14 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

14 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS, NEDEN P. iktidarının Kıbrıs politikası ve bugün ulaştığı sonuçlar karşısında, Muhalefetin kayıtsız şartsız bir tasvip tavrı takınmaması çeşitli yorumlara yol aç- mış bulunuyor. Türkiyenin ve Kıbrıs Türklerinin menfaatleri ba- kımından olduğu gibi, NATO camiası içinde tesanüdü sağlama yönünden de, Kıbrıs anlaşmazhgının sulh yo- luyla halline büyük deger veren C. H. ükümetin Kıbrıs davasındaki tutumunu ve 19 Şubat 1950 tarihli prensip anlaşmalarım neden kayıtsız şartsız tasvib et- memiştir? | Bilindiği gibi, Kıbrıs ihtilâfında, hükümet "Kıbrıs İngilterenin iç meselesidir" iddiasından başlayarak ve çok çeşitli safhalardan geçerek, nihayet "taksim" te- zinde karar kılmıştı. Türk mılletının razı olabılecegı en son fedakârlık diye ilân edilen "taksim" tezini bir Hariciye Vekilinin veya hükümetin değil, fakat bütün bir mılletın benim- sedıgını cıhana duyurmak maksadıyl 16 Haziran 1968 1. B. M. nin ittifakla verdıgı bir karar dunyanın bütün parlamentolarına bildirilmişti. Bu ka- rarda, Kıbrıstaki Rum ve Türk cemaatlerinin ayni ida- re altında birlikte yaşamalarına imkân olmadığı ve Türk milletinin "nihai" hal çaresi olarak ancak tak- sime rıza göstereceği en kesin bir dille belırtılıyordu Bu arada, bütün gençlik, bütün millet, "Ya taksim, ya ölüm" mıtınglerıyle meydanlarda and içiyor, Baş— piskopos Makarios en agır şekilde tel'in ediliyor, dev- let radyosu gece gündüz "Ya böleceğiz, ya öleceğiz" parolasını tekrarlıyordu. Türk Anayasasına göre, teşri yetkısı gibi, icra yet- kisi de T. M. M. nindir. Anayasa, Meclisin teşri va- zifesini bızzat icra vazifesini ıse kendi içinden çıkan "vekiller" marıfetıyle yapacagını açıkça ifade eder. Bizim Anayasamız "naz mefhumunu kabul etme- miş; hukumet azalarının icra yetkısını asıl vazife sa- hibi olan T. B. M. M. ne vekaleten gördüklerini ıyı— ce belirtmek için, hükümete "İcra Vekilleri Heyeti" adını vermiştir. Bilhassa Anayasamızın bu özelliği karşısında, hü- kümetin, 16 Haziran 1958 celsesinde Meclis tarafından boylesıne kesin karara bağlanan bir politikayı kendi- lıgınden degıştırıp, Kibrisin bağımsızlığı esasına daya- n bir prensip anla aşması imzalaması, İnönünün de belırttıgı gibi, "emrivaki" diye vasıflandırılacak bir harekettir. Çünkü Londra anlaşmaları imzalandığı an- da, taksim tezi dunya efkârı önünde resmen terkedil- miş ve daha prensip değişikliği T. B. M. M. ne arzedil- meden önce, bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulma- sı yolunda bir takım geri dönülmez fiili neticeler der- hal husule gelmiştir. Vardan prensip anlaşmasının esasına gelince, bi- lindiği gibi, Yunan devlet adamları ve Makarios, esa- sen bir müddetten beri Enosis'ten açıkça bahsetmi- orlar, bizim "taksim" tezimize mukabil "bağımsız Kıbrıs devleti" tezini savunuyorlardı. "Bağımsız Kıbrıs" tezine karşı, bizzat F. Rüştü Zorlunun birkaç ay önce verdıgı cevaplaı' burada bir defa daha hatırlatılmağa değ "Yunan Hükümeti ile mutabık olarak sözde yenı bır istiklâl formülü ilân eden Başpapaz Makarios, İstiklâli Enosis için bir at- lama tahtası telâkki ettıgını açıkça beyan etmiştir... Kabul edilmelidir ki, bir kere merkezi bir parlamento ile müstakil bir Kıbrıs teşekkül etti mi, Yunanistanla Adanın birleşmesi bunu takip edecektir..." R lu, 9 Aralık 1958-. rşımıza getirilen Zürich ve Londra andlaşmala— rının özelliği,. Kıbrıs Cumhuhiyeti için tarafların "mec- uri" bağımsızlık esasını kabul — etmeleridir. Ancak meselenin düğüm noktası buradadır: Bu mecburi ba- ğımsızlık prensibini taksime ve Enosis'e karşı koru- mak için düşünülen hukuki ve fiili garantilerin değeri nedir? C; Genel Başkanı, bizzat Hariciye Vekili F. R. Zorlunun dahı 'vatanperverce ve dikkatli tetkikle- 14 . MART 1959 KIRMIZI OY? Turhan FEYZİOĞLU re" dayandığını belirtmek mecburiyetini duyduğu son derece ölçülü konuşmasında, çok sâde, fakat çok Önem li bir hakikate parmak basmıştır: Taksim ve Enosis kâğıt üstünde, ayni şekilde men edilmiş görünse bile bu iki tez mahıyetlerı icabı ayni mueyyıdelere bağla namaz. İki cemaatin bir arada ve ayni idare altında yaşama imkânsızlığına istinad ettirilen taksim tezi parlamentosunda ve hükümetinde Rumların çoğun lakta olduğu bağımsız bir cumhuriyet içinde iki cema atin İşbirliği yapması fikrini kabul ettiğimiz anda, ha yatiyetini kaybetmiştir. İlerde bir Enosis hareketı or taya çıksa bile, Türkiye sâdece bağımsızlığı iade et mek için müdahalede bulunmak hakkını haizdir. -Ga ranti andlaşması, madde 3, fıkra 2-. Buna mukabil, Enosis fikrinin Yunanistanda ve Kıbrısta alttan beslenmesi ihtimalini hatırdan çıkara mayız. Londra Andlaşmaları Yunan parlamentosunda goruşulurken Liberal Parti başkanı Venızelos açıkça u kürsüden Yunan milletine ilân ederiz ki biz E sis'ten vaz geçmedik. İktidar elimize geçınce bu da vayı gerçekleştirmek için sonuna kadar uğraşacağız' demiştir. Ne bu sözleri, ne Girne piskoposunun çıkar dığı çatlak sesi, arios'u Lefkoşede “"Zito Enosis" diye karşılıyanların feryatlarını duymamazlık- tan gelemeyiz. Kıbrıs adasında, şanlı ordumuza mensup 650 kişi- den ibaret bir birliğin -950 Yunan askeri ile ayni ka- rargâh içinde. Türk menfaatlerine bekçilik etmesi bilhassa manevi bakımdan küçümsenmiyecek bir ka- zançtır. Fakat müstakil bir Türk üssünün kurulabil- mesi Enosis heveslerine karşı daha tesirli bir fiili ga- ranti teşkil ederdi. Harıcıye Vekilinin bu fikri savu- nan Sayın Necati İltere "Yunan Genel Kurmayı da si- zin fikrinizdeydi" tarzında mukabele etmesi hakikat- lere olduğu kadar, mantığa da tamamiyle aykırıdır. Yeni Kıbrıs Cumhuriyetinin Anayasası o derece muğlâktır ki, işliyebilmesi tam ve karşılıklı iyi niyete bağlıdır. C. H. P. nin istediği tarzda, ilhak kapısını emin şekilde kapatacak hukuki ve fiili garantiler, Enosis ümidiyle Anayasanın işlemesini güçleştirmek istiyecek müfrit Rum elemanlarının cesaretlerini büs- bütün yok eder, yeni Anayasanın muvaffakiyetle işle- mesi için gereklı iyi niyet havasını yaratırdı. Garanti Andlaşmasının üçüncü maddesinde, "müş- terek -common. hâreket"ten başka "birlikte karar- laştırılmış -concerted- hareket" yolunun açık tutul- ması. Anayasanın açık bir ihlâli karşısında dahi, İn- gilterenin bize hak vermekle beraber bizimle müştere— ken harekete geçmemesi ihtimalini akla getirmektedir. nuncu maddede sarahaten tadat edilen Türk Bele- diyeleri, istihsal ve istihlâk kooperatifleri gibi teşek- küllerin, iktisadi yârdim yapılabilecek — müesseseleri ayrı ayrı sayan 24 üncü maddede açıkça gösterilme- mesi, ilerde güçlükler yaratabilecek bir boşluk teşkil G i Andlaşmasının, hukuken muteber metin olarak kabul edilen İngilizce metnindeki bir ibare de dikkati çekmekt edir: "İkinci maddenin ikinci fıkra- sındaki "as far as lies within their power —— yetkileri, imkânları dahilinde olduğu nısbette" ibaresi, T.B.M.M. uyelerıne dağıtılan metinde "kendilerine taallük etiği nispette" tarzında tercüme edilmiştir. Aradaki fark aşikârdır Ne tercüme ile ilgili bu ve buna benzer tereddüt- ler, ne de Türklere karşı tatbik edilecek ayırıcı mua- meleler, radyodan faydalanma, muhaceret v. s. gibi konularda nihai metinler hazırlanırken ele alınması mumkun olan birçok meseleler, dört saate sığdırılan ve "kifayeti müzakere" ile alelacele kesilen müzake- reler sırasında yeter derecede aydınlanmamıştır İnönünün yapıcı teklifler ihtiva eden önergesi de riyasetçe oya konmayınca Muhalefet için ' ıktıdarın politikasını ve neticelerini" kayıtsız şartsız tasvip e mek imkânı kalmamıştır. Kıbrıs dâvasında Muhalefet memlekete karşı vazifesini yaptığına kanidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: