19 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

19 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

milin, yirmi yaşma kadar a geçirdiği bedeni ve ahlâki leleri anladık. Şimdi biraz da in tahsil hayatını tetkik edelim. hayatı iyice anlamak için o ehitin ilim ve irfan vasıtaları 3 hda küçük bir fikir edinmek kı, Mehazlarımızdan öğreniyoruz iç Şimali Kafkasya, asırlardanbe- ime en çok kıymet ve ehemmi- 1, veren bir yerdir. Zaten Şark- eve bir kafa ile gelen a ler, buraya yerleştikten son- *af ve sade medeniyetlerini bu- da üretmek istemişlerdir. Fa hüdisat, Stüşuları, rahat vermiyordu. Pek Zâmanları, mütemadi harpler mücadelelerle geçiyordu. Mhayet, Arap istilis başlamış. ha büyük dalga, Kaf dağlarına dayanmıştı. Vâkıa bu coşkun dala, oralarda Şok zaman kalamamıştı. Fakat ken, kovvetli bir rösup bı: en, a. O da, Arap dil ve Arap Atap dili, kati bir şekilde olamamıştı. Ancak şu var “rada kalan Arap hocaları, dini İl için bu lisanı her köşeye yay SEZ! hasan ikiye ayrılmıştı. Biri, ko- lisanı... Her kabile, kendi İç ili ile konuşuyordu. Ve bu di- ii tek kelimesini bile, hiç bir 2A feda etmiyordu. Diğeri de din ve tahsil Haan. lerde, Arap harfleri kulla- . Çocuk, okumayı yazma ba harflerle okuyor; ve bu harf iç, Yazılmış olan kitaplarla tah- devam ediyordu. alk, okumaya yazmaya he- vesli idi. Şimali Kafkas hal Yüzde sekseni, Arap harfle. Yazmayı ve okumayı öğren » Ve bunların arasında da din inde temayüz eden birçok damlar yetişmişti. Ve bu » İrana, Efgana, Bağdada, diyarlarına, Osmanlı memle- hicret ederek mühim A lere geçmişlerdi. Osmanlıla- ai, Mmiye tarihi) tetkik edilecek bu zümrenin yüksek ma- çıkan zevat arasında ©- mühim şahsiyetler bulunur. Yalçın kayaların, o muzlim or. içinde, bu derece yüksek Ve irfan kazanmak, hayrete derecede garip gelir. Fakat le bir sırdır ki, bunu ancak anın (teşkilâtsız maarif) i tir, azlarımız, bize bü sirrı şöy- Öle kada Hi, © kadar, ve ne derecede Zer- olsun, hiç bir kimse oğ- |? €Vinde okutmaz. Evinde de- ), MASA köyünde okuması bile 2- aşa, ab kendi köyünde ve İş, Yninin gözüğnünde çarçabuk Müz sonra; on, on iki ya- şyetlen çocuk, büylik köylerden Üy 9 götürülür, oradaki mekte- İç, Moöasına teslim edilir. Bu mek Müeriya camilerin yanında, Poyraz bir binadan ibarettir... mektebe götürenler, bir İva, börek, pirinç, yağ, şe- iğ gevsimine göre meyve, ço- Vey olacak kâğıt, kalem gi- Ri Yleri de beraber götürmeyi ih İşi, *#mezler... Götürdükleri şey- Naiyy ecek kısmı, mektebin ho- Meg sit bir hediyedir. Fakat bu i boca tarafından, derhal ta taksim edilir. AŞA, 18. ii 4 TT EE, fi Anık, tnlebe velisinin işi bit- «iştir. Bundan sonra çocu iy, bir tek çörek değil, bir ü- esi bile vermek veyahut ti , Sünkü üyesi hakkına malik değil- 5 çocuk, ebeveyninin den çıkmış, mektebin bu- ZİYA Si i e k Şeyh Şamilin mücadelelerine sahne olan sarp kayalıklarda bir çarpışma lunduğu köyün himayesine girmiş tir, Köy, kendi mektebine tevdi & dilen çocukları yedirmekle, içir- mekle, mükelleftir. Mektebin en kıdemli bir talebesi, hoca namına, mektebin idare âmiridir. Köyü en iyi tanıyan çocuklardan. yardımcı- ları vardır. Bunlar, muayyen Za“ manlarda köyün evlerini dolaşır- lar. - herkesin kudretine göre - mektebin mühtaç olduğu tase mad delerini toplarlar. Hiç bir evden hiç bir kimse, bu talebelere karşı en küçük bir müş- külât ve en hafif bir kısırganma göstermez. Her ev, istenilen şeyi sevine sevine verir. Böylece de Türklüğün içtimat hayata olan hür metkârlığı gösterilir. Yemekler, mektepte pişer. Pişi- renler de, talebelerdir.. Yemek Saatleri, muayyendir. O saat geldi mi, talebeler tara- fından sofralar kurulur, Yemekler ortaya konur. Talebelerin en bü- yüğü: — Vaha!.. Diye bağırır. Bu sesi işiten çocuk lar, derhal sofra başına gelir; her- kes kendine mahsus olan yeri alır. Yemek vaktini ihmal eden, bu da- vete icabet etmiyen talebe o gün, açtır. lim kudreti yüksek olan ho- &aların mekteplerinde, tah- s1l dereceleri de yükselir... İslâm fıkıhı, İslâm felsefesi, İslâm tarihi ve edebiyat öğretilir. Fakat bunla- rin hepsi, Arap lisanı iledir. Zeki ve kabiliyetli talebeler, tahsillerini bitirdikleri zaman, âdeta hocaların bütün İlim kudretine tevarüs etmiş “Hocalar, talebeleriyle meşgul ol maktan, bıkıp usanmazlar. Ne bili- yorlarsa, bunun hepsini talebeleri- ne öğretmeyi... Ve olgun bir talebe yetiştirmeyi, kendileri için büyük bir şeref sayarlar, Bazı büyük köylerde yaşıyan &- lim Hocaların mektepleri, âdeta bi- rer fakültedir. Burada o âlim hoca, yalnız kendi ihtisasına dair dersler verir. Bu hal, son Rus inkılâbına ka dar böylece ananevi bir şekilde de- vam etmiştir.) İşte; Kaf dağlarının arasına Sw kışan, ve dünyanın her köşesinden ayrı yaşıyan (Avarlar ülkesi) ndeki irfan ve tahsil sistemi... amil de, bütün o hayalinin münevverleri gibi — bu ana- nevi sistem içinde yetişti. İlk okumasını, kendi köyünde bi tirdikten sonra, bir gün babası onu aldı. (Betliha) köyüne götürdü. (Seyh Celâlettin) isminde bir zatın ŞAKİR orta tahsil mektebine yerleştirdi. Şamil, bu mektebe geldiği için çok sevindi. Çünkü, (Mohammed) isminde çok candan bir arkadaşı vardı ki; o da bu mektepte idi. Bo- hammed'in bir adı da (Gazi) idi. Bu isim, Avaristanda çok sevilir.. Ve büyük enerji gösteren çocuklara verilir. Gezi Mohammed, Şamil'in üç ka Pı aşirı komşusu idi. Kendisinden dört yaş büyük olmasına rağmen, Şamil ile onun arasında, derin bir samimiyet husule gelmişti. Gazi, Mohammed de, başka ço- cuklara benzemiyen garip bir ruha malikti. O da, tıpkı Şamil gibi, sü- kün ve inzivayı severdi. Bu İki ço- cuk, işlerinin olmadığı zaman der- hal birleşirler.. Köyün kenarında sakin ve şairane bir köşeye çekilir- ler.. Orada; çok az, fakat çok temiz konuşarak saatlerce vakit geçirir- ledi. azi Mohammed; lüzumsuz bir tek kelime söylemeyi bile sevmezdi. Çocukluğuna rağmen. sözlerine tamamiyle hâkimdi. Ve ayni zamanda, tok sözlü idi. Fa- kat; söylerken kelime seçmekte. (Devamı var) (Başı 6 ımcıda) — Büroma buyurunuz, orada görüşe- Um, dedi, Hasan Beyin mesal odasmda Mustafa Kemel ona vaziyeti, nasıl kaçtığını, nasıl gayrikanunl bir sürette geldiğini, nihayet maksadı ne olduğunu, hiçbir noktayı sak. lamaksızın teşrih etti Mustafa Kornali dikkat ve sükünetle din lyen Has Bey — Çocuğum, dedi, sen herşeyi yıktıktan altüst ettikten sonra buraya gelmiş bulu- muyorsun, ben şimdi sana ne yapabilirim? Mustafa Kemalin cevabı: — Ne yapacağınızı ben deği, siz takdir sdeceksiniz. Görüyorsunuz ki ben milleti- ıllarda Şimali Kafkasya: Munuyorum, Siz bu fikirde değilseniz ve bu özmimde bana yardım etmezseniz haystım tehlikeye girer. O vakit ben de başka çare düşünmek mecburiyetinde kalırım. Kendi başıma düşünüp bulacağım bu çare beni belki muvaffak edebilir, fakat edemerie O vakit ben, bu yetişmiş adam, hiç olu- rum. Beni hiç olmaktan kurtarmak çu da- kikada sizin ellerinizdedir. Size söz veri- rim beyefendi, öyle hareket ederim ki size zerre kadar mesuliyet terettüp ettirmem. Muayene Odasında He Bey yüksek namusu ile Türki- yede inkılâp olmasını istiyen ve o- hu yapacakları yetiştirmeği ve onların ye- tştirilmesini | İstiyen ve bununla uğraşan bir adamdı. Mustafa Kemal onun Selânik Askeri Rüştiyesi talebesi olduğu günden beri dikkat nazarını celbetmiş olar bir çö- cuk olduğu için bütün tavsiyeleri o günün kanun, nizsn ve shlik kaldelerinden Ös- Sin olan inkılâpolık düşüncesile hareket «liyordu, Onun içindir ki Mustafa Kemâle gu tavsiyede bulundur — Vaziyet hakikaten dediğiniz gibi fena ve tehlikelidir. Şu dakika hatırıma gelen Çareyi sira söyliyeyim: Müşiriyet makamı. ha bir istida ile müracaat ediniz, hastalığı rızan bahsederek tebdilihava talebinde bulununuz. Pakat sadece Brkâmharbiye İyüzbaşim Mustafa Kemal diye imzalayınız. İBen bu istidayı Heyeti Sıhhiyeye havale ettirir, Sıhhiye Reisi İskender Paşayı, ay- rca görerek İâzmgelen vesayada bulunu rum. Pek söz veremem amma umarım ki muvaffak olursunuz. Ertesi gün Mustafa Kemal, Selânik As- LOKMA vi m e HEKİMİN ER ii kn N Ağızdan ağıza dolaşarak hastalık yapan kurşun Karem.. Kurşun kalem minimini mektepiinin izumlu, ondan dolayı pek kiymetil ir. Onunla yazı yazasak, hesap ya- pacak, resim çizecek. Kağıdı, defteri bu- lunmazaa İşini yine görebilir, beyaz du- varların üzerine kurşun kalemle insan yazar, hesap ta yapar, resim de imiz biliriz ki, çocuk! , ine yazmak kâğı rine yazmaktan daha keyifli olur. Kurşun kalemle yarmak, çizmek İçin Ucunu ınlatmıya lüzum yoktur ama, kur van kalemin icat edildiğinden beri âdet olmuş. çocuklar onunla yazı yazmadan önce ağızlarına sokup ucunu ilatmayı pek severler. Hele hesap vazifesini ya- parken, kurşun kalemin ucunu ağıza sokmadan, üçle beşin sekli ettiği İnasnın aklına bir türlü gelmez... Kurşün kale- #ninin bir iyiliği daha var: Çürük dişle- rin'arasına birşey sıkışınca onu çıkarmı- ya da yarar, Kurşun kalem minimini mektepi Bğzına girip çıkarken yüzüne, yana! na da sürünür. Gözlerinden yürüne ıslak bk —Bazan da cerahat— gelmişse onlar- la da bulaşır. Sonra, minlmini makteplinin de. anne“ si veya babası gibi bazan kulaklarının. Içi kaşınır. Cebinde kibrit kutusu yok ki önün içinden bir kibrit çıkarıp kulakia- rını onunla kaşının. Kulaklarını da tabit kurşun kalemiyle kaşıyacak.. Çocuğun başı da kaşınabilir; o vakit yine kurgun kalemini başına götürecek. Minimini mektepli kurşun kalemiyle bütün bu işlerini gördüğü vakit kimsen nin bir şey demiye hakkı yoktur. Kalem önün kendi malı, onunin istediğini yax Fakat, aksi gibi, kurşun kalem pek te çabuk kaybolur. Kaybolmasa da ucu kı- gılınca, kalemtiran olmazsa, hiçbir İşe yaramaz. O vakit kurşun kalemsiz ka- lan küçük mektepli, acele işli Için, arkadaşlarının birinden kurşun ka- temini ietemiye mecbur olur. İşte o vakit kendisine hangi arkadaşı yük bir kabahat işlemiş olur, Çünkü... Kızamık hastalığı burundan yi , boğaz. dan ve; ağızdan gelen mikroplarla bu- tapır, Difteri hastalığının mikropları boğazda, burunda bulunduğunu çecukların ken- dileri bile bilirler. Bir çocuğun aözın- başkasının ağzına geçince haştalik taşır. Boğmaca ökeürüğünün de mikropları yine ağızda ve burunda bulunur, Kaba kulak hastalığının mikroplam da öyle, Grip hastalığının mikropları da boğazda, ağızda ve burun: Bu söylediklerim çocuk vardır; Meselâ bulaşık menenjit hastalığı. Bir çocukta bu hastalıklardan hiçbi- dinin meydana çıkmamış olması kurşun kalemin bir hastalık bulaştıramıyacağımı Tspat etmez, Çünkü bir Insanın sağlam mikroplarını aldıkta» rı halde, vücutları mikroplara dayanır, hastalanmazlar. Hasta olsalar da hasta- likları pek hafif, belli belirsiz geçer. Hal bukl kendileri hasta olmadan mikropları başkı ına geşirirler ve onları hasta e Ağı ağıza dolaşan bir kurşun ka- lem bu fenalıkların hepsini, hattâ daha başkalarını da, mekteplerde onlara, sağ: lıklarını korumak için, en önce öğreti, lecek seylerden biridir. Mukaddes Tabanca keri hastahanesinin muayene odasında, İ birtakım genç doktorlar srazında, musye- ne edilmektedir. Ondan hastalığım soruyor lar. Fakat O sarih bir cevap veremiyor. Yalnız arada sırada hastalığımın mahiye- tini İskender Paşa Hazretleri bitir diyor, İskender Paşa hakikaten o Hasan Beyden tavsiye almış, fakat bunu hastanedeki dok torlara söylemeği unutmuştu. Nihayet Pa- şa meseleyi hatırlıyor ve Mustafa Kemale bir raporja dört ay Selânikte tebdiliheva kararı veriliyor. Bu rapor İstanbula gön. deriliyor. Kazanılan Zaman M ustafa Kemal, artık saklanmeğa ve hüviyetini gizlemeğe lüzum görme den gayesi uğurunda çalışabilecektir. Der- hal işe koyuyor ve arkadaşlarından Ha- tip Ömer Naciyi, topçu zabillerinden Hüs revi, .sınıf arkadası ve © tarihte Selânik Askeri Rüştiyesi Tarih ve Edebiyat mual- Timi Hakkı Bahayı buluyor, bunların de- Yiletile Selânik Muallim mektebi müdür Hoca Mahir ve Selânik Askeri Rüştiyesi Müdürü Bursalı Tahirle tanışıyor. Bunlar Mustafa Kemalin hazırladığı inkiliba bin- kedonyada ilk girenlerdir. Ev sahibi Hakkı Baha yeni evlenmiştir. Mustafa Kemal, arkadaşlnrile bürsda top- lanmağa karar veriyor. Hakkı Bahanın €- vine gidiliyor. Hakkı Baha, arkasına giy- miş olduğu süslü bir Japon pijamasile ken dilerini karşılıyor, Hakkı Baha © zaman müsikiye meraklı idi, flüt çalardı. Bu evin tarih? bir kıymeti ve manası vardır. Çün- kü Mustafa Kemalin Şamda tesir ettiği in Wl8l komitesinin Makedonya teşkilât bu evde kurulmaştur. Mustafa Kemal ve arkadaşları bir masa etrafında toplanıyorlar. Mustafa Kemal ce binden bir kartvizit çıkarıyor, bunun dze- rinde yarı iç beş maddeyi arkadaşlarına okuyor, arkadaşlar Mustafa Kemalin tasav vur ve teklifini aynen kabul ediyorlar, Şimdi hafif bir merasim işi kalmıştı Komiteye sadakat yemini! Mustatn Kemal bu yeminin silâh Özeri- ne yapılmasını teklif etti; çünkü, inkılâbın yürüyebilmesi için icabında mürsosat edi- lecek vasıta gene silâhtı. SIlih sözü üzeri- ne pijsmalı Edebiyat Hocası cebini yoklar. ken Mustafa Kemal topçu zabiti Füsreve dönerek silâbın var mı? dedi, Hüsrev “var efendim.. cevabile tabancasını çıkardı. Mus tafa Kemal tabancayı aldı ve masanın Üs- tüne koydu. — Arkadaşlar, dedi. İnkilâp için bü si- Ah üzerine yemin ediyoruz, unutmayınız Xi burada biribirimize verdiğimiz »öx in. kıltp siizidür ve onun olmam için ica- bında, silâh kullanmuktar da çekinmiye- ceğiz! Arkadaşlar, birer birer bu ilâh: alp öpküler ve onun üzerine yemin ettiler. Bu merasim bittikten sonra Mustafa Kemal topsu Hüsreve dönerek: “AL silâhini, dedi, bu silâh mukaddes bir silâhtar; onu iyi sak is! Bir gün bana verirsin!” Ve #llhakiks öyle olmuştur. İZTİRAP. Sonra; Şayanı Hayret Tedavi ! Kelimeler, bunu ifadeden âcizdirler Bayan M. A, “Zevdimin ne yapti Kın bilmiyörüm ” diye anlatıyor ; Yakılarınız olmadan sırt ağrınndan mw derece İztırap çekiyordu. Bir çek tesimiz ve ucuz ilâçlara baş vurdek. Vakit ve para kaybet başka bir neilos vermedi. Nibayet ağrı re bir 'OCK yukısını koydu ari tesiri ve Ü ariği çayanı hayrı tedaviyi sözle ifade etmek gayri kabildir.,, Neden srt ağrisnm tevlid etiği acıklı darbelerine, tihabı âsabın sopanz bammül etmeli! Hemi ALIGOCK yakisile bütün bu izsıra nihayet veriniz. . Siz de. ba yakıların şayanı bayret tesirin temübe ©diniz Saştığı sehhi sıcaklık, OTOMATİK BİR gibi hemen ağrıyan yeri kaplıy arak bütün uğr e. o Dehikli ALLCOCK yakı ID Oroyarzuk İ tahrik, ağrıyan ms anın teraki. münü men ve tam birsükün termin eder, İ ALLCOOK yakısının terkibinde İ Capsicum, Erankinsense, Myrrbe vesaire gihi kıymetli maddeler vardır. Hakiki ALLCOCK yakılarındaki kırmızı daire ve kartal markasına dikkat ediniz. Bütün eczanelerde 20,5 kuruşt | satılır. İcra Mütehassısı Ankarada Adliye Vekâleti fından davet edilen Zühir üniversitesi profesörle rinden lera mütehassısı B. Leyman, dün akşamki trenle Ankaraya gitmiş- tir. Kendisini istasyonda müddelumu mi Hikmet Onat, icra reisi Hamdi, teşyi etmişlerdir. Eğin ll Yok Yere Suç Uydurmuş Feshedilen Dülsizler reisi Süleyman, pölise müracaat ede Pek cemiyet merkezindeki eşyaların çalındığını iddia etmiştir. Fakat, bu eşyaların Süleyman tarafından Ca- Zaloğlu yokuşunda başka bir binaya İnakledildiği anlaşıldığı için, şikâ çi hakkında suç uydurmaktan takiba- ta başlanmıştır. * Firuzağada oturan Ekremin ida» resindeki otomobille şoför Fahrinin kullandığı 2640 numaralı taksi, Tak- #imde çarpışmışları Anadoluhisarında oturan İbra him, bir para meselesinden arkadaşı Hüseyini yaralamıştır. cemiy ler. lacaktır, lık muvakkat teminat, Riyasetine gelmesi lâzımdır. P Kepekleri İdro Elektrik Santralı Maraş Belediye Riyasetinden : Maraşta yapılacak İdro Elektrik Santralı Malzemesi yapılması ve mev- cut şehir şebekesine bağlanması işi kapalı zarfla eksiltmeye çıkarılmıştır. 1 — İşin muhammen bedeli 41738.33 liradır. 2 — İstekliler bu işe ait şartnarfeleri, projeleri ve sair evrakı 2009 ku- ruş mukabilinde Ankarada Belediyeler İmar Heyeti şefliğinden alabilir. İKALMINA 3 — Eksiltme 21 Nisan 1938 Perşembe günü saat 4 de Maraşta Beledi- ye Dairesinde kendi odasında toplanacak Daimi Encümen huzurunda yapı- 4 — Eksiltmeye girebilmek için aşağıda yazılı teminat ve vesaiki ayni gün ve saate kadar Encümen Riyasetine teslim olması lâzımdır. Aksi tak- dirde hiç bir güna iddia göz önüne alınmaz. A — 2490 sayılı kanunun 16,17 nci maddelerine tevfikan 3130,37 lira- B — Kanunun istediği vesikalar. C — Kanunun 4 üncü maddesi mucibince eksiltmeye girmeğe bir mânj bulunmadığına dair imzalı bir mektup. $ — Teklif mektupları ihale günl saat üçe kadar makbuz mukabilinde Encümen Reisliğine teslim olunmalıdır. Posta ile gönderilecek teklif mek tuplarının fadeli taahhütlü olması ve yukarıda yazılı saate kadar Ercümen Proje ve iş hakkında fazla izahat almak istiyenler Belediyemiz namına Ankara Belediyeler İmar Heyeti Şefliğine müracaat etmeleri. (1344) Saç bakımı, güzelliğin en İZAM eden tesiri mücerrep bir ilâçtır. a Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Artritizm, Romatizma

Bu sayıdan diğer sayfalar: