11 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

11 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA çeri harb isteksizliği ne zamana kadar sürecek? | Bugün Büyük Bir Harb , İngiltere Devletinin İşine Neden Gelmez? General H. Emir Erkilet X MİZAH — AKADEMİ Yazan : İsmet Hulüsi Yazan: Bir edebiyat akademisi tesis edilmeli/ Muazzez Tahsin — Ağabeylerim, abla» midir? sözü ediblerimizi fazla alâkadır arım, a geen iri halalarım, a : etmşti. Bir toplantı yapmak ve toplantı- dayılarım, eniştelerim! da bu bahis üzerinde görüşmek doğru o-| Orhan Seyfi — Yahu hep hısım akraba . ? > alcaktı. Yalmz toplantı mahallini ve top- . İlantı zamanımı tesbit etmek epey güç ol- İngilterein hummalı” harb hazırlıklarından bir intiba: Tayyare #malâthanelerinden birinin dahili u ünkü yazımdan çıkan neticeye gö Ye İngiltere, gerek mevcud ve ge İX 1941 ve 42 senelerine kadar bitirebi- Maceği suvaş gemileri, kruvazör, muhrib yöre ile Almanya, İtalya ve Japonya- deniz kuvvetlerine karşı Avrupa ve k doğu denizlerinde, ayni zamanda, iyet temin edemiyor, Fransanın iş- â Vr Sİ, malik bulunduğu 7 ve Inşa halin- * Yahnd musammem daha dört savaş ge 0 kruvazör ve bilhassa muhrib ve de- peiları sebebile, İngiltere için Avru- kiymetli olacak ise de, vaziyeti kö nden değiştiremediği için, Büyük Bri- VA armadasımm büyük kısımların N için, şimdilik, biribirinden fİnği- y “en Singapora kadar) deniz yolle şen Uzak bulunan Avrupa ve Uzak tie deniz darülharblerinden birini ter» 1 Mecbur bulunuyor. p Ponyanın bugün: Savaş gemisi, 41 kruvazör. 124 muh. Ve terpitobot, 61 denizaltıdan mürek- Yu Müazzam bir donanması vardır, 1992 hg ton deniz teslihatı mükavelesinin a,, Tele erdiği İkincikânun 1935 terihin- Ya İlbaren de, İngiliz ve Birleşik Ame- bar, devletleri donanmalarıma karşı mu- 2881 deruhte etmiş olduğu, 3/3 nis- bay, ecburiyetinden artık kurtulmuş Muyor. Onun için 1940 veya 41 de Yap © girmek üzere daha Jâakal sas a fle birçok kruvazör vesalre Üayı, mekte ve Passifikte Amerikanın Yo kuvvetlerine muadil bir donanma A, Gn çalışmaktadır. Fakat, İngiltere Yana kanın yeni deniz inşaat prog- Wi, *U Taponyaya denizde kendilerile Bey delete müsaade etmiyeceklerini Yen; Yor. Bilhassa Birleşik Amerikanın deniz yapı programı, onun Japon. Yaş, AP eski üçe karşı beş nisbetini ru Kaç * etmek azminde buhındulunu açık İng, mektedir, Bu devletin deniz mu- : etleri şunlardır: 3 :3 8 Na 15 8 4 23 Sud İnlin END “ 7 40 Bu 21 41 253 kl Yazılarımızdan maksad devletle iğ kuvvetlerini tafsil etmek ol - İçin yardımcı bir kuvvet olan w- ni çak taşıyan veya uçaklara analık eden! gemileri hesablarımıza katmadık.) Birleşik Amerikanın deniz kuvvetleri barış zamanında esas itibarile, memleke- tin batısındaki San Franzisko ve San Diego Passifik limanlarında bulunurlar, Fakat buralardan Japon adalarını kadar !8B40 Km. gibi pek azim bir mesafe var- dır. Gerçi, Birleşik Amerikanın Philippin ve Aldut adalarının en ileri deniz üslerin- den, bu mesafe ehemmiyetk surette kı- salır ise de, Pass'fikte katolunacak me. safelerin büyüklüğü dolayısile, burada taarruz daima müşkülâtla doludur. Birleşik Amerika, vaktile doğudan bs- tıya, büyük Okyanosun karşı sahillerine, doğru ilerlerken Havaii, Wake, Guam üzerinden Philippinlere gelmiş ve bura- lara yerleşmişti; ayni zamanda Cenubt Passifikte de Samoaya kadar ilerlemişti. O, bunlarla, hem zengin hazinelerle dolu Doğu Asya illerine giden ticaret yolunu emniyete almak ve hem de 7s-| ponyanın, kendi adalarından ce- nuba sarkmasını meneden bir seğ yapmak istiyordu: Fakat Japon - Jar bu sedd! cenuba doğru çoktan yardı- İlar ve Çini İngilizlerle Amerikalıların e- İlinden aldılar. Onlar, 1919 da, büyük Okyanustaki Karolin, Marschall ve Marian Alman müstemleke ada serpintilerini, manda- terlik yolile, ele geçirdikten sonra birle. isik Amerikanın Wake ve bilhassa Gusm , deniz üsleri bunların pek yakınında veya İfçinde kalarak çürük ve tehlikeli bir du- İruma düştüler. Onun için Amerikanın ! Guamı yeniden tekviyeye lüzum hissetti. ğini görürüz. Bundan başka Passifikte doğuya doğru uzanan İngiliz müstemle- ke adalar!le Cenubt Çindeki İngiliz Hong Kongu, yakın Japon deniz üsleri ve Çin-| deki Japon istilâsı ile tehdid altındadır. Demek ki, Birleşik Amerika ile İngiltere nin Uzak doğu müttefikleri bugün Japon tedbirleri ve Japon hareketleri ile sar. sılmış ve bu üç devletin, uzak deniz ve| kara illerindeki menfaatleri vahim bir surette çarpışmağa başlamıştır. 1721 senesinde yalnız 26 milyon olan Japonlar bugün 70 milyonu buldular. Onların artması nisbetinde yiyecekleri azalıyor ve geçinmeleri darlaşıyordu. O- nun igin evvelâ koşu adalara el uzattı. Jar ve 1875 de bütün Kuril sıra adalarını aldılar, Bunları Banin, Ryu-Kyu ve Vul j | İve Avustralyaya inmek kan adaları takib etti. 1893 de Formosa ve 1905 de Sachalin adasının cenub yarı âlındı. Japarların, Uzak doğu kara denizlerinde, Çarlık Rusyasuna galebe çaldıkları bu sene, ayni zamandu Kora yarımadasına hulül başlamış ve nihavet 1910 da burası ilhek olunmuştu. Büyük Harbde Tsingtanı Almanların elinden a- lan Japonlar harb sonu Pasifikteki Al man müstemleke adalarının çoğun dater oldular. Ayni zamanda Şimali Sachalin ile bütün Mançuriyi ve Wladi- vostoku işgal etmişler, fakat, Sovyet Rusyanın teşekkülü üzerine, buralarını geri vermişlerdi. 1981, Japonyanın, Doğu Asya karalı. rında, bagüne kadar devam ettiği görü. len, yeni hamlelesinin başlangıcıdır. 1932 de, Mançuri tamamile alınmış ve burada Japon kontrol ve hâkimiyeti al. tında bir Mandschukuo devieti kurulmuş ve bu sayede, Japonya Çinin istilâm için muazzam bir temel etmişti, 1937 Temm ayında da onun Çinle olan büyük harbi başladı ve bugüne kadar şimal, doğu ve cenubi Çin eyaletlerini teamamile hük- müne aldı. 400 milyon nüfus'le bütün Çin Pazar- larını ve bu diyarın ölçüsüz zenginlik ve ham madde kaynaklarını &1r? kend'ne hasretmek istiyen Japonya, bütün Sarı ırk diyarlarile, denizlerinden Amerikalı. ler ve İngilizer dahil bütün beyazları çi karmak ve bütün batı Pasifik havzasın. da, tek Japon hüküm ve iradesi altında tek bir Sarı devlet birliği kurmak az. mindedir, Japonya, bu yakın veya uzak hedefine varmak için, bir taraftan Kanton, ve Hong Kongtan Annam, Siyam, Malaka, Bomatra ve Cavaya diğer koldan da Phi. Tippinler üzerinden Borneü, Yeni Gine mecburiyetin- dedir. Avrupanın üçte ikisi ve Japonyanın birkaç misli kadar büyük olan Avustral Yada, kilometre başına tek bir adam düş. mek üzere, ceman yalnız ? milyon insan bulunmakta ve kilometre başına 182 nü. fusu bulunan Japonyanın hırs ve hevesi daha şimdiden bu beşine yer kıt'a: teveccüh etmektedir, Görülüyor ki Japonya Uzak doğu ka. ralarile batı ve oenub Pasifikteki e - mel ve geyelerini tahakkuk ettirmek için (Devamı 10 uncu sayfada) İ muştu. Genç ediblerden bir çoğu toplan- İtinm Beyoğlunda bir pastahanede yapil- masını ileri sürmüşlerdi. Yahya Kemal ise bunun Sâdâbadda olmasını ve hıdrel- lez gününe tesadüf ettirilmesini söylemiş- ti. Nurullah Ataç bir akşam üstü Ada vapurunun alt kamarasında toplanılma- sı için çok fazla ısrar etmişti. Fakat ni. hayet ekseriyetin arzusile, geçen Pazır günü, Babıâlide bir kahvede toplanıldı. j Bütün edibler dörder, beşer masalara ©- jturmuşlardı. Nizamedâin Nazif etrafıma bakındık- tan sonra: — Evet arkadaşlar, dıye söze başladı. İban burada içimizde bulunan bir ek adamın ellinci senesini kutlulayacağız. ben bu sk adımın kim olduğumu nüz bilmiyorsam da.. gene onu tebrik, İtebcil, #akdis ediyorum. Çünkü o odur. | Aktır. Birçok ses birden: — O ak adam, meydana çıksın göre- Wim! Süleyman Tevfik baba — Kıymetli ar- kadaşlarım. ihtiyar yaşımda ve bana kar- şı gösterdiğiniz muhabbet ve sevgiye na- sıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Ak sakalım, ak saçlarımla aranızda bulun- İduğum şu dakikada hissettiklerimi nasıl İ anlatacağımı bilemiyorum. Halid Fahri — Bir yanlışlık oldu. Filorinalı Nazım — Evet, evet muhek- kak bir yanlışlık oldu, ben dururken baş- İka birisini tebeil etmek büyük hatadır. Ben ki şiirin taclı bir kralıyım, Gerçi ta- cım başımda değilse de onu rehine koy- duğuma da hükmetmeyiniz.. Nurullah Ataç — Rica ederim, işitti- İğim sözlere hayrettmden, demindenberi İsarmaya uğraştığım sigaramın tütünleri. ni yere döktüm. Akademi, nerede, ak a- dam nerede Akademi hakkında benim yazdığım yazıları da okumadınız mı? A- kademi Fransada. Peyami Safa — Tevkif edildi mi? Nurullah Ataç — Kim tevkif ediliyor? Peyami Safa — Fransa ded'niz ya, işte o, Ekrem König. V418 Nureddin — Tevkif edildi ha, he- men gidip bir yanı yazayım. Suad Derviş — Tevkif edilen filân yek Nurullah Atacın Fransada diye bahsetti. ği Ekrem Köniğ değil, akademi? İsmafl Habib — Tuhaf şey: ben onun. Ja nasıl oldu da Pariste fken tanışmadım bilmem. eğer tanışmış olsaydım, hakkın. da kırk dört tane yazı yazardım. Selâmi İzzet — Ben de Fransız muhar- rirleri arasında böyle bir isim tanımıyo- rum. Bu olsa olsa Komed! Fransezde bir aktördür. Reşad Nuri — Akademiden bahsedilir. ken sözü nerelere döktünüz? Yusuf Ziya — Bu akademi denilen şe- yin benimle herhalde bir alfikası olsa ge- rek. İlk iki harfi Akbabaden alırmış. Akagündüz — Ne münasöbetle Akbı- benim kanım demektir. İsterseniz tahlil edeyim.. Aka, yani ben; âtm, yan! kan. Akademi hep bir arada Akanm tamamı! İnsan denilen bu canlı gübrenin... Refik Ahmeğ m İstemez imişiz de haberimiz yokmuş. Muazzez Tahsin — Ne diyecektim, evet pu, ben dedim ki... Hep bu ağabeyler, ab- lalar, amcalar, teyzeler toplanalım. Osman Cemal — Masile bir kır gezin- İtösi yapacaksınız değil mi?. İyi olur. Bu mevsimde Niyet kuyusunun civarı mi- kemmeldir. Rüzgâr da tulmaz. Muazzez Tahsin — Canım elendim sö- zümü kesmeyin, bir akademi, daha doğ- rusu, bir edibler klübü teşkil edelim. Halid Fahri — Evet eve bu lâzımdır. Bir akademiye ihtiyaç var, | Mahmud Yesari — Akademisyenleri | seçmeliyiz. | Binçok ses — Akademinin ne olduğunu daha anlıyamadık. | Suad Derviş — Benim bir teklifim var, i akademinin ne olâuğunu bilenler, bel- miyenlere öğretsinler. kabu. mü? Hep bir ağızdan — Kabul kabul! Birkaç dakika yavaş sesle konuşulur. Fazıl Ahmed — Herkes şimdi akades İminin ne olduğunu öğrend! mi? Hep bir ağızdan — Öğrendik. Fazıl Ahmed — Madem ki öğrendiniz? İŞimdi akademiye kaç aza seçileceği hak- kında bir karar vermeliyiz. Selâmi İzzet — Canlı mı, cansız mı? Hüseyin Rahmi — Yenir mi, yenmez mi? Fal Ahmed — Bilmeoa sormadım., â- kademiye seçilecek azadan bahsediyorum. İ Selâmi İzzet — Ben de o bahs» temas ediyorum. Yani aza canlı mı olacak, can- sız mı? Fazıl Ahmed — Tubii canb olacak. Yahya Kemal — Nedim bir! Ruşen Eşref — Nedim canlı m? Yahya Kemal — Canlı mı da ne keli me, hem öyle canlı ki, onun kadar canl İşair bulunamaz. Ruşen Eşref — Candan maksad o de. Zil berhayat manasına canlı Necib Fazıl — Viyan! Mahmud Yesari — Kim © civan? Necib Fazıl — Vivan canlı! Mahmud Yesari — Kendisini tanımı. (yorum, reyimi verememi | Necib Fazıl — Beni tanımıyorsun öyle (mi? Beni nasıl tanımazsın, ben tohum iektim, ağaç diktim. Hüseyin Rahmi — Bey bir zaraat mü. tehassısı öyle mi? Reşad Ekrem — Tarih bir tekerrür. den ibarettir, derler, bir tarihte şimdi senesini de söyliyeyim mllâdın. ler Fahreddin — Evet ben de bi. liyorum. Milâddan şu kadar asır evvel Nizameddin Nazif — Kısa keselim, Reşad Ekrem — Kısa mı keselim, pekâlâ., şu akademi azasını seçiverelim, biz de dağılalım. Bir ağızdan — Kabul! Necib Fazıl — Akademide benden baş- ka kimler bulunacak? Birçok ses birden — Ben, ben, ben! Hepimiz. Orhan Seyfi — Hepimiz mi? Selâmi İzzet — Sayımız kırkı geçmiyor ki! İ sına İbadan alınmış oluyor. Akademi, demek| Osman Cemal — Kırk der demez, hatı. rma geldi. Akademiye aza olacakları bir Imtihana tâbi tutalım.. aramızda birbiri arkasına kırk defa ekırk küp kırkı da kolpu kırık küpa diyebilenler akademiye girsinler. (Devamı 15 inei sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: