26 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

26 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

x Tn arEm n L ee iki fotoğraf ta ayni insanın Yukarıda faf göz tuva- pıldıktan alınmıştır. dir sonra Aş aki ise ya- pılmadan evvel! Göz tuvaleti na:- sıl yapılmalı? Bu pek güç bir şey değildir. Her ge - nadan ev » Ve ilık su ile ç kalayınız. Tlik su kaynadıktan sön - ra ilinmiş olacak- tir Bundan sonra göz kapaklarınıza yağlı bir krem sürünüz, kirpik kıvırma âle- tiniz zi de gene ge - celeri kıvırmalısı Gece tuvaleti bu kadardır. Ertesi sa- bah, yüzünüzü yıkadıktan sönra yeni - 'den ılık su banyosu yapınız. Göz ka - pakları hafifçe kırmızı olan bayanlar * kırmızılık mühim bir hastalıktan ile- ri gelmiyorsa - bu banyoyu çay suyile yapmalıdır. Göze rimel banyodan en az bir aa sonra konabilir. Rimeli kirpiklerii - zin tâ dibinden başlıyarak sürmelisi - niz. Gözlerinize - bilhassa gündüzün - kalemle kuyruk çekmeyiniz. Modası geçmiştir. Rimelinizi sürerken aynanız biraz yukarıda olmalıdır ki kirpikleri- nizin diplerini görebilesiniz. Rimeli bir gözünüze sürüp kurumaya terkediniz. Öteki gözünüze sürünciye kadar ilk sürdüğünüz gözünüzün kir - Göz tuvaleti sürünüz. Tekrar pikleri kurumuştur. Böylece üç dört defa rimeli sürmelisi- niz, çok genç bayanlar göz kapaklarını boyıyabilirler. Fakat biraz yaşlı olan- lar boyamaktan çekinmelidir. Boya ye- rine hafif bir kremle iktifa etmelidir- İşte size bu mevsim için çok orijinal |iğnelerin üzerine daima ters ifmeler ö- ayni zamanda sa- de ve pratik bir örgü takım. Garnitür: Ya « kada madeni bit klips ile belde si yah deri bir ke « merden ibarettir. Yün: Açık gri renktedir. Ne pek kalın, ne de pek ince - olmamalı « dır. Örgü: Kabarık yerler — 6 tane arka arkaya ters lece üstüste 4 sıs $ Ta yapınız. Ters Yekeker eesencenennı senecceramei Bolerolu Bir elbise Bu elbise bolerolu gibi görünüyor - sa da üzerinde ay- yıca bir şey yok « tur. Kobla o te « sir verilmiştir. Kollar kloş biçil- miş ve kol ağzın - da bolluk yap - mışlır. Eteğin ö - nünde iki tane di- kili pili kaşe var- dir. Bunlar ete - mi otuz santim yukarıdan açık bı- rakılmış ve bu su- retle önde geniş bir pili hâsıl ol - Muştur. Elbisenin rengi lâciverttir. Kor « delâ beyazdır. Ke- mer de elbise ile ayni renktedir. Bu elbise için bir metre eninde- ki kumaştan — üç e yetmiş beş ntim — yüz kırk enindeki iki metre on santim almak lâzımdır. J rülecek, yüz iğnelerin üzerine yüz iğ- ne.. Düz yerler — Bu 4 sıradan sonra baştan başa 3 sıra yüz örgü örülerek ya- pılmıştır. 3 sıra yüz örgüden sonra tabil tek - rar kabarık sıralara başlarsınız. Cepler: Resimde gördüğünüz şekil- de bir kâğıt kesiniz. Ve bunun üzerine tatbik ederek pirinç örgü örünüz. İMNASTİK İp atlama — Vücudun tenasübünü Kusurlar Kıskançlık gelici geçici olmaktan zi- yade devamlı bir huy olduğu için tedavisi de o nis bette güçtür. Bu huy çocuğun ya - radılışında — esa » sen. — mevcüttur Yahut anne ve babanın şımart . * ması ile sonrâdan n hâsıl olur. ;/â—w İlk — alâmetler İçocukta daha küçlik yaşlarda belirir. Ve çok muhtelif şekillerdedir. Meselâ günün birinde bir köşede oyuncakla - rile neşe içinde oynıyan çocuğunuzun yanına kucağınızda başka bir çocukla gidince çocuğunuzun birdenbire neşe- si kaçar, oyunu bırakır, İşte bu sırada ona sakın: «Bu bebek seninle oynamıya geldis demeyiniz. Çünkü çocuğunuzun içinde kıskançlık çoktan uyanmıştır. Dün; da kucağınızdaki çocukla zı olmaz. Bunun yerine me nim biraz işim vâr, Sen bu çocuğa ba kar mısın» derseniz çocuğun — koruma sevki tabiisini tahrik etmiş olursunuz. Bu ona kıskançlığı unutturur. Gelen bebekle birlikte oynamıya razı olür Kıskanç çocuk hiç bir şevden uzun zaman memnun görünmez. Cünkü pgö- zü hep, acaba başkalarının nesi var di- ye, etraftadır. Çocuk büyüdükçe bir çok kusurları geçer. Fakat kıskançlık böyle değildir Büyüdükçe değişmez bir tabiat halin- de yerleşir. Nihayet yalnız çocuğu de - ğil, bütün onunla beraber yaşıyanları muztarip ve bedbahi eder. En iyi çare şudur: Çocukta kıskanç- lik uyandırabilecek her hâdisede ço - cuğun aklı selimine ve mantığına racaat ederek vak'ayı ona olkduğu gibi izah etmeli. ; Meselâ: Çocuğum, elmuların hepsi bir büyüklükte olamaz da onun için kardeşinin elması bu defa seninkinden -|bir şey görmemek « Eylül ül 26 — Dayağın cennetten çıkmış olduğuna inanan kadın İngiliz gazetele - rinden biri şu garip hikâyeyi anlatmak- tadır. Amerikalı dam Kalvart, güzel ve hassas bir Ma « ? çok kadındır. Bir oğlu vardır. Çok bağlan - dığı, sevdiği bir ko « cası da vardır. Fakat bu kocası, kansile meşgül — olacağına, kendisi—a başka bir meşgale bulmuştur. Okumak.. O yegâ - ne zevki okumakta bulmaktadır. O ka- dar ki gözü' başka bele ee konğalit ona, bu sebepten ki- tap kurdu.. lâkabını vermişlerdir. Genç, güzel, bi - raz da işveli Madam Kalvart, az buçuk sinemaya — gitmiye, rasında bir fokstrot, bilemediniz. bir vals, tango oynamıya bayılıyor. Bayı - hyor amma, kocası hiç te o taraflı de - ğil. Biri ne kadar civa gibi oynak ve her gece sokağa çıkıp şu bar senin, bu kah- ve benim dolaşmak istiyorsa, ötekisi de o nisbette ve çekitaşı gibi ağır. Bu yüzden aralarında şakacıktan dırıltı - -İlar, zırıltılar eksik olmuyor. Bu ağız kavgaları; gitgide tadını kaçırınca, iş, bir gün sille ve tokada biniyor, ve e - fendi, kaşık düşmanını bir güzel dö- vüyor. Artık öküz öldü, ortaklık bit- büyük. Gelecek defa da belki seninki|ti» diyeceksiniz değil mi?.. Ne gezer. daha büyük olur» demeli. Böylece ço- cuğa her şey için açık bir tip göster - mek lâzımdır. Onu ikna etmedikçe izah- tan bıkmamalı. Bu usule maharetle de- vam olunursa kıskançlık daha rüşeym halinde iken yökedilebilir. temin eden en güzel bir jimnastiktir. Buna ait muhtelif şekiller koyuyoruz. Her hareketi bir defadan başlıyarak tedricen çoğaltmalısınız. Açık havalarda dışarıda yapabileceğiniz bu jim - |tEyen genç kız, önüne çıkan bütün züp- nastiği, fena havalarda kapalı bir yerde yapabilirsiniz. Dikkat edilecek en|Pe erkekleri reddetmiş, şöyle aklı ba- mühim şey ifrata varmamaktır. Çünkü fazlası kalbi yorar. Bacaklarınızı bitişik olduğu halde ğin ucundan yir-|kıvırarak boynuzda sıçrayınız. Uzun atlama gibidir. İpi ikiye kat- Parmaklarınızın ucuna basarak ko - şup ip atlayınız. Sıçrıyabildiğiniz — kadar ipi ayaklarınızm altından geçiriniz. Bilâkis Madam Kalvart, bayan bayan- cık, kocasının yanında oturmakta ve her tanıdığına dert yanarak: — Kocam beni dövdü, iyi etti de - mektedir. Madam Kalvart, Mösyö Kalvartla evlenmeden üç sene evvel, filim stüd- yolarında çalışmış, kadın berberliği et- miş, sonra da hazır elbise satan — bir dükkânda satıcılık yapmıştır. Kafasın- da büyüttüğü gibi bir yuva kurmak is- şında, kâmil bir adamla evlenmeği kur- muştu. İşte bu istekle, bir gün, sahne ve filim stüdyolarında oldukça nüfuz sahibi olduğunu gösteren Mösyö Kak- varta rastlamış, beğenmiş, uzun — bir müddet denemiş, nihayette tam meş- rebine uygun bir erkek - bulduğuna inanmış. Mösyö Kalvart ta, genç kıza karşı alâka duymuş. O da, birlikte ya- şıyabileceği genç kızı bulduğuna iman getirmiş ve evlenmişler, mes'ut ve se- vişen bir çift olmuşlar.. Aradan iki se- ne geçince işin rengi değişmiş ve bir gün iş o kadar fena olmuş ki o uslu, kâmil adam çileden çıkmış ve yarada- na sığınarak karısına bir tokat indir - miş. Bundan aşırı derecede şaşıran ka- dın ilk önce bir sinir nöbetine tutul - muş, sonraları ağlamış, ağlamış, fakat ondan sonra dayak yiye yiye ıslahı hal etmiştir. Kadın bu macera hakkında arka - daşlarına demiştir ki: — Ben serbest yaşıyan ve ©o hayatı seven kadın idim. Kalvart ile evlen - diğim zaman, onun kitaplarla fazla meşgul olarak beni ihmal - edeceğini, ben de istediğim gibi gezip eğlenece - ğimi tahmin etmiştim. Halbuki iş böy- le olmadı. O istibdat gösteriyor, evde benimle beraber otur diyordu, ben din- lemedim, gezdim, zararsız eğlentilere t l bacaklarınız!. dan e ön çe Bot ""”':_ iştirak ettim. Bir gün sabaha karşı eve an yapıl -|layıp bacaklarınızla yer grasın: - ıniz. vinızı — Çaprastk| eee i İ e 1 takdirde ise[çiriuız ve üzerinden ilerive doğru at -|layarak dönüyordum, anahtarla kapıyı usu ihayınız. lacak açınca karşımda kocamı buldum, Bir Amerikalı kadın kocasından yediği dayağın terbiyevi mahiyette olduğunu söylüyor ve mem- nuniyet beyan ediyor Dayaktan hoşlanan Mis Kalvart şöyle cazbandıi ahenkli nağmeleri a- beni bir temiz dövdü. Ben, dayağa rağ- men kaçamaklar yaptım, o da beni her kaçtığım zaman döveceğini — söyledi. Şimdi dayağa alışmış bulunuyorum. O kuvvetli yumruklarla beni örsele « diği zamanlar gerçi biraz acı duyuyo rum amma, dayak benim ruhum üze- rinde iyi bir tesir yaptı, ve ben kocama bağlandım, beni uslandırdı, şimdi da - yak yemezsöm âdeta rahat etmiyorum. Mösyö Kalvart ta derdini şöyle an « latmıştır : — Karımla evlendikten — sonra ol » dukça güzel bir hayat geçirdik. Lâkin hoppa rubu ve tiyneti pek çabuk mey: dana çıktı. Evde oturamaz oldu. Artık geç vakitlere kadar onu beklemek mec- buriyetinde kalıyordum. Baktım olacalk gibi değil. Kendisine vazifesini hatır « lattım. Bütün gece yapayalnız bıraktı- ği çocuğuna bakmasını söyledim. Lâ « kin ehemmiyet vermedi. Onun üzerine bastım tokadı. Evet düpedüz karımi dövdüm. Malüm a tekdir ile uslanmıya- nın hattı kötektir...» Onu küçük çocuk- lar gibi cezalandıramazdım ki. Bununla beraber, ilk zamanlarda bu da kâr etmedi. O gene bildiğini okudu. Ve çocukla beni yalnız bıraktı. Ben de onu her seferinde patakladım, Benim kitap düşkünü olduğumu söylüyor... Doğrudur. Sigaraya, içkir ye para sarfedeceğime, kitaba veririmi daha iyi değil mi?. Fakat son zamans larda karımda hayli uslanma eserleri gördüm, ve anladım ki ben onun has- tahğına iyi bir ilâç bulmuşum, şimdi dayak yedikçe rahat ediyor. İskilipte iki günde dört zelzele oldu İskilip (Husust) — Pazartesi günü saat 13 çü 45 geçe şimali şarkiden ge- len yer deprenmesi olmuştur. 70 sani- ye kadar sürmüş, ilk 20 saniyelik sar» sıntı kuvvetli olmuştur. Saat 14,32 de 30 saniye süren bi« rinciden daha kuvvetli deprenme ok müuştür. Saat 15,16 geçe 22 saniye süren üçüncü bir deprenti daha olmuş ixe de diğer i kadar kuvvetli olmamış, ha- fif geçmiştir. Sahı günü saat 14, 3 dakika geçe 60 saniye süren bir deprem daha ok muştur. Bu da kuvvetliydi. Şimdi halk 1327 yılında iki ay mütcmadiyen de- vam eden yer depremi günlerini ha- tırlıyarak heyecan içindedirler. Hasa- rat yoktur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: