27 Kasım 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

27 Kasım 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HAFTANIN İÇİNDEN Kolay Yolun Yolcuları Bugün Arjantinde bir seçim olsa, Peroncular kaza- nırlar. Zaten kazanıyorlar da.. Arjantinde askerler ne zaman arjantinlilere demokratik hayata dönüş im- kânı tanısalar, e bir çokluk oyunu Peroncu- lara veriyor. Bunu üzerine askerler, sivilleri de ka- rıştırdıkları eni amet bir süre daha devam ettiriyorlar, sonra arjantinlilere tekrar bir fırsat su- nuyorlar, aynı çokluk gene Peronculardan yana vazi- yet alıyor. Aradan geçen bunca seneye rağmen, Pe- ronun topyekün memlekete büyük fenalık yapmış, iktisadını yıkmış, milleti istikbal için ağır ipotekler altına sokmuş bir idare kurduğu ve kendisinin şah- sen ahlâksız ve faziletsiz bir diktatör olduğu gerçeği halka anlatılamıyor. Anlatılması da, her halde kolay olmayacak. Zira, nisyan ile malül beşer hafızası kirli Peron Devrini her geçen gün biraz daha pembeleşen gözlük camlarının arkasından görüyor. Peron Devri Arjantinde bir süre hortlaman ki o arjantinli çokluk, kendisine şimdi tatlı gelen hatıraları günlük hayatın- da yaşasın. Fakat Arjantinde askerler bunu göze ala- mıyorlar. Alamadıkları için de Arjantinde siyaset ha- yatı bir fasit dairenin üzerinde bir o yana, bir bu ya- na yalpalayıp duruyor. Peron, "Dar kapıdan geçiniz" diyen faziletli pey- gamberlerin aksine, halka kolay yolu gösteren poli- tikacı tipidir. Adnan Menderesin bunlardan bir baş- kası olduğu bilinmektedir. Her ikisinin de, halkları- nın geniş bir kütlesi üzerinde manyetik, hattâ mis- tik bir tesire sahip bulunmalarındaki sebep budur. Hem Arjantinde, hem Türkiyede toplumun en varlık- lılarıyla en varlıksızlarının bu politikacı e cep- esinde buluşmasını tesadüfe yormanın imkânı yok- tur. Elbette ki kolay yol, en ziyade bu iki üç sınıfı cezbedecektir. Bir sınıftaki daha fazla kazanmak hırsı, ötekindeki, güç durumundan bir pundunu bu- lup şahsen kurtulmak ve merdivenin basamaklarını süratle tırmanmak arzusu ancak kolay yolla tatmin edilebilir. Ne Arjantinde Peron İdaresi, ne Türkiye- de Menderes İdaresi bunun göze batıcı örneklerini yaratmak fırsatım kaçırmıştır. En varlıklı ve en var- lıksız sınıfların içinden çıkan bu prototipler rejimin göz kamaştırıcı cazibesini teşkil etmiştir ve herkes onlarda, kendisi için bir hedef bulmuştur. Yalnız, yazık ki, fert zengin ederek omemleket refaha kavuşturmanın yolunu tabii bu politikacılar da bulamamışlardır ve en sonda, menfaatleri şahsi olmaktan ziyade umumi menfaatle ilişkili (sağlam kuvvetler jtarafından devrilmişlerdir. Arjantinde Pe- ronun veya başkasının başkanlığında bir gün iktida- ra tekrar gelseler de aynı politika felsefesine göre hareket etseler âkibetleri, hiç kimse şüphe etmesin, değişik olmayacaktır. Böyle hallerde, sonradan kör- leri badem gözlü diye arayanların da, âfetin kapıda değil ev içinde olduğu günlerde şikâyetçiler listesine dahil oldukları yakın tarihlerin gösterdiği bir gerçek- ir. Türkiyede, 1965 seçimlerinin bu neticeyi verme- sinden sonra başlayan bazı tartışmalarda kolay yo- 27 Kasım 1965 tün TOKER lun en iyi politika olmadığının hatırlanması faydasız sayılmamalıdır. Bilhassa bu seçimlerin yeniği C.H.P. deki cereyanlar, rejimin kaderi bakımından memle- ketin sağlam kuvvetleri tarafından' dikkatle takip edilmektedir. C.H.P.'nin 1965 seçimlerine kolay yolu göstererek girmediği bir gerçektir. İsmet Paşanın bu yolun adım da söylediği bir başka gerçektir. Ama, bu yola Orta- nın Solu denildiği için memleketin tedirgin olduğu ve korkup CHP.ye oy vermediği omeseleleri biraz fazla basite ircadır. Yani C.H.P.'nin seçim beyanna- mesinde toprak reformu bulunacaktı, servet beyan- a ve vergilerin açıklanması prensibi bulunacak- , petrol şirketlerinin istismarcılığına son verileceği, ii gelirlerinin daha verimli olarak vergilendirile- ceği bulunacaktı, çalışan o sınıfa daha fazla imkân sağlanacağı bulunacaktı. Fakat Ortanın Solu formü- lü kullanılmayacaktı. O zaman korkanlar korkmaya- caktı, o zaman sol kelimesi üzerine bina edilen propa- ganda işlemeyecekti ve C.H.P. en azından kendi klasik oylarını alacaktı! Bu, C.H.P.'nin klasik oylarının bü- yük ve küçük şehir aydınlarından, yer yer, kökünü Mil- li Mücadele alemdarlarından alan büyük ve küçük toprak sahibi, eşraf ailelerinden geldiği teziyle dahi çelişme halindedir. Eğer seçmeni 1965 seçimlerinde C.H.P.'den bir şey korkuttuysa o, slogan değil program- dır. Türkiyede daima "Zor,Günlerin Partisi" olan C.H.P. bu programı 1965 Türkiyesinin vazgeçilmez bir hedef- ler beyannamesi sayıyor mu, saymıyor mu? C.H.P. için mesele, bu suale samimiyetle cevap vermektir. Bun- dan dolayıdır ki C.H.P,, uzun tarihinde bir defa daha, bir yolu beraberce yürümüş olanların artık yeni yol ağızında a mutabık (bulunmadıkları bir devreye gelmiştir Memlekete zor Milli Mücadele yolunu gösteren C.H.P., zaferden sonra zor Cumhuriyet yolunu se- çerken, aralarında bazı çok mümtaz mensupları da bulunan bir inanmayanlar grupunu bünyesinde ba- rındıramamıştır. Cumhuriyeti samimiyetle gözü kes- meyenlerle kesenlerin yönü o tarihlerde ayrılmıştır. 1930'daki Serbest Fırka hareketinde, 1945'in Toprak Kanunu günlerinde hep böyle olmuştur. Şimdi, de- mokratik yolla kalkınma çaresi olarak ekonomik ve sosyal alanda 1965 Seçim Beyannamesinin esaslarım teklif eden C.H.P.'nin bünyesinde, bahis konusu olan bir prensip ayrılığıdır. Bir çokluğun kolay yolu seçmiş bulunması tereddüt sahiplerini tereddütlerinde kuv- vetlendirmiştir. Ama halk hep kolay yolu seçer. Bu- nu, kolay yolun başarı yolu olduğu mânasına almak hatadır. O takdirde Milli Mücadele yapılmazdı, Hilâ- fet kaldırılmazdı, ilk reformlar ogerçekleştirilmezdi, Demokrasiye geçilmezdi. Bütün bu zor yollarda mil- lete C.H.P. önderlik etmiştir. Çok zaman sevimsizliği göze alarak ve önlerine çıkan her ilk fırsatta CHP'yi bertaraf etmek için seferber olan bütün kolay yol yolcularına rağmen.. CHP'nin bu görevi bırakması CHP'nin kendi kendini İnkârı olur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: