sine ma kültürüne bağlıdır. Sinemacının . yarattığı eserin sürümü yönünden bu kültürün gerekliliği de en az bu- nün. kadar açıktır; Bir kitap veya resim, yaratıcısı için hiç de “vıkım” sayılmayacak bir parayla meydana getirilebilir. Kitabın sürümü az olsa veya hiç olmasa, resim hiç satılmasa bu: durum, yazarı veya ressamı veni çalışmalardan alıkoymaz. Ama bir film vüzbinlerce; bazan milyon- larca. liraya çıkar ve parasını kısa bir şürede çıkarmadığı takdirde, yaraticısının, kehdini bir anda en- düstrinin dışına atılmış bulması iş- ten bile değildir. Bir filmin parasını çıkarması, Bunun ardından bir veni- sinin çevrilmesine — girişilebilmesi, milyonlarca (seyircinin — varlığına bağlıdır. Bunun gibi, sanat değeri ta- şıvan, “kaliteli” bir filmin avni s0o- nuca ulaşması sinema kültürü almış, “kaliteli” omilyonlarca (seyircinin * varlığını gerektirir, Böyle bir seyir- ci topluluğu olmadan bu yolda giri- şilebilecek her deneme, yüzdeyüze yakın bir ihtimalle, tek ve sonucu- na ulaşamamış bir deneme kalmağa mahkümdur. Zaman zaman gerçek- ten değerli yabancı bir filmin yur. dumuzda kazandığı başarıyı -ki bu başarı çok defa büyük şehir sine- malarında, daha doğrusu, yalnız İs- tanbul sinemalarında birkaç: hâfta gösterilmek ve parasını çıkarmakla ölçülmektedir. öne sürerek “Bir de, seyircimiz kaliteli filmden anlamaz, hoşlanmaz, derlet; ya bu ne?” çeşi- dinden sorular ortaya atılır. Ancak Günün Kitabı Ceza Hâkimi NAİL İNAL ve Av. TAHSİN ATAKAN'ın Noilü ve İzahlı Yeni Geza Infaz Kanunu Hâkim, Savcı, İdareci, Avukat ile; Ceza almış veya alacak v- lanlar için uygulanacak “yeni ceza infaz sisteminin açıkla” mahı, örnekli müracaat kitabı Fiatı: 5 Liradir. : Genel Dağıtım ve İsteme: Minnetoğlu Kitapevi Cağaloğlu — istanbul ki 265) 'ARIS böyle durumlarda üstünde durulmı xan bir nokta vardır ki, bütün me- sele de zaten burada toplanmakta- dır: Bir yabancı filmin yurdumuz- da başarı Kazanmasının delili olan “parasını çıkarmak”, ithalcinin öde- diği parayı çıkarmak anlamına ge- 'lir; voksa, filmin asıl yapım para- sim çıkarmak değil, Bir “Sevgilim Hiroshima”, Türkiyede belki ithâlei nin ödediği parayı çıkarmış, üstüne kazanç da sağlamıştır. nı “Sevgilim Hiroshima” de çevrilseydi, harcanan parayı Çi kâracağı anlamına: gelmez. Aksine, daha baştan, gözden çıkarılmış pü rayı akla getirir. Bunun sebebi, vu- karide da belirtildiği gibi, vurdu. muzda yüzbinler, milyonlar harcan- mış kaliteli bir filmi: besliyecek se- Yirci. çoğunluğunun bulunmaması» dır. “Mutlu azınlık” sinemaya göre değildir, sinema ancak “mutlu ço- ğunluk”la yaşıyabilir, Mutlu çoğunluk Mutlu çoğunluk, yani genel kültü- rü, bu arada sinema Kültürünü benimsemiş veteri kadar çoğlunluk- taki seyirci, sinemanın vazgeçilmez unsurudur. Bu olmadıkça, sinema yurdumuzda da görüldüğü gibi, bit- kisel bir hayat yaşâmaktan kurtula- mıyacaktır. Tipkı, demokrasinin baş şartı olan iyi yetişmiş, hakları- nı ve ödevlerini lâyıkıyla bilen, hak- ları için mücadele etmeyi göze alan, siyaset esnafının kendisini kandır- masına meydan vermiyen yeteri sâ- vida seçmen kütlesi olmadığı vakit demokrasinin de bitkisel hayatlı bir demokrasiden öteye geçememesi gi- bi.. Her iki durumda 'da eğilim güze le, doğruya, gerçeğe değil, aldatıcı o lana, göz boyayıcıya, yalancıva ola caktır. Bundan likya ki, sinemamı- 71 bitkisel yaşayışından ayırma yo" lundaki çabaların başında, sinema Kültürünü elden geldiği kadar geniş bir kütleye yaymak, benimsetmek gelmektedir. Sinema eğitim ve öğre niminin yerleşmesi, sinema yayınla» rının çoğalması, kaliteli filmlerin it- hali, sinematek ve sinema dernekle- rinin, sanat sinemalarının kurulup işlemesi, televizvonun faaliyete ge cip sinema kültürünü yaymaya yar» dımcı olması, film şenlikleri ve ya- rışmaları düzenlenmesi... bunu ger çekleştirmenin başlıca yollarıdır. 34 13 Ağustos 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: