25 Şubat 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

25 Şubat 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Yeni Kamutay binası Yeni kamutay binasının cepheden umumi Ankarada yapılacak Kamutay bi- nası İçin açılan müsabakanın neticö- lendiğini yazmıştık. Müsabakaya 14 mimar iştirak etmiştir. Enternasyo- nal şöhreti haiz İsveçli profesör | Tengbem, İngiliz Bebetson, Hollan- dalı M. Dodok'tan mürekkep bir har kem heyeti projeleri tedkik etmiş, 3 projeyi ayırmıştır. Hükümet bu üç projeden doktor ve mühendis Holz- meister tarafından tanzim edilmiş olanı beğenmiştir. İnşaat komisyonu reisi Kamutay reis vekili.B. Fikret Sılay bu münase- betle şu izahatı vermiştir: — Saray Ankarada, : Yenişehirde hükümet mahallesinin: arka tarafın- daki tepe üzerinde yapılacaktır. Ar- sanın bulunduğu yerden eski ve yeni karısı uzun boylu olan bir genç, karı- sını öpmek istedikçe çocuk gibi fından atılan bombalardan birinin husule getirdiği büyük çukur hüviyetinin belli olmaması için mi- marul hüviyeti proje de ayni numarayı taşıyan baş- ka bir zarfa konarak inşaat komisyo- nuna gönderilmiştir. Hakem heyeti görünüşü İ numaralı bir zarfa, | projeleri tedkik etmiş ve gayet mah- | rem bir tarzda çalışmıştır. Seçilen proje sahibine yapılacak binanın inşasını kontrole salâhiyetli, yani vergiler dahil olmıyarak inşa bedeli üzerinden yüzde üç buçuk, | ikinci mükâfatı kazanan diğer iki proje için üç bin, müsabakaya İşti- rakleri komisyon tarafından kabul edilmiş bulunanlardan üçüncüden sonra gelen projelerin sahiplerine bi- ner lira verilecektir. Sarayda dört toplantı salonu, bu salonlardan birincisinde aza için 600, dinleyiciler için 1000 kişilik yer var- dır, Üç kısımdan mürekkep bir şeref 1ocası, sefirler için 100 kişilik, büyük memurlar için 100 kişilik, gazeteciler için 100 kişilik localar bulunmakta. dır. Salonun ışık tertibatı istenildiği zaman fotoğraf alınacak surette he- sab edilmiştir, İkinci salon 300 aza, 300 dinleyici içindir. Localar diğer salondaki gibidir. Üçüncü ve dördün- cü salonların beheri 200 kişiliktir. Bunlarda loca yoktur. Riyaset, Başvekâlet, Reis vekilleri, encümenler için bürolar ve-salonlar- dan bahse lüzum bile yoktur. Asıl binadan başka bir de servis kı- sımları mevcuttur: Kalorifer dairesi, vantilâsyon İstasyonu, elektrik san- trah, matbaa, bahçıvan Ve hademe koğuşları, polis yatakhaneleri, mu- hafız kışlası, evrak mahzeni, su ha Geçmiş zamanlar: Abdülhamide derd olan bir mesele Sall paşaya, aleyhinde padişaha Jurnal verildiğini kim haber vermişti ? Pederim Mahmud Celâleddin paşa şürayı devlet başkâtibi iken sadrâzam Said paşa aynı daire muavinlerinden idi. Pederim ilim ve irfanını takdir ederdi. Maiyetinde olduğu halde ken- disine Mürmetle akran muamelesi ederdi. O vakit ben mekteb çocuğu idim. Sald paşa konağımıza geldikçe beni hafifce imtihana çeker, çalış- mağa teşvik ile taltif ederdi, Hakkım- daki hüsnü teveccühünü muhafaza ettiğini hissettiğim için mektepten ve çocukluktan çıkıp muhtelif me muriyetlerde bulunduğum zaman- larda tatil günlerinin ekserisinde kendi ziyaretine giderdim ve âlimane ve fadılane sohbetinden istifade eder- dim. Mansıbında iken de mazul iken de beni kabul ederdi. Padişih beni hususi hizmetine gir dıktan sonra yalnız bayramlardâ Said paşayı ziyaret edebiliyordum. Bir gün sarayda Said paşayı muha- lifleri jurnal ettiklerini ve mazul ola rak konağında oturduğu halde sık sık ecnebileri kabul edip onler vasıtasile Avrupa gazetelerine padişahm şahsi ve rejimi aleyhine makaleler yazdır- dığmı padişaha bildirdiklerini işit- tim. Baş mabeyinci hacı Ali beyin odasında da bu jJurnaldan bahsolu- nuyordu, Ben Said paşayı müdafaa ettim, «Böyle bir işe girişmesi, let olması kaliyen muhtemel değildir. Hakkındaki rivayetler elbet iftiradır» dedim, Vazifem icabınca yanına girip çık- tıkça Sultanhamidin bana olan mua» melesince bir değişiklik hissetmedi- ğim halde birkaç gün sonra hacı Ali bey bana: «Yahu! Senne yaptın? Said paşaya gitmişsin; (aleyhindeki Jurnala dair malümat vermişsin, Pa dişah sana dargın. «Ben Münir beye bu kabahatini yüzüne vurmadım. Si- nirlenir de bana sert cevapla muka- bele ederse kendisine şiddetli mua- melede bulunmağa mecbur olurum diyerek . çekindim. Sen kendisinden sual et, doğrusunu ve Said paşaya ne söylediğini ve Said paşanın ne dedi- ğini bildirsin. Yemin ve kasem ede- rim ki kusurunu affederim» buyur- dular. Hem de bu haberi senden gi- dığını Said paşa kendisi söylemiş; dedi. Sald paşanın benden haber aldığı ni söylemesine ihtimal vermediğim- den katiyen inkâr ettim. «Said paşa» yı az bir zaman evvel bayram tebriki münasebetile gördüm. Yalnız kalma dik, Dört beş misafirile beraber yanı- na girdim ve gene misafirlerile bera- ber çıktım. Bayram vizitelerinde söy- lenen Sözler haricinde bir şey söy- lenmedi; dedim, Vakıa bayramda dediğim gibi mer- divende tesadüf ettiğim dört beş 2i- yâretçi ile beraber Said paşanın yâ- nma girmiştim. Tebrikler edilip birer de kahve içildikten sonra cümle ile beraber kalktım, fakat ustalıklı bir manevra yaparak en arkada kaldım. O zamanın usulünce güya veda için paşaya sokulup «Ecnebilerle pek ih- Ulât etmeyiniz. Avrupada aleyhte neşriyat yapıyorsunuz diye Jurnal ediyorlar; dedim ve hemen çıkıp mer- divenden aşağı inen ziyaretçiler ara- sına karıştım. Bunların biri sedaret müsteşarı Tevfik paşa, diğeri Bulgar eksarhı ve ötekiler de isimleri hatı- rımda kalmıyan belli başlı mülkiye memurları idi, Hacı Ali bey dediklerimi padişaha arzetti, İsimlerini zikrettiğim kimse- lerden sorulmuş, Hiç birisi benim en sona kaldığımın farkına varmadık- larından «beraber girdik, beraber çık- tak, Münir bey yalnız. kalmadı; de- mişler, Sonra öğrendiğime göre“ hakikat hal de bu haberi kendisine bildiren ben olduğumu vakıa Sald paşa söy- lemiş! Şöyle ki Sald paşa iptida ken- di aleyhinde furnal verildiğini mev- suk olarak işlttiğinden bahisle - teb- riyel zimmet yolunda padişaha bir ari- za takdim etmiş. Abdülhamid süt kardeşi ve pek emini olan esvapçıbaşı İsmet beyi yollamış «bu haberi ken- disine kim verdise iptida onu söyle sin» demiş. Sald paşa, birkaç defa İsmet bey gelip giderek kendisini kıştırmışken, gene söylememiş hayet İsmet bey, polis müdürü hacı Mahmud efendi İle beraber gelerek tehdid etmişler söylemezse hakkında iena olacağını ve nefiye gönderilece- ğini ve fena muamelelere maruz ka lacağını ve fakat söylerlerse haberi veren kimse hakkında! ceza edilmiye- ceğini padişah namına birçok yemin- lerle - temin eylemişler. Said paşa tab'an pek vehham ve korkak idi, Se- bat edememiş. Nihayet ben olduğu- musöylemiş. Şu kadar ki Tevfik paşa ile diğer misafirler benim sözümü tasdik ve Said paşayı tekzib ettikleri için Ab- dülhamid artız Said paşanın kendi- sine o haberi vereni sıyanet ettiğine ve o sebeple bana isnadatta bulundur ğuna hükmetmiş. Onun üzerine Abdülhamid bu iş- ten bana da bahis açarak «şu müna- fıK Said paşanın sana ettiği iftiraya şaştım, Sen de şaşmıyor musun? Doğ- ruyu söylememesinin elbet mühim bir hikmeti bir sebebi var. Mutlaka hakikat hali meydana çıkarmalıyız. Sen de gayret et. Bu muammay: hal Jedelim, anlıyalım, Bir de bana şunu da söyle ki hacı Ali beyin odasında bu işten bahsederken kimler vardi» dedi, «Hatırımda kaldığına göre ikin- ci mabeyinci vardı, Fakat bitişik oda da birkaç kişinin konuştuklarını işile timse de kimler olduğunu bilemem» dedim. «Aranızda kapı açık mıydı> dedi, «Evet efendime deyince sacaba o adamlardan biri sizi işitip Said pa- şaya bildirmiş olmasın. Hele şunu da tahkik edelims dedi. Sonradan haber aldığıma göre o gün o odada bulu- nanları çağırmışlar sıkıştırmışlarsal da «biz bir şey işitmedik ve Sald pa şaya da gitmedik; demişler. Pek merak ettiği bu muammanın halli için padişah aylarca uğraştığı halde işin hakikatini keşfetmek ken- disine müyesser olmadı. Said paşanm beni ittiham ederek sahabet ettiği kimsenin kim olduğunu anlhıyama- ması kendisine âdeta bir derd olmuş- tu. Senelerce unutmadı, Ara sıra be“ ni de tahkikata sevkederdi. Birçok kimselerden şüphe ederdi. Salih Münir Çorlu Mütekald büyük elçi Sivas çimento fabrikası Sıvas (Akşam) — Sıvasta baharda kurulmıya başlanacağını evvelce yaz dığım çimento fabrikasının hazırl- ğını yapmak üzere Sümer Bank Ççi- mento endüstri şefi mühendis Celil Günalp ve inşaat şefi Nazir ve bir de havai hattı yapacak olan Poliğ fab- rikasının mütehassıs mühendisi B. Menzel şehrimize gelmişlerdir. Haber aldığımıza göre mevsim müsaade edince derhal inşaata başlanacaktır. Bu defa fabrikanın yeri ile ocakta : yapılacak olan havai hattın . güzer- gâhı tayin ve tesbit edilecektir. Fab- rika 939 senesi yazında işlemeğe baş- uyacaktır. Haseki hastanesine müra- caatlar çoğaldı Haseki hastanesinin doğum kısmı na son günlerde müracaatler çoğal- mıştır. Müracaâtlerin yekünu günde altmış beşi bulmaktadır. Halbuki hastanenin doğum servisi, bu ihtiya cı karşılayacak vaziyetteri çok uzak” ; tır. Haseki doğum servisi, bu hususta şehrimizin hemen hemen yegâne mü essesesi olduğu İçin servisin genişle- tilmesi hakkında bam tedbirler ali nacaktır. Bu hususta bir proje hazır- lanacaktır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: