14 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

14 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS, AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır" enel olarak fert milli gelirin artması seklinde tarif edilebilen iktisadi kalkınma İkinci Büyük Harpten bu yana dün- ya siyaset İliteratüründe pek sık kullanılan bir tâbir olmuştur. Daha yüksek bir hayat seviyesine ulaş- mayı ifade eden iktisadi kalkınma, politikacıların ağzında mahiyet de- ğiştirerek liman, baraj ve fabrika sayısı olarak anlaşılmağa başlan- mıştır Halbuki tâbir, milli gelir ar- tışını ve bunun içtimai refah ve da- yanışmayı sağlayacak şekilde da- ğılmasını temin edecek iktisadi ve mali politikayı mündemiçtir. Evvelâ iktisadi kalkınmayı ğuran sebebler üzerinde — duralım. Refah seviyesi yüksek, ileri millet- lerin dahi iktisadi hamleler yapma- başına düşen ğa gayret ettikleri günümüzde, ik- tisaden geri kalmış memleketleri kalkınmaya zorlayan şebekleri iki şıkta izah edebiliriz. Birincisi yurt içinde servet ve geliri arttırmaya, içtimai sınıf tezatlarını yumuşata- rak iktisadi adaleti gerçekleştirme- ye, sosyal refah ve dahili sulh ve sükünu temine matuftur. Diğer bir ifade ile vatandaşı iktisadi huzur ve hürriyete kavuşturmaktır. İkincisi beynelmilel politika sahasında mil- let olarak iktisaden — bağımsız ve kuvvetli olmak gayesini güder. Bu iki sebep gösteriyor ki gerek fert ve gerekse devlet olarak iktisadi kalkınmanın asıl gayesi, siyasi hür- riyetleri esasen sıkı bir şekilde bağlı olduğu iktisadi serbesti ile takviye etmek, insanlık haysiyet ve hakla- rına sahıp kudretli bir millet olabil- mektir. t ve önemini bu şekilde belirttiğimiz iktisadı kalkınma han- gi şartlar içinde gerçektebilir ? İktisadi kalkınma — herşeyden evvel ilme, ihtisas ve — tecrübelere müstenit ve ammenin münakaşa ve mürakabesine açık olmak gerekir. Bu da ancak hükümetçe takip edi- len kalkınma politikasının memle- ket imkân ve kaynakları göz önün- de bulundurularak mütehassıs he- yetlerce hazırlanan plân ve prog- ramlarının efkârı umumiyece be- nimsenmesi, milli iradenin denet- leme ve tasvibinden geçmesi ile mümkün olur. İktisadi kalkınma- nın plânlamasını yapacak, icraatı gerçekleştirecek mütehassıs iktisat- çı, teknisyen ve işçilerin — tarafsız ve randımanlı çalışabilmeleri an- 14 MART 1959 -XVI- cak hürriyetçi rejimle kabildir. İk- il mi ihtisas ve tecrübeye sahip hür lerinde barınamıyacakları ve do- layısiyle adam kıtlığı tehlikesinin belireceği şüphesizdir. Bu itibarla totaliter re]ımlerde iktidarda bu- lunanların mülâhazalardan mahrum, hiç te iktisadi olmayan ve hattâ tamamiyle siyasi sebebler- le memleketin şurasına burasına serpiştirdikleri bir iki inşaat ve mar hareketi, hesapsızca harcan- mış bir hazme masum kütlenin is- tismarını intaç eder. Murakabesiz rejimlerde görülen bu hal ise kal- kınmayı gayesinden tamamiyle u- zaklaştırarak tehlikeli iktisadı ve içtimat buhranlara sebep o İktidarın suiistimale meyyl Oo- luşu insanlık tarihi kadar eski bir bedahattir. mme — murakabesini sağlıyacak bağımsız adliye, siyasi partiler, hür basın, muhtar üniver- site ve müstakil sendıka gibi de- mokratik müesseselerin olmadığı veya, vazifelerini bihakkın başara- madığı memleketlerde, iktidarlar daima suiistimal edilmiş, milletler mevki vs iktidar hırsı uğruna bü- yük kayıp ve yoksulluklara duçar olmuşlardır. Hürriyet prensipleri- nin rafa kaldırıldığı anda iktidar büyüklerinin etrafını kademe kade- me çevreleyecek olan dalkavuk ve partizan zümre, oportünist bir zih- niyetle kalkınmanın methiyesini yaparak şahsi iktidar ve nüfuzla- rını kuvvetlendirmek için her tür- lü kötülüğü irtikan edeceklerdir. Böylece iktisadi kalkınma hareke- tine iyi niyetle girişilmiş olsa dahi, netice antidemokrati kanunların himayesine sığınarak şahsi menfa- at ve partizanlık hisleri içinde ha- reket eden iktidar taraftarlarının gayretkeşliği ile bir iç — bunalıma, ndişe ve güvensizliğe varacaktır. İktisadi kalkınma milletçe top- yekün — başarılabilecek büyük bir dâva olmak itibariyle vatandaşı dâ- vanın — samimiliğine — inandırmak mecburiyeti vardır. İnsanoğlu et- raflıca aydınlatıldığı takdirde dai- ma hakiki menfaatlerini görebile- cek yaradılıştadır. Normal yollar- dan istiyerek kabul edeceği şeyle- ri, vatandaşa hürriyetlerini gaspe- dip zorla vermeğe kalkışmak, onu karşı harekete — teşvik ve mecbur etmesi bakımından basiret ve sağ- duyudan uzak bir politikadır. Za- ten ihtilâller milletin arzu ve irade- Oktay ARAYICI sine bir parti, bir hükümet veya- hut bir şahsın karşı durmasından başka nedir? Milletler için en bü- yük saadet hürriyet içinde yaşa- maktır. Hiçbir millet düşünülemez ki müreffeh olmayı istemesin; fa- kat bunu hürriyetsiz yaşama paha- sına kabul edebilecek bir millet ta- savvur etmek imkânsızdır. Keyfi ıktıdarların amme efkârı- nı hiçe sayıp demokratik müesse- seleri ayaklar altına alarak ve hiç bir iktisadi prensibe bağlı olmak- sızın yürütmeye çalışacağı kalkın- manın sonunda senelerce icraatta faydalanılan kaynaklardan siz bırakılan millet gözünü anda. ra bir iflâs ve sefaletin çöktüğünü görecektir Zaman zaman ortaya çıkan de- magogların fırsatlardan istifade e- dip türlü vesilelerle halkı iğfal ede- rek iktidarları ele geçirdikleri gö- rülmüş, hattâ bunlar arasında ik- tisadı başarılar sağlıyanlar dahi ol- muştur. Fakat neticede bu başarı- ların verdiği sarhoş yüzünden ve kendilerini frenliyecek hiçbir müessesenin bulunmayışı dolayısiy- le milletlerini tehlikeli maceralara sürüklemekten kurtulamamışlardır. Tarih, itidal sahibi diktatörlerin ik- tidardan ayrılması ile doğan anar- şi ve isyanların da misallerini ver- miştir. Demek oluyor ki muvazene- li dikta rejimlerinde dahi çok pa- halıya mal olmuş olan başarılar geçici olmakta, millet kalbinde hür- riyet aşkının parladığı anda yok- luğa gömülmektedirler. Bütün bu hususlar açık olarak gösteriyor ki iktisadi kalkınmanın gerçekleştirilmesi fert ana hak ve hürriyetlerine riayet eden demok- ratik rejimle kaimdir. İktisadi kal- ınmanın tahakkuku için muhtaç olduğu siyasi ve sosyal huzur ve emniyet şartları sağlanmak gere- kir. Vatan sathında siyasi ve içti- a h ve sükünu — yaratmadan iktisadi gelişmeyi temin imkânsız- dır. Esasen iktisadi — kalkınmanın sebep ve gayesi bunu âmirdir etice olarak diyebiliriz kı ik- tisadi kalkınma, milli realite ve im- kânları iyi hesaplıyabılen dürüst, meşru iktidarlarca — suiistimallere, partizan — zihniyete, iç kavgalara set çeken hürriyetçi müessese ve prensipler dahilinde — başarılabile- cek bir dâvadır. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: