14 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

14 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER öyle birlikte, karşı gırıştıgı sinsi bire kanlı bir hâl Makariosun İngilizlere mücadele birden almış, Akdenizin bu sakın koşesınde beş yıllık bir deh- şet devresi başlam 1954 yılındaki geliş, Grivas için, aslında bir anayurda dönüş hareke- tiydi. Hakikaten, birçoklarınca Yu- nanlı zannedilen — Yorgi Theodorus Grivas aslen Kıbrıslıdır. Bundan alt- mış bir yıl önce, Rumların Famagu ta dedikleri Magosa yakınlarındakı Trikomo köyünde doğmuştur. Çocuk- luğundan itibaren asker olmak sev- dasına kapılmıştı. Birinci Dünya Harbi biter bitmez, yirmi yaşında, Yunanistana gitti, Atinadaki Harb Okuluna kaydoldu. Orduda subay o- labilmek için tâbiyet değiştirmek lâ- zım geldiğinden Yunan — tâbiyetine geçti. Grivasın çocukken mahalle ara- larında kavga ettiği Türklerle ikinci kavgası 1922 yılında oldu. Anadolu- ya yollanan seferi kuvvette topçu su- bayı olarak bulunuyordu. Mağlübi- yetten sonra Atınaya dönünce, — bir müddet merkezde çalıştı ve otuz ya- ında kurmay subaylığına terfi etti. Zekâsıyla birçok kimsenin dikkatini çekiyordu. İhtisasını arttırmak üze- re, Paristeki Harb Akademisine yol- landı. Dönünce, Selânikteki — Ordu Egıtım Okulunda tâbiye öÖğretmenli- ği yapmağa başladı. Biriken kinler 1 940da İtalya —Yunanistana taar- ruz edince Grivas da Selânikten Atınaya nakledildi. Fakat gönderilmedi. Yunan ordusunun Al- man kuvvetleri karşısında — dağılıp çöktüğü günlere kadar merkezdeki İkinci Tumenın kurmay başkanı ola- rak Al man ve İtalyan işgali üzerine, Yunanistanın dağlık bölgesinde mu- kavemet grupları kurulmuş, müthiş bir gerillâ harbi başlamıştı. Yine bir çok kimsenin zannettiğinin aksine, Grivas bu gerillâ harbine de katıl- mamıştır. Dağa çıkanlar ekseriya sol temayüllü işçi gruplarıydı. Hal- buki müthiş milliyetçi ve sağcı fi- kirlere sahip olan Grivas — Atinada kalmak ve harb sonrasında kurula- cak hükümetin temellerini hazırla- mak istiyordu. Dağlarda — çetecilik yapmaktansa başkentte tedhişçilik yapmayı daha uygün buldu. "X" -Rumca Khi okunur- adıyla gızlı bir teşkılat kurdu rb — sırasında bu teşkilât nek dikkati çekmedi. Mütte- fikler, daha ziyade, Almanlara kar- şı fiilen çarpışan dağ çetelerine yar- dım ediyor, şehirlerde siyasetle uğ- raşan mukavemet gruplarına pek al- dırış etmiyorlardı. İşte bu alâkasız- lk, Grivasın ruhunda İngilizlere karşı uyanan kinin ilk sebeplerinden biri oldu. "Khi" teşkilâtının faaliyetleri bil- hassa 1946 - 1947 yıllarında duyul- mağa başladı. Grivas ve adamları, Yunan iç harbinin kargaşalığı için- de, hoşlarına gitmeyen bütün sosya- list ve solcu grupları birer birer kat- lettiler, Akla hayale gelmiyecek ted- hiş hareketlerine giriştiler. Memle- kette tekrar barış kurulup — herşey yoluna girdikten sonra, kimse -Al- manlar gittikten sonraki hunharlığı- nı hatırlayarak- Grivasa yüz verme- di. Hattâ, harb içinde yaptıklarından dolayı kendisine teşekkür eden bile olmadı. Bu ikinci alâkasızlık Grivas'- ın ruhundaki kin deposunu biraz da- ha doldurdu. Artık, Yunanistandaki siyasetçilere becerıksız işe yaramaz adamlar gözüyle bakı or, — hepsini vatan haini sayıyord Yuvaya dönüş ik kafalı ve kırgın adam, 1951 yılında Yunanistanın nimetlerim teperek Kıbrısa döndü. Orada, Ma- kariosun başladığı Enosis hareketi Grivas'ın mücadeleci ruhu için biçil- miş kaftandı. Bir müddet Makario- sun yanında müşavir olarak çalıştı; sonra "dağa çıkmak" zamanının gel- diğine hü_kmederek Rodosa gidip si- lâhlandı. İşte "Digenis"in tedhiş sah- nesine çıkışı 1954 yılında, bu "Ro- dos dönüşü"nden sonra olmuştur. Eski Yunan efsanelerindeki kah- ramanlık hikâyelerinden alınan Di- genis adı, -başta İngiliz askerleri ol- mak üzere, herkesçe bilmen ve kor- kulan bir ad oldu. Zaman zaman ki- liselerde, çarşılarda dağıtılan tedhiş beyannameleri hep bu imzayla biti- yordu. Vurulan Rumların mezarları başında daima Digenisin gönderdiği bir çelenk bulunurdu. Digenis Ada- nın her tarafında hazır ve nâzırdı. Rumlara karat girişilen küçük düşü- rücü her hareketin arkasından Di- genis imzalı beyannameler yayınla- nır, "hainlerin, katillerin" — mutlaka katledilecekleri bildirilirdi. Nitekim, bu gibi vakaların üzerinden kırk sekiz saat germeden, öldürülen EOKA'cı- ların intikamı alınmış olurdu. Ölüm makinesi G rivas'ın kurduğu EOKA teşki- lâtı, âdeta tedhışçılık dehasının bir şaheserı gibiydi. mu, mekanizma karsısında 30000 kışılık İngiliz kuvvetlerinin çaresiz kaldık- ları hâller hiç de nâdir değildi. Gri- vas, dağlarda teşkilâtlandırdığı on- iki gerillâ birliğiyle işe başlamıştı. Her gerillâ birliği bes kişiden mü- rekkepti. Ayrıca, bütün dağ köyle- rinde onar kişilik "sabit çeteler" ku— rulmuştu. Adanın her bölgesi için ayrı kumandanlar tâyin — edilmişti. Bölge kumandanlarının emrinde, bi- ri şehirlerle diğeri de köylerle meş- gul olacak iki muavin — bulunurdu. Şehirlerdeki tedhiş hareketleri için ekseriya 15 - 18 yaşındaki kız ve erkeklerden kurulmuş çeteler vası- tasıyla iş görülür, bunlar da emrirle- rini bölge kumandan — muavininden alırlardı. Kana susamış Grivas'ın teşkilâtçı dehası bütün — meseleleri halletmişti. EOKA, adanın bir ucun- dan öbür ucuna takıntısız işleyen bir kuriye servisi Kurmuştu: bağ- lı olarak her bölgede birer haber al- ma teşkilâtı meydana getirilmiş ve işgal kuvvetleri hakkındaki malü matın icabeden yerlere ulaştırılması sağlanmıştı. Grivas, teşkilâtın mâli yardım işlerini de intizama sokmuş- 'nın adamlarından biri vu- rulunca veya hapse atılınca, ailesine maaş ödenmekte ve bu para teşkilâtın adamları vasıtasıyla İngiliz kuvvetlerinin burnu dibinde dağıtıl- maktaydı Ölüm makinesinin işlemesi ancak sıkı disiplin ve soğukkanlılık saye- sinde mümkün oluyordu. — Çetecilik sahasındaki bilgisine İngiliz kuman- danların bile hayran oldukları Gri- vas, kendi adamları — arasında bile kan akıtmaktan çekinmeyen bir ted- hişçiydi. Hatıra defterinden anlaşıl- dığına göre, Kıbrıslı. -Rumları pek yufka yürekli buluyordu; hattâ hatı- ralarının bir yerinde "bu adamlardan çeteci olmaz; işleri güçleri kahveye gidip tavla oynamaktan ibaret. Ara- larından bir karını temizlemedikçe akıllanacakları yok" diyordu Yalnız adam imseden emir almak — istemeyen bu zâlim dağ adamı, hayatında bir tek kimseye bağlılık duymuştur. Ölesiye bağlandığı bu tek adam Ma- kariostur. Kasaba papazı ile tedhış— çi arasındaki yakınlık, harb yılların- a Alman işgali altındakı Atinadâ başlamıştı. Makari -0 zaman ka- saba papazı bile degıldi Atinadaki Aya İrini kilisesinin papazlığını yapı- yor, ayni zamanda da ileride Kıbrıs- ta işine yarayabilecek adamlarla te- mas tesis etmeğe çalışıyordu. İki a- dam arasında yıllarca önce başlayan bağlılık, Kıbrıs kavgasının son gü- nune adar devam etti. — Vaktiyle tek kalsam bile Enosis kariosun arzusu üzerine silâhını bı- rakmakta ve Kıbrıstan uzaklaşmak- tadır. Bir daha dönüp dönmeyeceği ve anayasasını "şimdilik" kabul etti- ği Kıbrıs Cumhuriyetinin — istikbali hakkında neler düşündüğü yine bu adam arasında bir sır olarak kal- makt Atinada Digenisi bekleyen gaze- teci, sinemacı ve taraftar kalabalıgı arasında sessiz sedasız, kendi linde - bir kadıncağız da bulunacak- tır. Kocasının, içindeki kinler ve ih- tiraslar uğruna bırakıp — gittiği bu kadın yıllardan beri Atinanın tenha bir köşesinde tek başına yaşamakta- dır. Şüphesiz, Kıbrıs Cumhuriyeti u- cubesinin hiç olmazsa birkaç yıl ya- şamasına dua edenlerın başında Ma- am Grivas gelmekte Ama Grivas ve adamlarının en azılıları -ki Atinada da rahat dura- cakları şüphelidir- muvakkaten A- dadan ayrılsalar bile, gerilerinde kin ve nefretleri her an canlı tutan EO- A'nın kanlı hayaletini bırakmak- tadırlar. Taksim tezi Akdenizin yeşil su- ları arasında gömülürken, bu kanlı hayalet Rumların zihninde "Enosis" idealini canlı tutmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: