28 Eylül 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

28 Eylül 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER sedir: Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Yusuf Azizoğlu İstanbula gittiğinde Numune Hastananesine uğramış ve o- rada bulunan Hayrettin Erkrnen ile Se- ki Eratamanı ziyaret etmiştir. Eski dost lar. arasında son derece tatlı sohbetler e Bu ziyaretlerde Hastaha- e Başhekimi de bulunmuş ve bir ara za konuşma başlayınca odayı terket- miştir. Azizoğlunun bu ziyareti, emni- yet tarafından tesbit edilmiş bulun- maktadır: Bekata Olayı Meclise geldi- ğgindeBekata bu ve bunun gibi pek. çok olayı vesikalarla açıklayacağını ifade etmektedir. Bir başka olay da, işin içindeki işi anlatmağa kâfi geldi. Erataman Ola- -ından sonra Bekata meseleyi Hüküme- te getirdi ve evvelâ firar olayı hakkın- da izahat verdikten sonra, o sırada Ba- kanlar Kurulu toplantısına katılmayla Yusuf Azizoğlunu itham etti. İthama konu,olan olay şuydu: Yusuf Azizoğ- inde cezasını oçek- hükümlüsü Hâlis Öztürk için tavassutta bulunmuş ve mahkümun, kendi memleketi olan Ağrı Hapishanesine naklini istemişti. SOl bambaşka bir konuda bir önemli ger- çeği meydana çıkardı. Bekata, bu. Kendisini düşürdü- gü durumda, savunulacak bir tarafı var mıdır? o Nite- kim Ee başında bütün Basın, sağından soluna İçişleri Bakam için makamım terk etmenin bir vecibe haline iin ittifak etti. Yürekten ekata Meselesi, Fakat sonradan, bir solcu yazar çark etti. Efendim, Bekatanın ne kusuru varmış? Asıl kabahatli olan Ka- binedeki Y.T.P. ve C.K.M.P, kanadı ile Onlara taviz ve- ren C.H.P. nin yüksek liderleriymiş. Siyasi suçluları on- lar bağırlarına basmıyorlar adeta kuş sütüyle o beslen- meleri için gayret sarf etmiyorlar mıymış? Elbette bu ba- dat itinanın neticesinde, Erataman da, bir fırsatını bu- ttur, kaçar mıymış? Bekata bundan dolayı niçin istifa etsinmiş? Aksine, kızılacak bir kimse varsa, Koalisyon ortaklarının şımarıklıklarını sineye (o çektiği halde, şim- di gene onlara şirin görünmek için Bekatayı fedaya ha- tırlanan C.H.P. imiş. Zaten bu C.H.P. hep böyleymiş. En iyi elemanlarını harcar, harcatırmış. Basının bütün solcularının kavasım bir İlk solcu yazan başka gazetedeki (o bir Böylece, sanki hava ya- Bu la sesi. ânda değiştirdi. başka solcu, onu bir diğer solcu takip etti. Bekatanın lehinde bir temayül varmış gibi ratılmasına çalışıldı. Bunda tamamile muvaffak (oolun- madı da, değil.. Solcu grup bir amplifikatör gibi, aslın- da fasla kuvvetli olmayan cereyanlarım nasıl up umumi arda ri akis yapan hale getirdiklerini böylece göstermiş oldul Bekata Meselesinin bu şekilde ele alınmasının bir demagoji olduğunu herkes o kolaylıkla görebilir. o Bekata AKİS/10 Aydın Bolak kopan Ağrı Valisi ise meseleyi nicelemiş ve mümkün olamıyacağını bildirmişti. Kanattan Bekata bunu açıklayınca, toplantı- da bulunan Başbakan Yardımcısı Ek- rem Alican müdahale etti ve: "— Yusuf Azizoğlu itham ediliyor. kendisi burada yoktur, çağıralım" dedi. Bunun Üzerine Azizoğlu Bekata ithamını tekrarladı. Azizoğlu, böyle bir şey olmadığını söyledi. İçişle- ri Bakanı ise Ağrı Valisinin kendisine yazdığı bir mektubu Bakanlar Kurulu- nun ıttılaına arzetti. Bundan sonra da bu konuda pek tartışma olmadı ve baş- ka konulara geçildi. çağırıldı. Yassıada Hükümlülülerinin Hasta- haneden hastahaneye nakilleri devam etmektedir. Son olarak Hüseyin Fırat, "yukarı"dan gelen bir emirle bulunduğu hastahaneden Keçiören Hastahanesin- deki Çocuk Pavyonunun ikinci katına nakledilmiştir. Fırata gereken ihtimam gösterilmeğe başlanmıştır. Bekata bütün bunları bilmekte ve için için kendini yemektedir. Kendini suçsuz ve başkalarının yaptığı hatalı iş- lerden mesul tutulmuş görmektedir. Meclis görüşmesini bunun için istemek- tedir. Sesler Zeki Eratamanı kaçırdığından dolayı bugünkü durumu- na düşmüş değildir. O konuda yerden göğe haklıdır hiç bir kusuru yoktur. Bekata ciddi olmamıştır. leri Bakanında bulunması şart ağırbaşlılığı, söz, otoklu- gunu, manâsız laf söylememe âdetini asla benimseme- miş, daima hafiflik etmiş, gülünç hale getirilen sözler söy- lemiş. İdaresindeki teşkilâta büsbütün laçka etmiş, büs- bütün gözden düşürmüştür. Bilhassa C.H.P. Grupunda Bakana bulunan kusur budur. Ama sol kanat, neden bi- linmez, meselede çok ilgi çekici bir tavır takınmış, bu suretle de çalışma metodunu gözler önüne sermiştir. İktisadi konularda, sosyal konularda sol fikirli olan- ların aynı noktalarda buluşmasını tabii görmek kabildir. Ancak Bekata Meselesi gibi bir hadisede bunu sadece tesa- düfe yormak imkânı da yoktur. Sol grupun taktiği şudur:. Hep bir ağızdan aynı şeyi ısrarla, devamlı olarak, söyle- mek ve onu, sanki umumi efkârın kanaatiymiş gibi gös- termek. Nitekim, bu solculardan birinin yazdığı gazete- nin Başyazı sütununda Bekata Meselesinde gazetenin hiç de sol kanatın Şe ani sahip olmadığını açıklamak zarureti hasıl olmuştu nattaki hagi ve gerçek niyetler, o çalışma a aman kendiliğinden or- meşhur "Devlet edebiyatının altındaki gayeyi sol- culardan biri ciddi ve muteber gazetesinde ağzından ka- i : İthalâtı ve ihracatı devletleştirmek! . Demir Perde gerisinde olduğu gibi.. Bu çeşit noktalardan birine mim konulmasını sağladığı irin. Bekata, en azından müsbet bir tek iş yapmış de- mektir. ses

Bu sayıdan diğer sayfalar: