4 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ı vi 2 Sayı_ Mayıs ğ ———T d F İN Hergün Yenı bir iktısadi buhran Tehlikesi var mıdır? — dYazan: Muhittin Birgen ünya borsalarına dair son gelen haberler ve borsa mahafilinin mütaleaları, on beş ğgünden beri Avrupa ve Amerikayı sarsan borsa fırtınasının durdüğunu gösteriyor, Fırtınanın kesafet merkezi ve .hattâ koptuğu yer Londra borsası idi. En az mukavemet gösteren saha Fransa oldu; enri çok mukavemet gös- teren mintaka da Amerika idi. İngiliz hükümetinin etrafa verdiği teminat, fır- tınanın durmasını temin etti. Fakat, aca- ba bu, kat'i bir duruş mudur? Fırtına, geçici bir bora halinde savurup geçmiş ve hava kat'i surette düzelmiş midir? Yoksa, yeni bir sağanak tehlikesi var mi- dır? Bizim gibi, bu işlerin, kesafet merkez- lerinden uzak yaşayanlar için, gelecek ih- timalleri kestirmek kolay değildir; biz, daha ziyade hâdiselerin arkasından git- meğe mecburuz. Fakat, söylemek müm- kündür ki fırtına bu kadarla geçmiş sa- yılamaz. * İktısadi buhranlar, ekseriya borsa buh- ranlarile başlarlar. Son iki hafta içinde gördüğümüz tehlikeli ve korkunç hare- ket, arkasında iktısadi bir fenalık sakla- nan bir hastalık hâdisesinin alâmeti mi- dir? Şu âakikada dünya iktısadiyatına bakı- lırsa, bu cihetten hiç bir tehlike yok gibi görünür. Bütün toprak mahsulleri yük- selmiş, bütün iptidat madde fiyatları art- mış, fabrika mahsulleri pahalanmıştır. Dünyanın ziral istihsal nisbeti, 929 dan evvelki seviyeye bazı yerlerde yaklaş- mış, bazı yerlerde varmış, bazı yerlerde de hattâ bu dereceyi geçmiştir. Son tes- bit edilmiş olan Ronjonktur rakamları, birçok yerlerde fabrikaların 12 ve hattâ on sekiz aylık mahsullerinin daha şim- diden satılmış bulunduğunu gösteriyor. Bütün bunlar, dünyada çalışmanın, mah- sulün ve ayni zamanda istihlâkin artmış olduğunun gayet sağlam alâmetleridir. Bu hal, son borsa fırtınasının arkasın- da iktısadi bir buhran gizlenmekte ol- duğu fikrinde bulunanlara hak verir ma- hiyette değildir. Fakat iş böyle olmakla beraber, şu bor- sa buhranı nedir? Durup dururken hiç beklenilmediği bir zamanda bü iş nere- den çıktı? Bir taraftan yukarıdaki iyi alâmetlere bakarak müsterih görünen a- lâkadarlar, öte taraftan da bu hâdiseye bakarak endişeye düşüyorlar. * Borsacılar çok hassastırlar. Sade has- sas değil, bunları biribirlerine bağlayan bir sürü bağlar sayesinde birçok işlerin, herkesçe malüm olmıyan gizli hareket- lerine de vâkıf bulunurlar. Acaba gel- mekte olan siyas'i bir buhrandan mı kö- ku aldılar? Acaba, iktısadi bir buhran geleceğine dair bildikleri bazı şeyler mi var? 929 buhranı, günün birinde Nev- york borsasında patlayıveren bir fırtına ile başlamış ve sağanak sağanağı takip ederek evvelâ Amerikayı, sonra da dün- yayı yangın yerine çevirmişti. Bu defa- ki buhranın da Londra veya Paristen çık- ması ihtimalinden bahsedenler son za- manlarda çok olmuştu. Acaba, bunların bu bedbin görüşleri tahakkuk edecek mi? Bütün bu fena sualler karşısında ka- rar vermekten âciz olan kafalarda gün- den güne yerleşen bir hakikat var ki o da şudur: Dünya, beynelmilel normal bir rejime dönmeğe mecburdur. Bu normal ve serbest mübadele rejimi, belki eski- sinin ayni olmıyabilir; belki paranın ye- ni karakteri, yeni ıslahat: iktiza ettire- cek, meselâ beynelmilel bir para vücu- de getirilmesini icap ettirecek bir mahi- yet almış olabilir. Fakat, her ne olursa nlşvnî normal rejime, serbest mübadel’e! rejimine dönmek elzem ve zaruridir. Bu cihet temin edilmediği takdirde bu defa-i ki mali fırtına, iktısadi sahada akisler | yapmadan geçip gitmiş dahi olsa, arka- sından ikinci bir sarsıntı gelecek ve dün—! ya yeniden ve daha korkuünç bir buhrana düşecektir. Bu son noktada beynelmilel bir fikir ittifakı vardır. Muhittin Birgen Almanyada otomobillerin fasılasız gelip geçtikleri işlek caddelerde bir kaldırımdan ötekine geçebilmek için muay- yen noktalarda durup polisin işaretini beklemek şarttır. " Polis bu işareti bekliyenlerin sayısı onu bulmadıkça ver - mez. Fakat bir ltek çocuk, bir tek hasta için bile bütün sey- rüseferi durdurur. Ankara belediyesi bütün nakil vasıtalarında içeriye sa- kat, yaşlı, yahut ta kucağında çocuk taşıyan anne girdikçe ön sırada oturanların sıra ile yer vermelerini emretti. Fil - hakika medeni bir adam için çocuğa, kadına, sakata, hasta- ya hürmet ve yardim etmek en iptidat vazifelerden biridir. — C) d Gözyaşlarına Dayanamıyan Merhametli haydut k . a Bundan bir müddet evvel Kalifor- niyada, zengin bir fabrikatörün beş yaşındaki oğlu çalınmıştı. Fahrikatör işi zabıtaya haber vererek evlâdının hayatına mal olacak bir maceraya atıl- maktansa fidyei necat talep eden mek- tubu beklemeyi ve parayı vererek ev- iâdını kurtarmayı düşündü — ve sesini çıkarmadı. Aksi gibi de haydutlardan hiç bir mektup gelmedi. Nihayet on birinci gün kapı birden- bire vuruldu, meçhul bir el çocuğu içeri İtti. Çocuğun elinde bir mektup vardı, Sevinçten göz yaşları döken baba ve a- na derhal mektubu yırttılar ve şu sa- tırları okudular: «Çocuk o kadar ağlıyor, (anne, ba- ba).. diye o kadar sızlıyordu ki, niha - yet dayanamadım, aç kalmağı tercih e“ derek evlâdınızı geri getirdim.» Çingeneler ari ırka mı mensup imişler? Fransız gazetelerinin yazdıklarına göre: Almanyada son zamanlarda çinge- neler aleyhine bir cereyan peyda l - muş, bunların ari ırka mensup olma- dıkları cihetle memleketten çıkarılma- ları istenmiştir. Bunun üzerine tarihte ilk defa olarak tetkikat yapılmış ve çingenelerin ari ırka Almanlardan daha yakın olduk - ları, kanlarının hiç karışmamış bulun- duğu anlaşılmıştır. Çingenelerin asıl menşsei Hindistanmış ve Hinı aı ileri- ne mensup imişler. ARASIN | HER GÜN BİR FIKRA İOtekiler iİnkâr etmişj) Dalgınlığiyle meşhur âlim sokaktan evine döndüğü zaman bastonsuz oldu ğunun farkına vardı. Evden çıkarken bastonu elinde idi. Üç mağazaya nğra- miş, evee dönmüştü. Herhalde basto- İnunu bu üç mağazadan birinde unut- muş olacaktı. Tekrar sokağa çıktı. Ma ğazalardan birine girdi. — Ben sizin mağazaya, biraz evvel de gelmiştim. — Evet! — Bastonumu acaba mağazanızda mı unuttum? — Hayır! İkinci defa girdiği mağazada da ay- ni suali sordu. Gene ayni cevabı aldı. Üçüncü defa girdiği mağazada: — Evet , dediler, bastonunuzu bu- rada unutmuşsunuz.. Buyurun! Dalgin âlim düşündü: — Ne namuslu insanlar, ötekiler gi- bi inkâr edip, bastonunuz burada de- ğgil, demediler. . n Dünyanın en Kuvvetli adamı Amerikan gazeteleri dünyanın en kuvvetli adamı olarak 1,94 boyunda ve yüz kilo sikletinde Ceymis Vardar is- minde bir adamdan bahsediyorlar, Ceymis Vardar güreşmemekte, boks yapmamakta imiş. Bununla beraber 30 kilomtere sür'atle giden bir otomobili durdurabiliyormuş, bir mandanın boy- nuzlarından tutarak hayvanı ters çe- viriyor, ve iki elinde mandayı havaya kaldırıyormuş. 100 metre boyunda bir heykel Hâlen Moskovada inşa edilmekte o- lan Sovyetler sarayı, malüm — olduğu üzere, Lenin'in 100 metre irtifaında yapılacak muazzam bir heykeli ile ka- ide teşkil eyliyecektir. Lenin'i ayakta ve bir eli ileri doğru uzatılmış vaziyette gösterecek olan Bu heykel, büyüklüğü itibarile, yapılma- S1 çok güç bir eser olacaktır. Filhakika yalnız heykelin başının uzunluğu 14 metre, bacakların kalımlığı 8 metre ve uzanmış olan elin işaret parmağının uzunluğu ise takriben 4 metre olacak- Çıp, Heykelin ne gibi bir madenden ya- pılacağı daha hâlâ kararlaştırılmış ve tesbit edilmiş değildir; maamafih küf tutmıyan çelikten yapılması pek muh- temeldir. — Beş sene müddetle Konuşmamıya Karar veren çocuk Romanyanın küçük Gerekon kasa- basında çok garip bir hâdise olmuştur. On beş yaşında bir kız akşam yeme- Bini müteakıp yatak odasına çekilip yatmış.. biraz sonra ailesi Rizın oda - sında büyük bir gürültü — duymuşlar, derhal kızın odasına çıkmışlar, içeri girince, kızı yatağının üzerinde dimdik ayakta bulmuşlar: — Ne oldu? diye sormuşlarsa da hiç bir cevap alamamışlar. Nihayet kız eline bir kâğıt kalem al- mış ve şu satırları yazmış: «Rüyamda bir azize tesadüf ettim. Aziz beş sene müddetle sustuğum ve hiç lâkırdı etmediğim takdirde cenne- te gideceğimi bildirdi, ben de şimdi ar- tik sizinle beş sene müddetle konuşa- mıyacağım.» Uzun boylu kadınlar niçin daha iyi danöz olurlar ? Londranın büyük — tiyatrolarından birisinin direktörü gazetelere verdiği bir ilânda dansöz aramakta olduğunu bildirmiş, bu ilânda dansözlerin 1.,70 santim: boyları olması lâzım geldiğini ve 1,62 boyluları tercih edeceğini söy- ledikten sonra, uzun boyluları niçin tercih ettiğini şöyle izah etmiştir: «Uzun boylular bütün hareketlerini daha iyi yapmaktadırlar. Onlar kolay şişmanlamazlar. Vücutları ekseriya da- ha muntazamdır. Kısa boylular, acayip sıçrayişlarile oyunları berbat ederler. İngiliz kadınları dansözlerin en iyileri- dir.» zısında diyor ki: İSTER İŞTER İNAN İSTER İNANMA! 2 Mayıs 1937 tarihli Cumhuriyet gazetesi Halkevinde yapılan Müsahip zade gecesi hakkındaki ya- Şehremini |anlattı. Halbuki o gece Şehremini Halkevi Başkanı, refikasının hastalığı dolayısile Doktor Zühtü Tinel'in toplantıya ge- — Doktor Zühtü Tinel Müsahip zadenin operetlerini |lemediğini ve özür dilediğini haber vermişti. İNAN İSTER İNANMA! İzuli'ye ta'n etmeğe kadar vardık. Vldi. Kendisine (yapma, etme) Sözün Kısası Fuzuli için Ermenice eser E. Talu S smanlı ve Türk ıeclebü’a"ınjn © ölmez şairi, Büyük Fuzuli hak' kında, Ermeni yurddaşlarımızdan bı_n mufassal bir eser yazmış. Çok zeng'” olduğunu işittiğim Ermeni diline MA alesef vukufum ve hattâ âşinalığım yok- tur. Onun için bu eserin edebi kıyı_ne“ hakkında edineceğim fikir, o dili büen: lerin bana söyliyeceklerinden ibaret F* lır. Benim için merakı mücib cihet, bü vesile ile, eslâfımıza karşı, bilhassa € : biyat sahasında ötedenberi göstermM te olduğumuz alâkasızlık, vefasızlık Vî kader bilmezliği âcı acı yüzümüze VÜ ran büu vakıanın edebiyat âlemimiz”” ne gibi bir aksülâmel uyandıraca&! dır. Bugüne kadar ne Fuzuli, ne Baki, n—î Nef'i, ne Nedim, ne de bunlardan Mü ahhar şiir ve edeb üstadları hakkındâ derin bir tetebbü ve bilgi mahsulü KAf eser ortaya çıkmıştır? Hatırımda dığına göre «Fuzuli» nin, Fuad Köprü” lü'nün bir mükaddemesi, Nedim'in *” Halil Nihad'ın bir girizgâhı ile neşf0 | lunmuş divanlarından başka bu ıi'ol'ı tertib edilmiş ciddi bir kitab yoktuf- Son zamanlarda, son iki neslin edi? lerine tahsis olunmuş bir seri mon? rafi'nin mürettibleri, teşebbüsler”” pekâlâ eski zamanlarda, Fuzuli, Ne dim, Nef'i devirlerine irca edebili_fle; di. Fakat öyle görünüyor ki bu müt€ şebbisler, ya bu esatizei eslâfı her türl kıymet ve ehemmiyetten âri görmee ler, veyahud ki zaman bunlari anlâ maz diye bu işe girişmemişlerdir. , Her iki takdirde de, başarmak ist€ | dikleri eser noksandır. Türk edebi tının kaynağı, zannedildiği gibi ya* ” vakitlere değil, çok eski devirlere dâ / yanır. Ve o kaynağa doğru geriledik” de, onun pek kıymetli olduğu anlaş! lır. Ho | Buna en büyük delil, o edebiy&” başkalarında uyandırdığı alâkadır. menice «Fuzüli» adlı eser, içli Türk şa’ irine, Türk dâhisine gösterilen takt” ve hürmetin güzel ve mânidar bir te cellisidir. B Bu tecelliyi Bağdad'lı Türk şair F ü di ırkdaşlarından beklerdi. Fakat ;'ıî’-"- madı.. Buna karşılık bir çoklarımız yi di o, yetim mezarından başını kaîd%_’ğ. u yüzümüze karşı, dudaklarından_ dök” lecek olan, eminim ki şu lâyemüt radan ibaret kalır: 4 rtd «Bana ta'n eyleyen gâfil, seni g0 v utanmaz © AA Biliyor musunuz ? — 1 — Cebelüttarık boğazının M ve derinliği ne kadardır?* gi ” 2 — Meşhur Moğol hükümdari M mürlenk hangi yılda nerede doğmU Kaç yaşında ölmüştür? : 3 — Yıldırım Beyazıt hangi muhare; W de ve hangi yılda Timürlenge esif | müştür? (Cevapları Y“"g) ğ * Dünkü Suallerin Cevapları: VU 1 — Bahrimuhiti Kebir yolunu nıv,f ' fa 1513 de İspanyol gemicilerindet — — co Nunezde Balboa bulmuştur. — j | 2 — Balear âdaları 6 adadan mü'lÇ » | kildir. Bunların isimleri Majork: ge' nork, Foörmentra, İviça, Kabreraâ: nejeradır. 3-——İrlândamneskiismîw Kaçakcılık yapan cen“î:,y Marsilya limanina bir cer_lazlî ,pî w rilmişti. Cenaze vapurdan VinS” Ka ağır indirildi. Rıhtıma komıldll-uaı,;eı | o sırada münasebetsiz bigemuaytt çe" muru tabutu açarak içini görmek ge ı AÇ Dinlemedi Tabutun kapağını gözleri hayretle açıldı, tabutüf den, kaçak ipekli, altın ve sigarâ v mıştı. | şGi'ımı-üı; memuru: (Vaziyetîw" | helendim, çünkü, cenazeyi K&'F'Yadil | Ya gelenlerin arasında bi!." tek sadd . $ yoktu ve hiç birinin kedeti de B * değildi) demiştir. Na

Bu sayıdan diğer sayfalar: