Tüli'den haberler Mutlu nişanlılar Ankara bulvarlarının, restoran ve kahvelerinin en mutlu çifti Zeynep Ergüder ile Akın Balkan. Genç nişan- lılar her yerde elele dolaşıyorlar. Onla- rı seyredenler de bu evliliğin yorumunu yapıyorlar. Mutluluğu kimi Samsuna gideceğini duyanlar biraz ya- dırgamışlar. "Sofyaya, Londraya git- medi, Samsuna nasıl gider?" diyorlar. Gönül severse, samanlığa bile gidilir! Yardımseverlik yarışı İstanbullu Yardımseverler, Yıldız Par- kmdaki Malta Köşkünde bir yemek tertiplediler. Güzel bir dekor, nefis bir büfe, birbirinden şık hanımlarla bu, sos yetenin kolay kolay unutamıyacağı bir gece oldu. Büfe evde hazırlanmış, der- nek üyeleri yardım konusundaki bütün imkânları seferber etmişlerdi. Misafir- ler de bu yarıştan geri kalmadılar. Her kes marifetini döktü ortaya. Böyle par tilerde bir köşeye çekilip kasılan Sefa Kılıçlıoğlu bile çiftetelli oynadı. Sosye- te, o akşam, oyun bakımından folklor ekiplerini yaya bıraktı. Belma Simavı de çok güzel çiftetelli oynuyor. Gece- nin başarısında büyük emeği olan Kadriye Dicleli halay çekti. Eski DP li. yeni milyoner Adnan Tüfekçi ve eşi de Karadeniz oyunlarıyla misafirleri coş- turdular. Sanayi Kalkınma Bankası mum Müdürü Reşit Egeli ise gecenin zeybeğiydi. Reşit Egeli alaturkacı ban kacılardan biridir, dost toplantıların- da şarkılar söyleyip, harmandalı oyna- maktan çok hoşlanır! Fakat o ge- ceki oyun bir sürprizle sonuçlardı: Re şit Egeli bir kalp krizi geçirerek her- kesi heyecanlandırdı. Malta Köşkü, geceyarısından sonra Amerikan Has- Zeynep Ergüder ile Akın Balkanın nişan töreni Mutlu nişanlılar tahanesine taşındı. Reşit Egeli iyileşip Bostancıdaki evine gitti ama, gece de kuşa döndü. Mermer ve diplomasi AP'nin Kıbrıs meselesinde akıl ho- calığını yapan, bu yüzden de Dış- işleri Bakanı olacağı söylenen eski Bonn elçisi Settar İkset, İstanbulda mermercilik yapıyor. o Mermercilikle diplomatlık arasında hiç bir münase- bet yok ama. maksat vakit geçirmek. Yoksa, seki Büyük Elçinin gönlündeki aslan ölmüş değil, seçimleri bekliyor... Biraz da kadın Muammer Karaca, Ankaradaki kadın dostlarına telefon ediyor, "Ayol gö- rüşeliim, ben biraz da kadın sayılırım!" diyor. Karacayı Prenses Hazretleri ro- lünde seyretmeyenler bu espri karşısın da şaşırıyorlar. Görenler ise kahkahayı basıp, "Biraz m1?" diy soruyorlar. Pren ses Hazretleri, Gençlik Parkındaki son oyununda emperyalizmin canına oku- yor! Sanatçılar adası Güzel balerin Meriç Sumen, Temmu- zun ikinci haftasında annesi ve ba- üzerinde çıplak ayaklarla dansedecek. Avşa, son yıllarda çok moda olan, Marmaranın yanında küçük ve şara- bıyla meşhur bir adadır. Sanatçılar bu adalardan çok hoşlanıyorlar. İstanbul ve Ankara sosyetesini giydiren Faize Kuhar ve Sevim Baban kardeşler her yaz burada soyunuyorlar. Hilmi Gir- gankoç balıklara aryalar söylüyor. Cü- neyt Gökçer tiyatrodaki cadı kazanını burada unutuyor; Ayten Kaçmaz, bu adada, güzel bikinilerle bir deniz kızı lar ve kendisine geceleri, yıldızlara kar şı balıkların hikâyesini anlatıyorlar. Meriç Sumen, tatil dönüşü, son za- manlarda sık sık beraber göründüğü genç ve yakışıklı mühendisle nişanla- nacak. Bu haberi duyanlar "Baleyi bı- rakacak mı?" diye soruyorlar. Genç balerinin dansetmekten vazgeçmesi ko- lay değildir. O, dans için yaşayan, dansettikçe güzelleşen, canlanan bir gençkızdır. Şimdi, iki karpuzu bir kol- tuğa sığdıracaktır. Devlet balesinde bu 3 Temmuz 1965