25 Haziran 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

25 Haziran 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İdeallerin Gerçekleşmesi Jale CANDAN İsmail Hakkı ,Tonguçun "Pestalozzi Çocuklar Köyü" isimli kitabını okuyorum. "Pestalozzi Çocuklar ü"nün ismini hepimiz duymu- şuzdur. 1946 yılında İsviçrenin Trogen isimli köyünün kıyısında yara- tılan bu milletlerarası eğitim ve öğrenim kurumu, o tarihten itibaren dünyada büyük ilgi toplamıştır. Amaç, İkinci Dünya Savaşında anasız babasız, evsiz barksız kalmış çocuklara el uzatıp onları yetiştirmek ve aynı zamanda milletlerarası bir köklü dostluğun temelini atmaktı. Bugün, "Pestalozzi Çocuklar Köyü"nde, değişik memleketlerden gel- miş çocuklar tam bir aile hayatı sürmekte, fikren ve bedenen en mü- kemmel bir şekilde gelişmektedirler. Bunlar kendi dil, din örf ve âdet- lerine göre köydeki özel evlerde, kendi memleketlerinden getirtilen mü- tehassıslar tarafından yetiştirilmekte, köydeki ilkokullara, ortaokulla- ra, sonra da liseye veya meslek kurslarına devam etmektedirler. Bin iş veya meslek sahibi olduktan ve kendilerine yüksek öğrenim imkân- ları da verildikten sonra isterlerse İsviçrede kalmakta, isterlerse ana- vatana dönmektedirler. Kuruma, 1827 yılında ölen İsviçreli ünlü eği- timci ve modern ilkokulun babası, toplumsal eğitimbilimin kurucusu Pestalozzi'nin adı verilmiştir. "Pestalozzi Çocuklar Köyü", konusu bakımından, hiç şüp yok memleketlerden ki çok ilgi çekicidir ve köy yıllardanberi çeşitli gelen eğitkenler için âdeta bir araştırma laboratuarı olmuş, zamanı- mızın eğitim meselelerine ışık tutmuştur. Fakat değerli eğitimcileri- Tonguçun kitabındaki en önemli bence, ideallerin nasıl gerçekleşebileceğini gözler önüne sermiş dır. "Pestalozzi Çocuklar Köyü" teşebbüsü önce, yalnızca bir fikir olarak, makale halinde, bir gazetede yayınlanmış, bir süre sonra da, bu fikri yürütmek amacıyla bir dernek kurulmuşta. Fakat bir "millet- lerarası çocuklar köyü" fikri o devirde birçok kimseler tar bir ütopya olarak karşılandı ve derhal baltalandı. Devlet te bu görüşün' etkisi altında idi. Bütün çabalara rağmen, köyün Riruluşuna yardım etmeyi, kesin olarak iki defa reddetti. Bu hal dernek üyelerinin çoğu- nun cesaretini kırmıştı. İşten vazgeçme teşebbüsünde bulundular. İşte o zaman bir avuç ülkücü genç, Snt. Gallen'li gençler, davayı benimse- diler ve bu işi yalnız başlarına yapacaklarını resmen ilan edip taş ta- şıyarak, kazma kürek sallıyarak işe koyuldular. Dünya Gençlik Teşki- lâtı, bir papaz, bir milli eğitimci ve bütün köy halkı, kısa zamanda, onların yanında yer aldılar. İşte bugün, mânevi olduğu kadar da mad- di bir sağlam temel üzerine oturan örnek çocuk köyü böylece meyda- na çıkmış oldu. Kurum bugün yalnız harpzedeleri değil, kimsesiz kal- mış birçok çocuğu da köye kabul etmektedir. İdeallerin gerçekleşmesi için yalnızca istemeli, yalnızca (o bağırıp çağırmak, yol göstermek, fetva vermek kail değildir. İcabında taş ta- şımak, köye gitmek veya köyü yaratmak, kısaca kolları sıvamak şart- tır. Büyük sosyal reformların ancak devlet eliyle yapılabileceği o bir gerçektir ama, bunun için de kişisel çabalara lüzum vardır. En ileri sosyal reformları yapmış olan şimal memleketlerinde her işe önce halk başlamış, devlet tamamlamıştır. Politikacı ancak bir vasıtadır. Yalnız politik yoldan, yalnız devletten istiyerek toplum kalkınmasını başar- mak umudu yağmur duasına çıkmakta farksızdır. lıyacak bir çalışma devresine giriştir. Normal aile Normal âile sevgi, saygı ve moral hükümlerine bağlı bir küçült top- luluk olarak tarif edilebilir. (o Ailenin bir dağıtma, bir de toplanma zamanı vardır. Sabahlan âile birbirinden ko- par, erkek işine, kadın gene işine ve- ya ev işlerine, çocuklarsa okullarına ayrılırlar. Bu, ailenin yaşamasını, da- ha iyi şartlar içinde yaşamasını sağ- AKİS, 25 HAZİRAN 1962 Sabah dağılan aile, akşam birleşir. Bu zaman içinde aile fertlerinin, bir- birlerine sevgi ve ilgi göstermeleri, birbirlerine destek olmaları, beraber iyi vakit geçirmeleri lâzımdır. Aile fertleri, bu hususlara dikkat ettikleri nispette birbirlerine yaklaşırlar. oAi- lede en önemli şey, sıhhatli bir oa- lış - veriştir. Bu kelime burada meca- zi mânada kullanılmıştır, Fertler a- rasında, çocuk - anne münasebetle- rinde bu alış - veriş, yani karşılıklı ruhi İhtiyaçları doyurma fonksiyona ne kadar önemli ise, aile fertleri ara- sında da o derece önemlidir. Sevgi ihtiyaçlarının iyi karşılandığı aileler- de birçok eksiklikler, hattâ bazen kusurlar göze batmaz hale sokulmuş olur. Ailenin, sıhhati bakımından, ru- hi ihtiyaç bütün ihtiyaçların en ba- şında gelmektedir Ailede gene gok önemli birşey de, kadın ve erkeğin rollerini iyi benim- semiş olmalarıdır. İdare kimdedir? Bazı ailelerde erkekle kadın birçok önemli meselelerde beraber karar verir ve beraber tatbik ederler. Bu, ideale en yakın şekildir denebilir, a- ma muhakkak surette bu idare tarzı üzerinde ısrar edilemez. kültür, görenekler, zerinde ister istemez rol oynayacak- tır. Aileler kendi yapı ve anlayışları içinde kendi kendilerine bir idare şek- li seçmişlerdir. Birisine hoş gelmiyen bir şekil, başkası için ideal sayılabi- lir. Mesele, düzeni kurabilmektedir. Bazı ailelerde erkek karar verir ve kararını kendisi tatbik eder. Bazıların da kadın, aynı işi yapar veya erkek karar verir, kadına tatbik ettirir. Ak- si de varittir: Kadın karar verir, e keğe tatbik ettirir. Gene bazı gileler- de tek taraf karar verir, beraber tat- bik ederler. Bazılarında da beraber alınan karar, eşlerden biri tarafından tatbik edilir. Ailenin sağlığı bakımın- dan bir anlaşmaya varmış olmak en başta gelir. Ailede, özellikle çocuklar bakımın- dan en büyük tehlike, anne ve baba- nın, yerine göre, kıymet ölçülerinde değişiklik yapmalarıdır. İki değer öl- çüsü taşıyan birçok anne ve babalar kendileri için başka, çocukları ve çev- re için başka şekilde düşünür ve ha- reket ederler. Bu hal çok iyi gizlen- miş olsa da, çocuklar bunu kolaylık- la hissederler ve ekseriya ahlâkçı, yâni yeni yetmelik devresinde bu, çok önemlidir. . Doğan Karan konuşmasını bir İngiliz meslektaşının esprisini onak- lederek bitirdi: — Ailede önemli işlerin yapılma- sı için erkek karar verir. Tabii, kü- çük işler de kadınlara kalır. Meselâ çocukların hangi okula gideceğine, ailenin hangi şehirde oturacağına, hangi işi tutacağına, ev satın alıp almıyacağına, tatil yapıp yapmıyaca- ğına, bütçe meselelerine ailede kadın Karar verir. a ne zaman ki atom bombası kullanılacaktır, buna tabii, evin erkeği karar verecektir." 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: