28 Ekim 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

28 Ekim 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İki Sistem!. Ama bunlar, ÜRKİYE'DE, bilhassa aydın çevrelerde, sosyal ve ekonomik meselelerin ön-plânı almasın- dan bu yana taraflar, birbirleri- ni bir tercih yapmaya itmektedir- ler. Böyle hallerde daima olduğu gibi, aklıevvellik sorunun tertibin- de gösterilmektedir. "Sosyalist misin, değil misin?", "Kapitalizm- den yana mısın, sosyalizmden ya- na mı?", "Emperyalist misin, ko- münist mi?", "Burjuva mısın, proleter mi?", "Sömürüden yana mısın, sömürüye karşı mısın?" bu tarz sorulardan bazılarıdır. Modern çağlar, gerçekten. "izm ile biten ve birbirleriyle çelişen, inanmışlar arasında, Haçlı sefer- leri zihniyetini hatırlatan sekter- likte nü cereyan eni durumun (tamamile farklı, Olduğunu Türkiye'de "artık anlamamız ve mânası tüm değiş- miş terimler üzerinde modası geç- miş edebiyatla uğraşmayı terket- memiz lâzımdır. Allahtan, işin başlangıcında "yeninin cazibesi- ni taşıyan bu edebiyat, şimdi c yaldızını da kaybetmiştir ve ger- çekler su üstünde daha iyi belir- mektedir ÜŞÜNMEK lâzımdır ki İsveç'- te, düzinelerle yıldanberi ikti- darda olan bir sosyalist idare memleketi kapitalist, burjuva dü- zeni içinde tutmaktadır. İngilte- re'deki İşçi Hükümeti, Muhafaza- kârlar derecesinde sermaye ta- raftandır ye belki onlardan da fazla Amerika'ya bağlıdır. Fran- sa'nın sağcı hükümeti memleketin NATO ile İlişkilerini gevşetmek isterken, karşısında sol cepheyi bulmaktadır. Alman sosyalistleri- nin lideri Willy Brandt ise, bizini TIP tarafından "O sosyalist değil, aynı ölçüde doğrudur. Kapitalist Amerika'da çok sosyalist metod uygulandığı gibi, Avrupa'nın mu- hafazakâr partiler idaresindeki AKİS memleketlerinde yürütülen sos- yal ye ekonomik politika da bir 'XX. Oo Yüzyübaşı (o burjuvası"mn bütün saçlarını, başında dimdik ederdi. XX. Yüzyılın ikinci yarısında sistemlerin arasındaki fark, top- lumların düzenindedir ve toplum düzenlerinin sayısı, temelde, ikiye inmiştir. Bunların biri batılı de- mokratik düzendir; öteki, komü- nist düzen. Yollarını arayan toplumlar bunun tercihini yapmak duru- mundadırlar Melih demokratik düzen seçi- lirse mutlaka Amerika'nın hege- monyasını kabul etmek mecburi- yetinde kalınacağı nasıl bir yut- turmacaysa, komünist düzenin de Moskova borazanlığı olduğu bir METİN TOKER masaldır. Her iki grupta da bıra- kınız bağımsızlığı, düzenin iki şampiyonuna açıktan vaziyet al- mış ülkeler vardır. ÜRKİYE, Milli Kurtuluş Sava- şım bitirdiği anda böyle bir İdeolojik tercihle karşıkarşıya gelmiş, hattâ buna bir de, mazi- nin karanlıklarından çıkarılıp sür- dürülmek İstenilen teokratik dev- let şıkkı eklenmiştir. Mustafa Ke- mal ve arkadaşları, yeni Türk dev- letini batılı düzen modelinde kur- muşlardır. Bu ne, Cumhuriyetin siyasi bağımsızlığına halel getir- miştir, ne de, basiretli bir politika uygulandığında ekonomik bağım- sızlığına. İsmet Paşa'yı "Paraya muhtaç olacaksınız ve o zaman hangileri? karşıma gelip avuç açacaksın" diye Lozan'da tehdit eden Lord Curzon'un kehaneti doğru çıkma- mıştır. Bütün savaş yılları boyun- ca dahi kendisini ateşten sakınan Türkiye ekonomik emperyalizmin de sultasından uzak kalmayı ba- şarmıştır. O halde, Milli Kurtuluş Savaşın- dan sonra Türkiye'yi batılı düzen modeli' üzerine kuranların hata ettikleri nasıl söylenebilir? Türkiye'nin bugünkü durumu, komünist düzen isteyenlerin anla- dıkları mânada düzen değiştir- menin sebebini teşkil edemez. Türkiye bugünkü duruma çok ba- siretsiz bir politikanın sonucu o- larak düşmüştür. Hesapsız, plân- sız, programsız ama gösterişi, la*. rafı, edebiyatı bol, esasında enf- tr yatan "Görülmemiş Kal- kınma" Türkiye'yi uçan kuşa borçlu bırakmış ve onun ekono- mik özgürlüğünü zedelemiştir, İ- kinci Dünya Savaşından sonraki devrede hiç bir ülke, düzeni ister batılı, ister komünist olsun, beli- ni bizim kadar az doğrultmuş de- ğildir. Bugün aynı politikayı ma- rifet ve model sayan bir iktidar Türkiye'de yeniden işbaşına geç- tiği içindir ki, Milli Kurtuluş Sa- vaşından sonraki tercih gününe geri dönülmesini ve bu defa öteki tercihin yapılmasını İsteyenler de- ğirmenlerini döndürecek suyu bu- labilmektedirler. Tartışmaların lüzumsuz tehlike- si buradan doğmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: