YURTTA OLUP BiTENLER Millet "İşletme Bakanı" Bundan sadece bir hafta önce, De- mirelci yayın organları Muhte- şem Süleymanın İstanbula kuraca- ğı, bir de değil, iki köprünün kroki- leriyle dolup taşarken, bu derginin geçen sayısında, başyazı şöyle biti- yordu: "Git be kardeşim, işletme adamı!" Aradan yedi gün geçmeden, bu- nun bir "işletme" olduğu resmen anlaşıldı. Yüksek Plânlama Kurulu görüşmelerinde böyle bir saçmalı- ğın üzerinde bile durulmadı, Başba- kan Demirel "Canım, bu yıl olmaz- sa gelecek yıl yaparız. Nasıl olsa daha dört yıl iktidardayız" diye işi geçiştirdi, Demirelci yayın organla- rı da methedici büyük başlıklarıyla kaldılar. - Halbuki mesele basit bir hesap işiydi ve Türkiyenin bu halinde bu çeşit bir tasavvura, 300 milyon lira- lık istimlâk bedeli değil, üç kuruş ek ödenek ayırmaya imkân olma- dığı belliydi. Ama İktidar, balon bir haftada patlasa da, Menderesvari bu gösterişi yapmayı akıllılık saydı. Belki de sahiden şimdi bir çok mu- hitte Demirel, "İstanbula köprü ya- pacak adam" diye okonuşulmakta- dır. Bir takım kimseler sahte efsa- nelerini böyle * yaratmaktadırlar. Nasıl İstanbula asma köprüler yapmak 1965 Türkiyesinde sadece bir tatlı hayalse, Muhteşem Süley- manın bütün çalımlı lâflarına rağ- men -"Ben ne dedim? Kaldırılacak dedim. Öyleyse kaldırılacak?"- Ser- vet Beyannamesi de kalkmayacak- tır, vergilerin açıklanması da de- vam edecektir. AP İktidarı, yapıl- mış olanların hiç birine el süreme- yecektir. Türkiyenin kaybı, bu ikti- dar devam ettiği süre, ileriye gidi- şin durması olacaktır. Madalyonun tehlikeli yüzü Ancak, bu kadar sorumsuz bir ik- tidar, işbaşında kaldığı süre, milleti işletmekte olduğu böylesine açık bulunduğu halde, ihtiyatsız söz- leri ve davranışlarıyla tarifsiz karı- şıklıklara ve (huzursuzluğa yol aç- mak istidadındadır. Nitekim, bir Demirel Bakanının uçurduğu balon üzerine İzmirde varlıksız kütlelerin 10 sahipli bir araziyi işgal edip parsel- leyivermeleri. üzerinde ibretle du- rulup düşünülecek bir hadisedir. Bu AP, varlıklı zümrelere dönüp mül- kiyet hakkını kendisinin garanti al- tında, tuttuğunu, bu hakkın CHP e- linde yaralanacağını söyleyen AP” dir. Buna mukabil aynı partinin, varlıksız ozümreleri avlamak için mavi boncuk dağıtması, bu şekilde daha çok çelişmeye yol açacak ve varlık sahipleri servet düşmanlığı- nın, tıpkı DP devri gibi, AP devrinde geliştiğini göreceklerdir. Zira hak- sız servet imkânının "bulunduğu dü- şüncesi bir toplumda ne kadar yay- Süleyman Demirel ".umurunda mı dünya?" gın olursa, servetler ve kazançlar üzerine örtü örtülmeye ne derece kalkışılırsa, varlıksız sınıfların tep- kisinin o derece şiddetli olması eş- yar tabiatı icabıdır. undan dolayıdır ki bu hafta, . İstanbulun AP'ye oy ver- miş varlıklı çevreleri İzmirdeki ha- disenin kulaklarında çaldığı tehlike canıyla tedirgin olmuş haldeydiler. "Zayıf Devlet" kolay yolu tercih e- denlerin iktisap konusundaki idea- liyse de, bunun koruma konusunda tam aksi bir hükme yol açması za- ten beklenilmeyecek bir husus de- -ildi. Gecekondular Çağları atlayan Başbakan Türkiye şu günlerde, Başbakan Sü- leyman Demirelin dâhiyane bir buluşu ile, rekor sayılacak kısa bir zamanda tarım çağından sanayi ça- ğına atlayıverecektir. Bu şâhâne fi- kir, Demirelin aklına, gecekondu meselesi tartışılırken gelmiş ve he- men tatbike konulmuştur. Bilindiği gibi, bugünün ileri sa- nayi ülkeleri bir zamanlar tarımla uğraşırlar ve nüfuslarının çoğunlu- gu şehirlerde değil, köylerde oturur- du. Bu ülkelerde, uzun seneler için- de, şehirlerde çok sayıda fabrika kurulup iş imkânları açılınca, köy- lerde yaşıyanlar şehirlere akın et- mişler ve o ülkelerde bir gecekon- du problemi doğmuştur. Bugün sanayie geçememiş bazı tarım ülkelerinde -ve oçoktanberi Türkiyede de tarımda geçimini cağ- lıyamıyan fakir milyonlar, iş imkâ- nı olmamasına rağmen, şehirlere akmakta ve bir problem yaratmak- tadırlar. Bu ülkeler ve Demirele kadar Türkiye- bu problemi hemen- cecik sanayi kurup bu insanlara iş imkânı bulunamıyacağı için, köy- lerden şehre akımı önlemek, nüfus artışını kontrol etmek, toprak re- formu yaparak köylerde de yaşa- ma şartlarım sağlamak gibi usüller- le halletmeye çalışırlardı. Ama bu usüller Demirel için gayrikaabili tatbiktir. Çünkü Baş- bakan hem nüfusun kontrolüne ve hem de toprak reformuna karşıdır. Başbakan, herhalde bu usülleri de- mode de saydığından olacak, şöyle birkaç dakika düşünmüş ve hârika keşfim türk halkoyuna geçen hafta- nın sonunda açıklayıvermiştir: — Köyden şehire akımın durdu- rulmasına lüzum yoktur. Ekonomi- ler geliştikçe bu akımlar devam e- decektir. Biz de farazi düşünc eler yerine pratik çarelere yöneleceğiz.." Demirel, bu arada türk gecekon- dularının Ortadoğu ve Balkanlarda, hattâ bütün dünyada en kullanılışlı ve temiz gecekondular olduğunu vukufla m Vatandaşın bir gecede ev ya- pabilme kudretini önlemek yerine, bu gücü kanalize etmeliyiz!" demiş- ir. Buluşun püf noktası burada- dır. Demirelin vazettiği prensibe gö- re, köyden şehre akımı engelleme- yip, gecekondu yapımım teşvik e- dince ekonomi hemen gelişecek, e- 27 Kasım 1965