September 28, 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

September 28, 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

rin Genel Başkana gereği kadar iyi ak- settirilmediği merkezindeydi. Milletve- killeri -bilhassa gençler- söz aldılar ve afaki konuşmalar yaparak, Hükümet ve Grup münasebetlerinden yakındılar. Bütün konuşmaların toplandığı nokta şu idi: Parlamento çalışmalın sırasından mühim olan husus, Grup, Hükümet ve Parti yüksek kademeleri- nin birbirleriyle irtibat halinde olma- sıdır. Oysa ki bu, görülmektedir ki te nün edilememektedir. Bu fikre Grup Yöneticileri de işti- râk ettiler, Neticede şu kanaata varıldı: Her vesile ile Başbakana gitmek, hor konuda onunla tartışmaya girmek im- kansız ve yersizdir. Zira Başbakan, da- ha önemli meselelerle ilgilidir ve Pat- tı ile Hükümet arasındaki İrtibatı C. H. P. li bir Başbakan Yardımcısı temin etmelidir. Zaten Koalisyon Hüküme- tinde C. H. P. li bir Başbakan Yardım- cısının bulunması da bu arzunun bir neticesidir. C.H.P. li Başbakan Yar- dımcısı Turhan Feyzioğlu ise bir türlü bu irtibatı temin edememektedir. Bu yaygın kanaat, C.H.P. Grupu , içinde pek çok taraftar buldu. Meseleye artık bir hal yolu bulmanın gerektiği inan- cım savunanlar çıktı. Bunlardan Ay- dın Bolak güzel bir konuşma yaptı ve Hükümetle Grupun hiç bir zaman bir ve beraber hareket etmediğini, Grupun Hükümete yardımcı olmadığını, Hükü- metin ise Grupu hiçe sayarcasına ha- reket ettiğini belirterek şöyle dedi: "—Mesele burada toplanıyor, Biz bu beraberliği temin edemezsek, bu Koa- lisyon da bozulur ve bu rejim de tehli- keye düşer." Bolak daha sonra bir başka nokta- ya temas ederek Grupun da mesuliyet lerini müdrik olmasını, hiç değilse Grup toplantılarının ekseriyet yokluğu sebebiyle yapılamamasının önüne ge- çilmesini istedi. Bolakı en fazla alkışla- lan "Ümid Grupu" oldu. Zira onlar da ayni tezi savunuyorlardı. Bu Grupun öncülerinden olan Nurettin Özdemir de bir ewelki toplantıda konuşmuş ve haklarında Genel Görüşme açılması talep edilen C.H.P. il Bakanların Grup toplantısına gelmemelerinden yakına- rak şöyle demişti: "— Eğer Grup olarak haysiyetinizi düşünüyorsanız, haklarında Genel Görüşme talebi bulunduğu halde Grup toplantısına gelmeğe tenezzül etmeyen Bakanlar hakkında yapacağımız o gö- rüşmeyi bir dahaki oturuma talik ede- lim, çünkü onlar Grupu hiçe saymakta- dırlar. Bir Yalnız Adam C H. P. Grup toplantısı bu minval üze- re bitti. İçişleri Bakanı oBekata, Grup toplantısını, girdiği kadar sinir- li terketmedi. Son olayların adeta to- pun ağzına kadar getirdiği Bekata, bü- tün yıldırımları üstünde hissetmesine rağmen yiğitliği bozmadı ve gazetecilere evvela bir beyanat çaktı, sonra da on- larla şakalaştı. Kendini kuwetli (o ve haklı hissettiğini söyledi ve gerçeklerin en kısa zamanda gün ışığına çıkacağını belirtti. Doğrusu istenirse, Erataman G- layının bilinen yönü Bekatayı son de- rece müşkül bir duruma düşürmüştü. Kendi Grupu tarafından bile istihfafla karşılanan Bekata, Meclisten ayrılır ay- rılmaz doğruca Bakanlığına gitti ve ha- YURTTA OLUP BİTENLER düğünü bildirdi. Bayar ise, yeniden muayene olmayı reddetti ve Ankara Hastahanesinde istirahata çekildi. O- laylar bundan sonra gelişti, Bu defa İ- çişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanı av rasında anlaşmazlık çıktı, Yassıada Hü- kümlüleri olur olmaz zamanlarda, is- tedikleri gibi bahçeye çıkıyorlar ve di- ger mahkümlardan farklı muamele gö- rüyorlardı. Bekata, meseleyi Adalet Bakanlığına intikal ettirdi ve Akşem- settinoğlu Olayını da misal göstererek, firar olaylarına karşı tedbir alınmasını talep etti. Adalet Bakanlığı umursama- dı. Bu sırada, meşhur Kelepçe Olayı ortaya çıktı, Anlaşmazlık had safhaya vardı. Hükümet meseleyi müzakere etti ve Jandarma teşkilâtının İçişleri Ba- Nurettin Özdemir — Suphi Baykam Vurucu zırlamakta olduğu kalınca bir dosyaya eğildi Bekatayı hırpalayan Ve Koalisyo- nun bile kaderine tesir eden, Yassıada Hükümlülerine tatbik edilecek muame- lenin şekil uzun zamandan beri Hükü- met içinde tartışmalara sebep olmak- tadır. İlk çatlak. Bayarın sıhhi se- bepler dolayısiyle tahliyesine kadar u- zanmaktadır. O sırada İçişleri Bakanı, Bayann tahliyesini temin eden raporun düzme bir rapor olduğunu id- dia etmiş ve meseleyi Hükümete kadar götürmüştü. Hükümette Sağlık Bakanı Yusuf Azizoğlu ile İçişleri Bakam Be- kata çatıştılar. Bekata, Bayarın bir te - re daha muayenesini talep etti ve yeni- den bir rapor alınmasında fayda gör- kuvvetler kanlığına değil de Cezaevleri içinde ad- li makamlara bağlı olduğunu belirt- ti. Adalet Bakanlığı bunun üzerine sıkı tedbir almağa karar verdi. Mesele, Era- taman Olayına kadar kapanmış gözük- tü. Bundan sonra Yassıada Hükümlü- lerinin Hastahane maceraları başladı. Doğrusu istenirse, mahkümlara Sağlık Bakanlığı teşkilâtı tarafından gerekli ilgi gösteriliyordu. Hastahanelerde son derece serbest dolaşıyorlar ve hatta ge zintiler bile yapıyorlardı. Bekata, olayı Sağlık Bakanına bir kere daha hatırlat- tı, firar olaylarının olabileceğini bildir di. Fakat ikaz ve hatırlatma fayda ver- medi. Neticede Erataman kaçtı!. Ancak, bir hâdise dikkati çekmek- AKİS/9

Bu sayıdan diğer sayfalar: