25 Haziran 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

25 Haziran 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KALKINMA yazma bilmeyenlerin yüksek adedin- de bir ufak düşüklük o sağlanmıştır. Tarımın makineleşmesi ve kimyevi gübre kullanılması gibi teknik saha- larda bir kımıldama olmuştur. oAn- cak bunlar, İtalyanın mesut Kuzeyi- nin kaydettiği ilerlemenin Güneye düşen mütevazi gölgesinden ibarettir. Bir memleketin bir bölgesinde şart- lar değişince, bunun öteki bölgelerde hiç akis bulmaması imkânsızdır. Yok- sa, Güney 1950'ye kadar bir bütün olarak ele alınmamıştır ve onun te- için değil, kendisi için de bir zaruret- tir ve böyle bir gayretin memlekete yükleyeceği yük İtalyanın tamamının menfaati icabıdır, İtalya, güneyinden vaz geçemeyeceğine göre bu bölge belini doğrultamadıkça omemleketin diğer taraflarının kanını yardım ve- ya destek diye emecekti. Halbuki, bir fedakârlıkla ve Güney bir bü- tün olarak bir ayrı plân içinde ele alınırsa Kuzeyin gelişen tarımı, sa- nayii ve ticareti çizmenin alt yarısın- da mükemmel pazar bulacaktı. teinini de Hükümeti o yola Nihayet, mâli bakımdan yetkili, kredi muamelelerinde cömert, vergi saha- sında teşvik edici hareketlere girişe- bilen bir teşkilâtın lüzumu işin başın- dan itibaren kendini o hissettirmiş- tir.. itmiştir. Bu sıralarda dünyada, bir "Az Gelişmiş Memleketler" meselesinin ö- nem kazanması La Cassa per il Mez- Zogiorno'ya ilgiyi arttırdı. İşte, İtalya- da bir Gelişmiş Bölgeyle bir o Geliş- memiş Bölge yanyana bulunuyordu. mel dertlerinin halli yoluna gidilme- 10 Ağustos 1950'de, İtalyanların Durum, dünyadaki durumun küçük miştir. kendi lisanlarında "La Cassa peril çapta bir örneğiydi. Nasıl yeryüzün- Politikacılar, Güneyin Istırabın- oMezzogiorno" adını verdikleri Güney de Az Gelişmiş Memleketler, daha dan çok bahsetmiş- talihli memleketler lerdir. Hele seçim için bir dert ve kampanyalarında u sıkıntı kaynağı teş- bundan hep lâf a- B e /J D kil ediyorsa, ne çe- çılmıştır Ancak Gü- izim zdva I oğumuz! şit tehlikelere gebe neyin (oKalkınma- bulunuyorsa ve sı Güneyden bek- Camsımla İskenderun arasında bir hat çizilecek Olursa, bunun doğu- (o hangi tesirlere a- lenmiştir. Sanıl- sunda kalan bölgenin, (o batısındaki (o bölgeye nazaran güç durumda (o çık kalıyorsa İtal- mıştır ki devletin, olduğunu, kabul etmemek imkânı yoktur. Tarih, coğrafi durum, tabiat, yanın güneyinde Güneyin ekonomi- siyasi şartlar, mevcut kaynakların dağıtışı böyle bir ikiliği o kendiliğin- o bütün o faktörlerin sine küçük bir mu- den yaratmıştır. Bunu, bir fili durum olarak ele almak ve bölgecilik eşi göze çarpıyor- harrik kuvvet ver- kompleksini bir kenara iterek o bölgeyi süratle kalkındırmak lâzm- odu. Madem ki bu ©si yetecektir dır. Bunun yolunun, memleketin o parçasına şamil bir geniş ve etraf (o dertlere e tara- Bir defa hareket li plandan geçtiği anlaşılıyor. nıyor, m yaratıldıktan son- Gönül ister ki Doğunun Meclise gönderdiği temsilciler, her o şey- formüllerin tenbifi. la, liberal ekono- den önce bu çeşit bir teşekkülün kurulmasını o sağlasınlar, hükümetle- ne çalışılıyordu İ- minin rekabete da- yanan gerekli faktörleri ilerlemeyi kendiliğinden sağ- layacaktır. Bu ba- kımdan, devletin derli toplu bir plân- yılmış, hatta bunu devletin isi addet- meyenler görüşleri- ni hararetle savun- muşlardır. Bir sa- hada darlık mı var? Devlet oraya uzanacak, fakat sıkıntıyı ogiderdik- ten sonra çekilecek tir. Zaten Güney Meselesi 1950 ; aralarındaki parti farkını gözetmeksizin bölgelerinin selameti için işbirliği yapsınlar. Ama, hayır ! Böyle bir birlik (o yoktur ve her kafadan, bazen en m ş l cinsten, bir ayrı ses ıkmak- tadır. Bunların en tipiği, koparılan "Üniversite o iste- rük” feryadıdır. Bütün iptidai şartlardan mahrum bir kocaman yurt parçası ve sonra, oraya Üniversite! Buna, başa fesleğen takmak iste- meden başka verilecek isim yoktur. İhtiyaçlar bu şekilde ele alındı mı, on yıllık D. P. devrinin o usulle- ri tekrarlandı mı Doğunun hiç bir derdi deva (oObulmaz. Sâdece, oraya akıtılacak paradan belirti zümreler çimlenir ve hakimiyetlerini arttı- rırlar. Pek geniş bir umumileştirmeye yol açacağı için dikkatli o söyle- mek lâzımdır ama, Doğudan gelen temsilcilerin işin aslında bunu iste- yip istemedikleri pek de garanti odeğildir. Zira bunların, o zümreleri temsil ettikleri yaygın bir ithamdır. Doğuyu bir bütün olarak ele alacak, onu oODoğunun Meselesi o de- gil Türkiyenin Meselesi diye kabul edecek bir sistem, bir teşkilâ, o bir ayre!! O noktaya gelinmedikçe bütün çabalar, ağanın tahakkümünden salon sosyalistlerinin edebiyatına, hiç bir şey havanda su değmenin öte- sine geçmiş sayılmayacaktır. - talyanın güneyi pek âlâ bir labora- tuar görevi görebi- lirdi. Orada bazı prensipler tatbik e- dilebilir, orada var- liği sağlayabilir, o- rada neticeler tah- lil olunabilirdi. Bu, dışardan sağlana- cak bir büyük yar- dım demekti. İtal- yanlar süratle gör- düler ki minyatür laboratuar için bir özel teşkilât kuru- lur, geri kalmış bölgenin kalkınma- kadar hep Güneye ait bir iş gözüyle görülmüş, çok kimse bunun üzerine neden bütün İtalyanın eğilmesi gerek tiğini anlamamış, kavramamıştır. ni o yıl bunun zaruretini gör- Bir defa, memleketin kalkınmasını, güneyde verimsiz ve az gelişmiş bir koca bölge (omevcutken devam ettirmek imkânsızdı. Bu, bir büyük handikap olacak ve Kuzeye de ayak bağı, köstek teşkil (o edecekti. Güneyin az geliri ve az istihsali, Ku- başlayan Güneyin kalkınması sadece oGüney 20 Kalkınması eme kuruldu. Hareketin felsefesi İtalyanların, geri kalmış güney böl- geleri için memleketin umumi plâ- nının da dışında bir hususi plân ya- pıp teşkilât kurmaları bazı zaruret- lerin neticesidir. Bu zaruretlerin te- melinde, Güney ile diğer bölgeler a- rasındaki ihtiyaç farkı yatmaktadır. Bu ihtiyaçların neticesi olarak Güney- de bazı fevkalâde tedbirlerin, norma- lin üstünde çabuk kararların alınma- sı, acil ihtiyaçların karşılanması için hususi yollara ve kolaylıklara başvu- rulması, gerekmiştir. Bunun yanında, çalışmalarda bütünlük ve devamlılık sı yolunda önce İtalya elinden geleni yaparsa dost batılı eller de boş dur- mayacaklardır. Fikri, bilhassa varlıklı (oOKuzeye -oranın adı "Büyük İtalya"dır- ka- bul ettirtmek, tabii zahmetsiz olma- dı. Fakat Güneye oranın adı "İkinci italya"dır- bir şey eklemek demenin Kuzeyden bir şey eksiltme mânasına gelmediği, tam aksine İtal- yanın bir bütün haline gelmesinin Kuzeye de yarayacağı gerçeği yavaş yavaş meydana çıkınca Kuzeyin im- kânları ve sermayesi Güneyin yolunu tutmakta fazla inatçı davranmadı. AKİS, 25 HAZİRAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: