3 Temmuz 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

3 Temmuz 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Afrika devletlerindin hiç hoşlanmadık ları batılı savunma düzenleri içinde- dir. Bu bakımdan, Cezayir Konferan- sına gidilmeden Önce, Konferansta tartışılacak konularda Türkiyenin du- rumunu hiçbir yanlış anlamaya, tered- düde yer vermeyecek (biçimde tesbit etmek gerekir. Acaba türk hariciyesi bunu yapmış mıdır? Konferansın geri bırakılması daha zaktan yakından ilgili herkes konfe- rans için çok iyi hazırlanıldığını söy- lüyor, fakat "Vietnam ve Dominik ko- nularında, silahsızlanma meselesinde, sömürgelerle ilgili görüşmelerde Tür- kiyenin görüşü nedir?" sorusu, anla- şılmaz bir gizlilik perdesine büründü- rülerek, cevapsız bırakılıyordu. Hariciyenin daha bir akıllıları ise bu sorular ee manalı manalı gülüyorlar ve: "— Yayımızdaki okları şimdiden a- çıklamak olur mu ya?" diye, çok bil- mişlerin edasıyla başlarını sallıyorlar- dı. Dışişlerinin bu tutumu, oAnkara- daki siyasi (çevrelerde, ister istemez, Türkiyenin ikinci Asya - Afrika dev- letleri konferansındaki tutumunun da tıpkı Bandungdaki tutumuna benzeye- ceği intibaını uyandırmakta gecikme- di. Üstelik basında, bu durumun ay- dınlanması için yazılan yazılar Dış- işleri çevrelerinde büyük bir sinirlilik yaratınca, bu intiba daha da kuvvet- lendi. Oysa yapılacak şey çok basitti: Dışişleri Bakanlığı gereksiz bir sinirli- lik içine düşeceği oyerde Türkiyenin görüşünü kamu oyuna açıklasaydı, or- talıkta büyüyen hiçbir mesele kalmı- yacaktı. Bir ileri, bir geri Geçen hafta Dışişleri Bakanlığını zor duruma düşüren ikinci bir olay da, Cezayir ihtilâli oldu. Daha Cezayirdeki durum hiçbir aydınlığa (okavuşmadan yapılan yorumlar bir yana, konuşkan Devlet Başkanımız İzmirde yaptığı sa yısız ohasbıhallerin birinde, o Cezayir Konferansına gidecek heyetin hareke- tini geri bıraktığını açıkladı. Buna kar şılık, aynı sırada Ankaradaki çevreler de Konferansa katılıp katılmama ka- rarının önemli Asya - Afrika ülkeleri- nin tutumu belli olduktan sonra alı- nacağını söylüyorlardı. (o İşler burada dursaydı, iyiydi. Ertesi gün yapılan bir Bakanlar Konseyi toplantısında, her- 3 Temmuz 1965 YURTTA OLUP BİTENLER Dışişleri Bakanlığı "Dışı sükün ile zahir.." şeye rağmen Konferansa gidilmek ka- rarı alındı ve bu karar, Dışişleri Ba- kanının ağzından basına açıklandı. Ak silik bu ya, o sırada Cezayirde durum gene alabildiğine (o karışıktı. Nitekim yanlış hesabın Bağdattan dönmesi gi- bi, aynı gece yapılan ikinci bir Bakan lar Kurulu toplantısında, bu sefer he- yetin gidişinin geri bırakıldığı bildi- rildi. İlk karar aceleyle, fazla düşünülme den alınmış bir karardı. Bundan hiç şüphe edilemez. Fakat sonra bu ka- rardan geri dönmek için bulunan ba- hane, bardağı taşıran damla oldu Resmen açıklandığına göre, türk he- yetinin gidişi, o sırada Londrada top- lantı halinde olan İngiliz Devletler Topluluğu üyelerinin konferansın geri bırakılması için yaptıkları bir müra- caatın sonucu alınıncaya kadar geri bırakılmıştı. Bu açıklama, Türkiyenin davranışının, Türkiyenin çıkarlarından çok, başka devletlerin davranışına bağ andığı intibaıı kuvvetlendirdiği için ortalığı büsbütün karıştırdı. Halbuki en sonda, Dışişleri Bakan- lığının Genel Sekreteri Haluk Bayül- kenin başkanlığında bir heyet Ceza- yire gitti ve Konferans tehir edilince geri dönmek için uçak aramaya koyul- du. Konferans o açılsaydı ne yapacağı- mız meselesine gelince, o Dışişlerinin plânladığı "çok iyi hazırlıklar" kürsü- den ziyade kulislere inhisar edecekti ve heyetimizi teşkil edecek çok sayıda temsilcimiz Asya ve Afrika memleket lerine mavi boncuklar dağıtacaklardı. Zira, asıl önemli konularda, başında Başbakan Yardımcısı (oolarak Süley- man Demirel bulunan bir hükümetin, Dışişleri Bakanı Zorlu olan bir hükü- metin davranışından farklı davranma- sını beklemek kolay değildir. Halbuki böyle mavi boncuklarla ahbap avlamak modası çoktan tarihe karışmıştır ve devletler kendilerine el uzatanlardan daha elle tutulur hediyeler beklemek- tedirler. İdare-i maslahatın başka örneği Bütün bu olup bitenler şimdi Anka- rada bir tek yönde yorumlanmak- tadır. Hükümette, dışişleri konusunda, kısa süren bir ümit verici dönemden sonra yeniden idare-i maslahat esası- na dönülmüş bulunulmaktadır Her- halde bunda, yaklaşan genel seçimler sebebiyle Hükümetin, hayati önemi haiz esaslı problemlerden çok, temel atma veya fabrika açış törenleriyle iş- tigal etmesinin etkisi büyüktür. Meselelere bu açıdan bakıldığında, ilk plânda olumlu görünen pek çok ge- lişme, birdenbire değerini yitirmekte- dir. Türk - yunan münasebetleri ve dolayısiyle Kıbrıs Oo meselesinin çözü- mü ile ilgili olarak Yunan Büyük El- çisi Aleksandr Sgurdeosun vermiş ol- duğu demeç de bunlardan biridir, öte - denberi Türkiye ile karşılıklı olarak bir masaya oturmaktan ısrarla kaçınan ve meselenin Birleşmiş Miletler sevi- yesinde halli için direnen Atina Hü- kümeti, birdenbire 180 derecelik bir dö- nüş yaparak Ankara Hükümeti ile gö- 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: