19 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

19 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ane iielidiin ME A a e Bağ Ne İnkılâp Tarihimizden: Vatan ve Hürriyet İttihat ve Terakki — Türk Tarih Ku- rumu Asbaşkanı Pro- fesör Bayan Âfete — di; ürk Tarih Kurumunun 1 ni- san 1937 tarihli ikinci sayılı Belleteninde (Atatürkü dinlerken) başlığı altinda yazdığınız kıymetli ve samimi yazıyı okudum. Harbiye mektebinden erkânıharp yüzbaşısı olarak çıkan Mustafa Kemelin Şam daki menfasında geçen askeri bir macerayı anlattıktan sonra kisa- cs (VATAN VE HÜRRİYET) ce miyetinin Atatürk tarafından ne- rede ve nasıl kurulduğunu hikâye ediyorsunuz. Bu yazılar şimdiye kadar meçhul kalan tarihi bir hakikati aydınlat- tı. Bu itibarla Türk tarihine yeni bir hazine kazandırdığınızdan do- İayı sizi candan tebrik ederim. Yazınızın sonunda “Evrensel ve tarihiğ işi 1908 inkılâbının esasını Şamda Dr. Mustafanın evinde ara- mak lâzımdır,, cümlesile bitiriyor. sunuz. Mustafa Kemalin bu büyük ese- rini memlekete nasıl yaydığını ve 1908 inkılâbina ne suretle müessir olduğunu her safhasında yaşamış bir adam sıfatile ben de söyliyece- ğim. Bayan Afet, bu mesut fırsatı bana verdiğinizden dolayı size te - şekkür ederim. Mustafa Kemal Selânikte amda Dr. Mustafanın evinde Atatürkün kurduğu “Ve 'TAN ve HÜRRİYET,, cemiyeti o havalide intişara başlamıştı. An - cak bu büyük eseri bütün memle- kete yaymak, teşkilâtlandırmak Tâzımdı. Artık onun muazzam de- ha kuvveti, taşacak yeni sahalar arıyordu. Sultanın zulüm ve istib- dadına karşı memleket ve mitleti kurtarmak zamanının geldiğine ka tiyetle inanmıştı. Bu inanış, bu a- teşin ülkü, bütün mevcudiyetini Şam ve Suriye onun düşündi geniş ihtilâl ve inkılâp hareketle- rine üssülhareke olamazdı. Kendi- sine en müsait muhit yabancı un- surların iftirak şurişleri içinde kay naşan (Makedonya) idi. Hem de © rada mektep hayatındanberi sevdi- Zi, itimat ettiği yüzlerce fedakâr za bit arkadaşları da vardı. Bunlar şurişçi unsurlarla Makedonyanın yeşil ve zengin ovalarında, orman- a ve karlı dağlarında maksatsız çar Pışıyorlardı. Orada yakın tehlikeyi anlarnış.olan Türk kütlesi daha u- yarık, daha olgun idi. Hemen ka- rarını verdi; Makedonyaya geç - mek... Fakat Mustafa Kemal Şamda hür ve serbest değildi. Oraya sürülmüş her dakika nezaret ve tecessüs al- tında bulunuyordu, Bu şartlar için- Mustafa Kemal için bu hayatta müşkül ve gayri mümkün yoktur. Bir kere karar verdikten sonra © şey mutlaka ve behemehal olmakı- dır ve olur. Makedonyaya geçmek için izin almak veya mazeret dermeyan et- mek zaruri bir mecburiyetti. Fa- kat Mustafa Kemale kim ve ne ce- saretle izin verebilirdi? En meşru mazeretleri bile kabul edilemezdi. Bu vaziyet karşısında Mustafa Ke- mal kendisine hâs olan kararını ver di: İzin almadan gitmek. Bu hare- ket firar etmek demekti. Ruhunun bu ilk isyan ateşile Akdeniz kıyı- $ına indi. Oradan ilk vapurla Ak- denizin dalgalı enginlerine açıldı. Selânikfe Faaliyet ustafa Kemalin Yunanistan. dan yazdığı bir telgraf ar. " kadaşları arasında hemen #ayi ol. muştu. Bu telgraf kendi sınıf ar. kadaşlarından Erkânıharp yüzba - şısı Selânikli Ahmet Tevfik'e (1) hi. lmıştı. Gi yet Mustafa Kemal Selânik rıhtımına yanaşan bir vapurdan cıktı, Derin mavi gözlerinin içinde İİİ, £ © YAZAN: N « Husrev Sami Warm amasssi E. Husrev Sami ihtilâlin şimşekleri çakıyordu. Rıh tamda kendisini bekliyen Tevfiğin ellerini hararetle sıktı. Kendisinin olan bu güzel memlekete ayak ba- sar basmaz duyduğu tatlı heyecan içinde yolculuğunun bütün zah - metlerini, meşakkatlerini unutmuş tu. İskeleden, yıllarca çocukluğu- nun aziz ve ateşli hatıralârım tâ- şıyan sokaklardan geçerek “evine doğru gitti. O gün çok sevdiği an- nesinin şefkat ve hasretle tutuşan huzurunda aylarca sürmüş olan hic ranını dinlendirdi. Rıhtıma çıkar çıkmaz Ahmet Tev fikten eski arkadaşlarından şair ve hatip Ömer Neciyi sordu. Akşam kendisini görmesini söyledi. Ömer Naci. divabilirim ki. Mustafa Ke. maldeki gizli kudret ve dehayı ilk keşfeden bir yârıvefakârı idi. Yük- sek bir halk hatibi olan Ömer Na- ci, Mustafa Kemalden sonra ordu ve memleket içinde pek çok sevi- len bir zattı, O gece Naci ile buluş- tular, Üçüncü ordu mıntakasında da (VATAN ve HÜRRİYET) cemi- yetinin teşkiline karar verdiler. İlk Cemiyet Kuruluyor rtesi gün Naci Lembet'teki topçu kışlasına geldi. Bana Mustafa Kemalin geldiğini söyli - yerek bu akşam Selânik Askeri Rüş tiyesi muallimlerinden Bursalı Hak kı Bahanın evine mühim bir mie- selenin müzakeresi için gideceğiz, dedi. Hiç unutmam, o taşkın ve &- teşin ruhlu Naci, fevkalâde bir he- yecan içinde sarsılıyor, hiçbir yer- de oturamıyor, gecenin hulülünü sabırsızlıkla bekliyordu. Naciye bu mühim içtimaın mevzuunu sor- dukça açık söylemiyor, yalnız (ü- mitlerimizin tahakkuk) etmek üze- re olduğunu söylemekle iktifa e- diyordu. Akşam olmuştu. Muayyen saatte Hakkı Bahanm Kulekahve- lerine giden yol Üzerindeki evine karanlıkta girdik. Hakkı Baha ye- ni evlenmiş bulunuyordu. Güzel döşenmiş bir gelin odasında top - lanmıştık: Mustafa Kemal, Ömer Naci, Hakkı Baha, Mustafa Necip (2) ve ben. Kahveler içildikten, Hakkı Baha ile bazı lâtifeler yapıl dıktan sonra Mustafa Kemal otur- duğu koltuktan doğrularak ağır ve vakur bir sada ile: “Arkadaşlar, dedi, Bu gece burada si2- leri toplamaktan maksadım şudur: Blem leketin Yaşadığı vahim anları size söy- İemeğe llzum götmüyarum. Bunu Güm- lsniz müdriksiniz. Bu betbaht memle- kele karşı mühim vazifelerimiz vardır. Onu kurtarmak yeginn hedefimizdir. Bugün Makedonyayı ve tekmil Rumeli kıtasını vatan camlasından ayırmak İs- tiyorlar. Memlekete ecnebi nüfuz ve bâ- kimiyeti kısmen ve fiilen girmiştir. Pa- dişah zevk ve salilnatınn düşiün, ber 201 leti irtikâp edecek merifur bir şahsiyet- tr. Millet zulüm ve istibdat altında mah soluyor. Hürriyet olmiyan bir memle- kette ölüm ve İzmihisi vardır. Her terak Kinin ve kurtuluşun anası hürriyetir, Tarih bugün biz evlâtlarına bazı büyük vazifeler tahmil ediyor. Ben Suriyede bir cemiyet kurdum. İstibdat ile mücade Mevye başladık. Buraya da bu cemiyetin MONA ŞAN eg easım kurmağa geldim. Şimdilik gizli çalışmak ve teşkilâtı taazruv ettirmek zaruridir. Sizden fedakârlıklar bekliyo- rum. Kahhar bir istibdada karşı #pcak ihtüll ile cevap vermek ve köhneleğ- miş olan çürük Idareyi yıkmak, milleti hâkim kılmak, bulüsa vatanı kurtarmak için sizi vaziteye davet ediyorum.” Hürriyet İnkılâbı da içinde derin bir süküt hâ sıl olmuştu. Lâmbanm sole gun ziyaları içinde Mustafa Ke - malin mehip sesinin akisleri hâlâ dalgalanıyordu. Ömer Naci ayağa kalkarak, Mustafa Kemalin bitabe- sine karşı o tatlı şivesile: “Musta- fa Kemal arkandayız, seni takip e- deceğiz, ölümler, cellâtlar, işken - celer bile bizi bu azmimizden çevi- remiyecektir, Hürriyet verilmez, o ancak alınır. Zulüm ve istibdat al- tında inliyen bu masum ve biçare milleti kurtaracağız, yaşasın hür- riyet ve ihtilâl, sözlerile derin sü- kütu ihlâl etmişti. | Mustafa Necip, inkılâbın o feda- kâr evlâdı, gisli hıçkırıklarla ya- nımda göz 'yaşlarını zaptetmiye ça- ışıyordu. Mustafa Kemal, tekrar TAN Naci ile beni hususi davet ederek şöyle bir teklifte bulundu: Bugün umumi müfettişlikten bir arkadaş bana, sizin tevkifiniz için müfettiş Jikle mabeyn arasında şifreli tel. graflar teati olunduğunu söyledi. Ben de bu şifreleri telgrafhanede gördüm. Cemiyetin henüz harekete geçe- cek kadar kuvvetli olmadığını tak dir edersiniz. Tevkifinizi daha bazı tevkifler de takip edebilir, Biz ce- miyelin selâmeti namına ikinizin de memleketten ayrılmasının mu- vafık olacağı fikrindeyiz. Hem de ayrılmanıza başka sebepler de var dır. Geçende (Reşçinar) da müza- kere ettiğimiz veçhile cemiyetin ha riçte bir neşriyat vasıtası da bu- lunmak lâzımdır. Pariste çalışan Prens Sabahaddin ve Ahmet Rıza partilerile temasi ancak siz yapa- bilirsiniz. Hangisi bizim programa uyarsa onunla birleşiriz. Şayet bun lan muvafık bulmazsanız evvelce konuştuğumuz gibi cemiyet nam ve hesabına, Avrupanın başka bir ye- rinde biz de ayrıca bir gazete çıka- ralım. Burada kalmakta ısrar eder- #eniz cemiyetin mevcudiyeti teh- likeye düşecektir. Arkadaşlar hep bu fikirde, siz ne düşünüyorsunuz. Bu mesele hakkında ayrıca bir içti- ma yapalım mı? Pariste iz bu garip teklife karşı ev- velâ ret cevabı verdik, Bu gece düşünerek kati cevabımızı yar söze başladı: *“Arkadaşlar',, dedi. “Gerçi bizden evvel bir çok teşeb- büsler yapılmıştır. Fakat onlar mu vaffak olamadılar. Çünkü, teşkilât- $iz işe başladılar. Biz kuracağımız teşkilât ile bir gün mutlaka ve be- hemehal muvaffak olacağız. Vata- nı, milleti kurtaracağız... Bu hitabelerden sonra teşkilât işi görüşüldü. Nihayette Atatürk, ba- na bakarak: “Hüsrev, tabancanı çı- kar, bu masanın üzerine koy, kara- rımızı yemin ile de teyit edelim.,, dedi. Taşıdığım brovnik tabancası- nı masanın üzerine koydum. Hepi- miz ellerimizi bu tabancanın Üüze- rine koyarak ölünciye kadar bu mukaddes dava uğrunda çalışaca - KUALA MNİU içtin. Bu tarihi manzara cidden muh- teşem ve ulvi idi. Atatürkün yük- sek huzurunda o gece Türkün kur- tuluş tarihi doğmuştu. Bu suretle 1908 inkılâbını yapan Vatan ve Hürriyet cemiyetinin o gece Selâ- nikte de temel taşları kurulmuştu. Yazının başında söylediğim gibi meçhul kalan bu tarihi hakiketi milli tarihe artık vermelidir. Bu sırrı bilen hayatta ancak üç kişi kalmıştır, Atatürk, Hakkı Baha ve ben. Mustafa Kemali zalim idare tek- rar Şama iade etti. Selânikte ka - lan arkadaşları Mustafa Kemal kendilerine tevdi ve emanet etti, büyük eseri genişlettiler. Va tan ve Hürriyet oCemiyeti vatanın her köşesine dal bu- dak (saldı. Memleketin oOen kıymetli, en fedakâr evlât - larını stresine aldı. Bazı küçük grup lar da buna iltihak etti, nihayet bu teşekkül az zamanda taazzuv ede- rek kahramanlarile 1908 temmu- zunda zalim sultanın karşısına di- kildi. Hükümet Faaliyette 907 martında bir hâdise ce- reyan etti. Sultanın hafiye- eri bü gizli teşekkülü sezdiler. Ce- rın verebileceğimizi söyliyerek ay- rıldık. O gece Naci ile birlikte bu teklifi yzun uzadıya tetkik ve mü- nakaşa ettik. Bizim tevkifimiz bel- ki arkadaşlar arasında vakitsiz bir panik çıkarabilirdi. En metin san- dığımız arkadaşlarda bile o gün - lerde saklanamıyan bir endişe se- ziyorduk, Bizi son taşkınlıklardan dolayı muahaze ediyorlardı. Hakika ten cemiyetin neşir vasıtası bir ga- zeteye de fevkalâde ihtiyacı vardı. Bunu ancak ateşin kalemile Naci i- dare edebilirdi. Bu sebeple Parise gitmiye karar verdik. Bunu ertesi günü yalnız Talâta söyledik. Baş- ka hiçbir arkadaş hareketimizi bil miyordu. al ARİEİR SADİ AN OEM çalışan iki grupla da temasa gelmiş- tik. Ahmet Rızanın partisi ve pro- gramı bize daha uygun görünmüş- tü. Esasen ayrı gazete çıkarmak i- çin mali kudretimiz de yoktu, Uzun müzakere ve münakaşalardan son- ra Ahmet Rıza ile bazı şartlar da- hilinde birleşmeyi muvafık gördü- ğümüzü dahildeki arkadaşlara bil- dirmiştik. Vatan Hürriyet - Terakki ve İttihat Aramızda, Selânikte uzun mu - habereler cereyan etti, Bunlarn mevzuunu iki cemiyetin birleşme- sinde alacağı isim teşkil ediyordu. Ahmet Rıza Terakki ve İttihat is- minin alınmasında anudane ısrar ediyordu. Sebep olarak ta bu ismin uzun zamandanberi birçok yerlerde . tanındığımı, yeni bir isim tanıtmak zarana mütevakkıf olduğunu söy“ Yüyordu. Biz de mazide bu isim altında bir çok şantajlar yapıldığını bazı erkâ- nın saraya satıldığını ve ilerde mu- vaffakıyet halinde intisap davala- rının başlıyacağını söyliyerek Va- tan ve Hürriyet isminin kabulünde ayni şiddetle ısrar ediyorduk. Mü- zakere bir aralık vahim bir şekil miyetin faal azasından iki kişi pek şüpheli görüldüğünden hükümetçe takiplerine başlandı. (3). Bunlar - dan birisi Ömer Naci, diğeride ben idim. Naci o sıralarda Selânikte inti- şar eden (Çocuk Bahçesi) gazete - sinde filozof Rıza Tevfik ile çetin bir kalem münakaşasına girişmişti.) Bu edebi münakaşa nihayet mev - zuundan çıktı ve siyasi bir şekil al- dı. Naci bir makalesinde (4) Rıza 'Tevfiğe karşı “Beş asırlık bir ta- rihi şanuşeref ebediyen topraklara gömülürken, gibi o devirde söylen mesine cevaz verilmiyen taşkın söz lerle vatanın içinde bulunduğu fe- lâketi haykırarak ilân etmişti. Bu yazılar o zaman Selânik muhitin- de büyük bir heyecan uyandırmıştı. Bü lisan münakaşasına ben de w- faktan karışmıştım. Bir gün cemi- yet arkadaşlarından Talât (paşa) n almıştı, iftirak derecesini bulmuş- tu. Ekseriya vâki olduğu gibi, in - sanlar büyük ülküler karşısında ba- zan İeragatler yapmıya mecbur ka- Urlar. İnkılâbın menfaatine uygun olan bu ittihadı, bir isim yüzünden kı- rıp atmamak ciheti iltizam olun- du. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti Terakki ve İttihat adını aldı. Bu isim tebeddülü 10 temmuz 1908 tarihine yakın bir zamanda vâki olmuştu. 1908 inkılâbında ha- kiki rolü yapan kuvvet, sonradan aldıkları Terakki ve İttihat namı altında çalışan Vatan ve Hürriyet Cemiyetinin öz evlâtları idi, İşte yakın milli tarihimizin bu meçhul kalan hakikatini kurumu- nuza bildirmekle memleket tarihi- nç karşı olan vazifelerimi yapmış oluyorum. Atatürkün, eserlerinin köklerini inik dek ki İd e ini Profesör Bayan Âfet, son tarih kongresinde Mukaddes Tabanca , Harp Akademisinden çıkar çıkmaz Be- şinci orduya sürülmüş olan Erkâniharp Ko lağusı Mustafa Kemali bir aralık Selânik- te görüyoruz. Bu, usulü dairesinde izinli bir geliş değil, istindat devrinin taransut ve takayyüdünden sıygılarak bir kaçış idi. İzah edelim: Mustafa Kemal, Beşindi ordunun Yafa mıntakasında piyade stajı yapiyordu. Fa- kat ruhu, inkılâp idesilinin yüksek ilhama lari ile doluydu. Samda, bir gece, tüccar veya doktor Mustafanın evinde kurduğu “HÜRRİYET ve VATAN CEMİYETİ,, tes- kilâtını Makedonyaya yaymağı düşünüyor du. Kafasmı ve kalbini saran bu düşünen fa ©, bir gün Yafayı terkederek Mısra kaçtı, Hedefi Selânikti. Buraya girebilmenin yo- hunu hasrhıyordu. - Mısırda çok durmadı, Akdenizin dalgalı ve fırtınah bir mevsi- minde bir vapurs binerek Pireye çıktı, Oradan Atinaya gitti. Burada vaziyeti ve Selâniğe girebilmek esbabını tetkik etiik- ten sonra kararını verdi ve Selânikte er- kânıharp yüzbaşı Ahmet Tevfiğe şi üç ker meli telgrafı çekti: “Pari batesu grec,.. Ve bir» gün Pire 1i- marından Selâniğe kalkan Yunan bandıra k: bir vapura binerek doğduğu diyara yol- landı. Arkadaşı Ahmet Tevfik, vapurun 15 Em Ge vera “fee terlemeye binerek Belânik limanına giren Yunan va purlarmı birer birer ziyaret ediyor ve ber defasında aradığım bularızdan, dönüyor- du, Nihayet Mustafa Kemalin bindiği va- Pur Selânik önünde demirledi, Ahmet Tev fik, hüviyetini gizlemek için arkasına bir muşamba giymiş olduğu halde, bir gandal- 16 vapura yanaştı. Biraz sonra İki arka- daş, ayni sandalla gümrüğün rıhtıma çık miş bulunuyorlardı. Mustafa Kemal burada üç sorgudan ge- Çecekti: Gümrük memurları, Polis memür- ları, asker! inzibat memurları... Tıpkı kas çan bir nefer gibi gelen bir Erkâniharp zabiti için bu sorgulara cevap vermek müş Kül, belki de imkânsızdı. Fakat bir arka- daşı Selânik merkez kumandan muavini mümtaz yüzbaşı Cemil (şimdi Tekirdağ #aylavı, sabık Dahiliye vekili Cemil Uy» badın) onun imdadma yetişiyor. Mustafa Kemalin seyahati tarzından evvelce malâ matı olan yüzbaşı Cemil, lâzimgelen ter- Hbatı almış, Pireden bir zebit gelip ismi Mustafa Kemal olduğunu söyleyince ser- best birakilması için iskeledeki innbat me murlarına talimet vermişti, Yüzbaşı Cer milin bu tertibatından Ahret Tevfik bile haberdar değildi, Annesile Karşı Karşıya Mustafa Kemal, Selâniğe çıkar çıkmaz, Sanayi mektebi karşısındaki evine gidiyor. Mustafa Kemal bu evde dünyaya gelmiş” İtir. Ana oğul karşılaşınen annesi, çocuğu. nun başına bir felâket gelebilmek endişe- PRP Yazan: Prf. Afet krep ga e olduğunu da şimdi deği, fakat yakın ge“ manda sana göstereceğim. Maamatih vaziyet hiç emniyetbahş dez Âildir. Mustafa Kemalin ortada istipdadın gözcülerini derhal harekete tirebilirdi, Bunu düşünebilen Mustafa Ke” mal, bir müddet evinden dışarı çıkmadı kendi srzusile evinde makbus kaldı. Bİ mikidet zarfında kimse onun Selânikte unduğundan haberdar değildi. — Musta Kemal bu ihtiyari mevküfiyeni yard maksadı uğruna faaliyete Koyuldu. İlk Teşebbüs Mustafa Kemalin Selinikte ile tesebbi” sü orada o devrin göhretli bir paşası ff mülâkat oldu. Mustafa Kemal daha iken bu paşa fle muhabere etmiş. kendisine bir vatanperver ve ihtilâlei oi” rak tanıtmışlardı. Diustafa Kemal, sahasında bir ininlâp arkadaşı bulacağı Kö naat fle bir gece vakti, onun evine MÜ Kapıyı açan odama isminf vererek ya haber gönderdi. Derhal kabul edil ceğini zannetii Mustafa Kemal: “Paşa © etleri bi» yere gitmek mecburiyetindeliğ. ler, kendilerile şimdi görüşemiyeceki cevabile karsılaştı. Fakat yüksek uğurunda yola çıkmış olun Mustafa 95 di. Kabul mrar etti, Ngbas paşanın yanına götürüldü. Paşanın nunda syakta vukubulan bu mülâkat topu bir kaç dakika stiren üç beş nin testisinden ibaret kalmıştı. Mustafa Kemal sordu: — Paşam, ben size Surtyeden mektifi yazdım, inkılântan, ihtiâldem Memlekette inkılâp yapabilir bir sâsm duğumu urlattım. Siz de Buna: “Her D zet ve vasıta İle olursa olmun buraya ziz, ben elimden geleni yaparım, diye vap verdiniz. Simdi elinizde bir mts9Ü bir tereddüt görtiyorum. Ancak ben defa gelmiş bulundum, şimdi me yapı, ğım?, * Uzaktan şöhreti işitilen bu poşanıB vabı şu olmuştu: pa — Ben hiçtir şey yapamam. Yalnız. nin yapacaklarım hüsnü teldkki ri iktifa ederim, Ancak benim de senden Ticar var: Beni yakmat y Mustafa Kema yakılmaktan korkan gg # bi evine döndü, " O gece Mustafa Kemal sabaha kadıf yumadı. Ne yapacağını, İşe nereden vas” yacağını düşünerek sabahı buldu. paşaya kendisini yukmıyacağına dair Onun Verdiği Karar ummak İçir verdi ve gecenin karanlığında, geldiği Ortalık ağsriyor... Mustafa Kemal Tik aydınlığı Yle beraber kararını tir: Ünlformasını giyerek ordu biye dairesinin kapısı önüne geliyor VE 4 rada bir adamın gelmesine intizar #i içinde soruyor: — Ne cesaretle buraya gelebildin oğlum? Hem nasıl geldin? Devletin ve padişahımız elendimizin arzusuna mugayir bir İş yap- mış olmıyasım? Mustafa Kemal ; — Merak etme anne, diyor, müsterih ol! Benim buraya gelmekdiğim lâzımdı onun için geldim. Padişahımız efendimizin ne ——— e — yalnız Şamda değil, onu bulmak i- çin daha derin mazilere inmek lâ- zımdır. Çünkü Atatürk, tarihin bir tesadüfü değildir. O başlıbaşına ma zi, hal ve istikbaldir. Milli tarihi - mizin hepsidir. O tarihin, tarih de onundur. (1) Ahmet Tevfik Hürriyetin Mümin” dan evvel ölmüştür. Cemiyetin eski ve kıymetli azasındandı. (2) Mustafa Necip piyade mülâzimi Jâ!. Balkan harbinde Babıdli baskının- da çehit düşmüştür. (9) Örer Nacinin takibine kanun 70- bitlerinden yüzbaşı İbrahim, benim Hükir bime de süvari mülâzimi Ali memur © dilmişlerdi. Her ikisi de 1608 ihtilâlinde telef olmuşlardır. (4) O sralarda Midili adasının Frans sız donanmanı tarafından işgalini telmi- hen, Beklediği adam Erkâniharbiye Hasan Beydi. Cok geçmeden Yasin kılıcını şakırdatarık geldi, makamın, receği sirmda,, Mustafa Kemsl önledi ver i — Beni tanımadımz mı? dedi. i Fihakikm tanıyamamışı. Mustafa KE malin yüzüne dikkatle baktı halde türlü hatırasını aydınlatamıyozdu. — Taniyamadım çocuğum! Mustafa Kemal kendisini temtir — Ben Selânik Askeri rüştiyesinöf kurken siz birçok defalar bize mü: Wğe relmlştiniz. Mektebi bitirdikten 18 İstanbula, Küleli idedisine Ri Siz buna mânl oldunuz ve “Manartırdİ hs iyi yetişirsin., diyerek beni Manasi dadisine gönderdiniz. Şimdi hat ra? Mustafa Kemalin bu kıza izahat Beyin hatıralarını aydınlatmağı KAP mist, Mustafa Kemni devam etti — Tahmin ve teşhisiniz doğru çıkt hakikaten dediğiniz gibi daha iyi fakat şimdi bir feliketle karşılasını. Yunuyorum, Sizi namuslu bir adam taroduğım icin bugünkü vaziyetimir xetli cihetini de size anlatmaktan yeveğim, Miralay Hasan Bey, Mustafa halini anlamış olacak ki ons: (Devamı 9 wi yi

Bu sayıdan diğer sayfalar: