17 Nisan 1935 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pe SON POSTA ÇTT ÇTT | Nisan 17 — Muharriri. A. R. V Tefrika No.: 82 Son Çarel.. İbrahim Paşa, Kayınpederini Tehlikeden Kurtarmak İçin Bir Çare Görüyordu: Harpl.. Ibrahim Paşa: padişah ile sans cağışerifi alıp toplar sağdırarak, alaylar göstererek Üsküdar yaka- sına geçerken başlıca iİki şeyin zuhura geleceğini Ümit etmişti. Onun zan ve tahminine göre, O1w- manlı ordusunun bu suretle hare- kete gelişi, İran Şahını Ürkütecek ve derhal İran hududundan gelen şikâyetlere nihayet verecekti. Ay- nı zamanda halkın heyecan ve harp arzuları da birdenbire sükü- net kesbedecekti. Fakat bu zan ve tahminlerin tamamen aksi zuhur etmişti. İran- hlar, Osmanlı ordusunun Üzsklü- dara geçmesinden telâş etmek şu tarafa dursun, bilâkis mukabil — tekliflerde bulunmak suretile har- KA aa yaşe e aa bi göze almış bir vaziyet göster- mişlerdi. İş bu merkeze geldikten sonra artık padişahı ve orduyu geri çevirmek.. veyahut müzake- rata girişerek orduyu Üsküdarda bekletmek.. Ibrahim Paşanın en çok korktuğu isyan ateşini parlatıverecekti. x Ibrahlm Paşa, saatlerce otur- duğu köşeden kalkmıyor, ak sa- kalını avuçları arasında sıkarak derin derin düşlünüyordu. Acaba, ne düşünüyordu?.. Da- İma göğsünün Üstünde, altın ör- me bir kese İçinde derin bir hür- metle taşıdığı (Mührühümayun) u götürüp padişahın önüne koyarakı — Buyurun Padişahım, mührü şerifinizi. Bu âciz kulunuz, gayri idareimıslıhatn kadir — değilim. | Osmanlıcadan F L . .. DEN 1 — Öz türkçe köklerden gelen sözlerin karşısına ('T. Kö.) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bunların her bir hakkında — sırası ile uzmanlarımızın - (mütehassıs) yazılarını gazetelere ve- receğiz. 2 — Yeni konan karşılıkların iyi ayırt edilmesi için, geregine göre, Fran- sızcaları yazılmış, ayrıca örnekler de konulmuştur. 3 — Kökü Türkçe olan kelimelerin bugünkü işlenilmiş ve küullanılan şe- killeri alınmıştır. Aslı ak olan hak, aslı ügcüm olan hüküm, Türkçe “çek,, kökünden gelen şekli gibi. Idlâl etmek — Yoldan çıkarmak, “azdırmak Örnek: 1 — Henüz bülüğa er- memiş bir genci idlâl etmek, cürümdür — Henüz erginliğe varmamış bir genci yoldan çı- karmak, suçtur. 2 — Bir takım müfsitlerin idlâl etmesi Üzerine kıyam edenler — - Bir takım bozutçuların azdır- ması Üzerine ayaklananlar. Idman — Idman (T. Kö.) Idrak — An, anlama (Bak: Derk) — İdrak etmek — Anlamak ( Bak: Derketmek, fehmetmek) — İfa etmek — yapmak, yerine ge- v P. tİrmek Örnek: 1 — Uhdesine terettüp eden vazifeyi ifa etmek— namuslu bir adamın borcudur — Üstüne düşen Ödevi yerine getirmek namuslu bir adamın borcudur, 2 — Bana karşı yapmağı de- ruhte ettiğiniz iyiliği ifa etme- diniz — Bana karşı yapmayı Üstünüze aldığımız İyiliği yap- madınız, Hade — Diyem, anlatım * aylarca | Demeyi mi?.. Yoksa, Padişa- hin arzusuna tabi olarak ve herçebâdâbât Iranlılarla uyuşarak harp sözlerine hitam vermeyi mi? Evvelâ.. Ibrahim paşanın İsti- fasına imkân ve ihtimal yoktu. — Cünkü bu asil kalbli Türk evlâdı, Üçüncü Ahmedi bir Padişah gibi değil; kendisini yoktan var eden bir — velinimet gibli — seviyordu. Devlet ve milletinin hakiki men- faatini idrak edemeyen Padişaha karşı kalbinde acı bir iğbirar duyuyordu. Fakat, ondan gördüğü İylliklere, nezaket ve muhabbete karşı kalbinde derin bir minnet ve gükran besleyen bu Türk evlâdı; kendisini İnam ve ihsanlara gark eden.. Bahusus Fatma Sultan Ebi fitretin müstesna yarattığı zını vermek suretile mevki ve şerefini büsbütün yükselten sev- gili kalinpederini, bu — müşkül vaziyette kendi haline terkederek bir kenara çekilmeyi aklından ve hayalinden geçiremiyordu, Sonra.. Büsbütlin üçüneli Ah- medin arzusuna tabi olarak İran» hların tekliflerini: — Herçebâdaâbât... Diye kabul etmenin bir felâ- ket doğuracağını tahmin ediyordu. İranlılarla ne kadar gizli mü- zakerat yapılsa, husule gelecek itilâfın zararları ne derece sak- İansa ; boşboğaz erkânıhükümat tarafından bunların çarçabuk hal- ka duyurulacağını. Ve bundan hiddetlenen halkın, #silâha sarıla- cağını biliyordu. (Arkası var) Tü Örnek: 1 — Polis üç maznunun ifadesini aldı — Polls üç sanıtın diyemini aldı. 2 — İfadenizden anlaşıldığına göre — Anlatımınızdan anla- şıldığına göre. Ifade etmek — Demek, anlatmak Örnek: 1 — Bu, şunu ifade eder — Bu, şu demelkttir. 2 — Vade etmek istediğiniz hakikati çoktan biliyorum — Anlatmak istediğiniz gerçeği çoktan biliyorum. Ifakat ( Şifa, afiyet ) bulmak — Eyi olmak Örnek: Mübtelâ olduğu daı devanâpeziden ifakatyab ola- madı — Uğradığı onulmaz has- talıktan iyi olamadı. | İtiyam bulmak — Onulmak Örnek: Harpte aldığı ceriha iltiyam buldu — Savşta aldığı yara onuldu. - Ifate etmek — Kaçırmak, geçlr- mek, kaybetmek | Hfet — Temizlik, sililik Örnek: Bir İnsanın İffetl en kıymetli varlığıdır — Bir insa- nın temizliği (sililiği) en değorlî varlığıdır. Ifham etmek — ÂAnlatmak (Bak; fehm) Örnek: Bana ifham etmek İste- diğiniz. — mütaleanın — faidesi nedir? — Bana anlatmak inte- diğiniz oyun faydası nedir? Kflah olmak — Kurtulmak, onmak Örnek: 1 — Ebeveyninin lâneti- ne uğrayanlar iflâh olmaz — Ana baba ilenci alanlar onmaz. 2 — Bu perlşanlıktan bir türlü iflah olmadı — Bu darmada- Kadın — Hişt, Harold! Haydi biraz flüt çal da şu yılanı teshir et!l.. ( Toplantılar, Davetler ) | miş, Türk Musevlleri Türk Kültür ve Yardım Cemiyetl önümüzdeki cuma günü saat 16 da bir toplantı yapacak, Cemiyet azasım- dan Bay Asaf Halet tarafından ( Türk Musevileri ) başlığı altında bir konferans verilecaktir. Turing Kullp Toplantısı Turing ve otomobil kulübü 321 nisan pazar günü saat 8 te Perapa- Iâsta umumt bir toplantı yapacaktır. Jinokoloji Cemiyetinin Toplantısı Türk Jinoko'oji Kurumu bu ayın toplantısını Ali Esadın reisliğinde Etıibba Odası salonlarında yapmış, doktorlarımızdan B. B. Şerif, Ahmet Asım, Hâdi İhsan, All Esat tarafından vak'alar gönteril- General Refik Münir, Ali Esat, Ahmet Asım, Aziz Fikret, Orhan Tahsin, Hâdi İhsan, Şerif münakaşa- lara iştirak etmişlerdir. Çocuk Heklimleri Çocuk hekimleri: enciümeni geçen pazar Cemiyet merkezinde bir toplantı yapmışlar, Dr. Sexzai Bedrettin, Şevket Salih ve Ali Rıfat tarafından muhtelif çocuk hastalıkları üzerinde vak'alar gösterilmİştir. . kçeye ğgınlıktan bir türlü kurtulamadı. Iflâs — Batkı Örnek: Iflâs namuslu bir insan için ölümden beterdir. — Batkı namuslu bir adam İçin ölüm- den daha fenadır. Iflas etmek — Batmak Örnek: Borçlarının kesreti kar- şısında iflâs etmekten başka çare bulamadı — Borçlarının çokluğu karşısında batmaktan başka çare bulamadı. ; Ifna etmek — -Tüketmek, yok etmek Örnek: 1 — Bütün varını ku- | marda ifna etti — Bütün varını kumada tükatti. 2 — Kendi mevcudiyetini bile ifna edercesine çalışi! — Kendi varlığımı bile yok edercesine çalıştı. , Ifrağ etmek — Çevirmek Örnek: Bu evi yeni bir şekle ifrağ etmek için — hazırlanan projeyi beğendim — Bu evi yeni bir şekle çevirmek için ha- zırlanan tasarı beğendim, Ifrat — Aşırı (Bak; Fart) Ifraz etmek — Salmak (Terim) Ifraz etmekk — Ayırmak, bölmek Örnek; 1 — Bu toprağı dört şerik arasında ifraz ederek her kısmına bir bina yaptıracaklar - Bu toprağı dört ortak ara- sında bölerek her kısmına bir yapı yaptıracaklar. 2 — Bunlar arasından ifraz edeceğiniz bir tanesi - bunlar arasından ayıracağınız bir tanesi Hsad etmek (nifak anlamına) — Ara bozmak (bak: fesad) Ifaad etmek ( fitne anlamına ) — '[ geçen çarşamba Prof. | ) Siyah Saçiı Yahudi Dilberi Hercai Nişanlısını 70 Bin Zilotiye Mahkum Ettirdi Varşovadan yazılıyor: Varşova | hukuk mahhemesi, geçen gün dikkate değer bir karar vermiştir. Cereyan eden mehakeme safaha- tına göre davaya mevzu olan mesele şudurı Bir delikanlı, genç ve çok genç bir musevi kızile sevişmiş ve nışanlanmışlar. Genç kıiz esmer- : dir. Çok gür ve güzel siyah saç- ları vardır. Delikanlı, her nasılsa bir kaprise kapılmıştır. Genç kızın güzel saçlarını kesmesini İstemek- tedir. Fakat kız buna rarzı değil- dir. Bu İnadının delikanlı ile mü- nasebetini kesmiye kadar daya- nacağını anlayınca çarnaçar bu fedakârlığa rıza göstermiİştir. Fa- kat aradan ax bir müddet geç- tikten sonra da nışanlısından şöyle bir mektup almıştır: “ Seninle — evlenemiyeceğim. Beni mazur gör. , Fakat genç kız, nişanlısının zengin ve dul bir kadınla nikâh- lanmak üÜzere olduğunu öğrenmiş ve mahkemeye giderek tummat Yahudi kızı mahkemeden hak isterk » davası açmıştır. Mahkeme, bu hercal erkegi 70 bin zeloti zarar ve ziyan ödemiye mahküm etmiş- tir. Amma delikanlının meteliği yoktur. Onun yerine genç ve güzel dul parları verirsa kızcağız hakkını alacak, yoksa avucunu yalıyıcaktır Karşılıklar Bulgaristanda Siyasi Buhran Sofya 16 (A. A.) — Kabine âzası arasındakl anlaşamamazlık, yakında bir buhran çıkmak ihti- malinl gösteriyor. Dün akşam, hariciye nazırı B. Batolofun İsti- fa etmiş olduğu şayl idi. Başvekil bu şayiayi tekzip etmişse de, B. Bıtolof'uıı filhakika İstifa eylediği ve İstifasını da geri almadığı an- laşıliyor. Bozutmak (bak : fesad) Hşaat — Gizaçı (bak: faş) Ifşa etmek — Dile verme ( bak: faşetmek ) Iftihar etmek — Kıvanmak (bak: fahr ) lftira — Karaç (bak: bühtan) Iftirak — Ayrılmak (bak: firak ) Iftiras — Yırtıcılık Örnek; Onda bir kaplan iftirası var - onda bir kaplan yırtıcılığı var. Müfteris — Yırtıcı Örnek; Kan kokusu almiş müf- teris bir kaplan gibi Üzerine atıldı - kan kokusu almış yır- tıcı bir kaplan gibi Üzerine atıldı. Iftitah — Başlama, başlantı Örnek; Büyük Millet Meclisinin bu seneki mesalsinin iftitahında - Kamutayın bu yılki çalışma- larının başlantısında Nutku iftitahi — Açım söylevi Örnek; Türk Dili Kurultayında irad ettiğiniz nutku iftitahi - Türk Dili Kurultayında yap- tığınız açım söylevi. | Iğdab etmek (iğzab etmek ) — Kızdırmak Örnek; Kimseyi iğzab etmemek lâzımdır. - Kimseyi kızdırma- malıdır. Iğbirar — Gücen, gücenme Örnek: Bana karşı duyduğunuz iğbirarın sebebi nedir — Bana karşı duyduğunuz gücenin ( gü- cenmenin) sebebi nedir? Muğber — Gücenik Örnek: Yalnız sana değil, bütün intanlara muğberim — Yalnız sana değil, bütün insanlara gü- Suçlusu Meçhul Bir Cinayet! Erğani, (Hususi) — Birkaç gün evvel burada madene yakın 25 inci kısımda fecl bir cinayet olmuş, Bayburtlu. Hamza İsminde biri, başı taşla ve kurşunla parçalana- rak öldürülmüştür. Katiller henüz meydana çıkarılamamıştır. Tahki- kat devam etmektedir, Kılavuzu ceniğim, Muğber olmak — Gücenmek Örneki Muğber — olmanızı hiç İstemediğim halde iğbirarınızı | celbettiğime Üzülüyorum — Gü- cenmenizi hiç istemediğim halda sizl gücendirdiğime Üzülüyorum, Iğfal etmek — Aldatmak, kan- dırmak, ayartmak. Örnek: 1 — Türlü yalanlarla insanları Iğfal edenleri affetmek mümkün değildir — Türlü yalan- larla insanları aldatanların suçu- nu bağışlamak olmaz. 2 — Bir genç kızı evleneceğlm diyerek iğfal etmek bir cürüm- dür - Bir genç kızı evleneceğim diyerek kaudırmak bir suçtur. 3 — Bizim hizmetçiyi iğfal ile kaçırdılar — Bizim — hizmetçiyi ayartarak kaçırdılar. Iğlâk etvmek — Çapraştırmak Örnek: Mütalaanızı bir çok lü- zumsuz teferruatla İğlâk etmek muvafık değildir — Oyununuzu birçok gereksiz ayrıntılarla çap- raştırmak uygun değildir. Muğlâk — Çapraşık Örnek: Bir sürü muğlâk ifadeler arasında ne demek İstediğinizi anlıyamadım — Bir sürü çapra- şık anlatımlar arasında ne demek istediğinizi anlıyamadım. Iİğmazı ayn — Gözyumu Örnek; Cürimlerinde sulniyet sahibi olmayanları İğmazı ayn ile karşılamalıdır - Suçlarında kötücül olmıyanları gözyumu İle karşılamalıdır. ; Iğmazı aynetmek — Gözyummak Örnek; Eazen bir cürüme karşı iğmazı aynetmek mücrimi tek- (Devamı 11 inci yüzde)

Bu sayıdan diğer sayfalar: