29 Ocak 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

29 Ocak 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayram Şekeri Bayram tatilini, vatandaş olarak, huzur içinde ge- çirdiğimizi söylemek gerçekten mümkün değildir. Ölçüsüz şekilde yükselen ve enflâsyonun haberciliği- ni yapan fiyatlar; memleket sorunlarına hiçbir şekil- de cevap vermiyen, aksine, rejim konusunda tatsız tartışmalara yol açan kanun tasarıları; partizanlığı aklın, mantığın kabul edemiyeceği bir açıklıkla ilân eden seri nakil ve tayinler; ramazan boyunca, halkın kutsal bildiği duygulardan yararlanmak amacıyla gi- rişilen bir takım demonstratif odavranışlar; memle- ketimizdeki büyük elçileri iç politikaya karıştıracak ve yabancı ticaret firmalarını söz sahibi kılacak bir tutum ve nihayet karaborsacısından, nurcusundan başlamak üzere, yabancı ideoloji sahiplerine kadar yurdun dört bir köşesinde pusuda bekliyen fırsatçı- ların, bütün bunlardan yararlanarak, hissettirdikleri kıpırdanışlar (O üç aylık AP İktidarının, oy karşılığı, türk halkına sunduğu çeşitli renkte şekerlerdir. Elini kavanoza daldır, seç seçebildiğini! İşte 1966 şeker bayramını vatandaşlar, yurdun dört bir köşesinde, bu meseleleri tartışmak, bu şekerleri hazmetmeye çalışmakla geçirmişlerdir. Tatilde karşılaştığım her- kes, AP'li dostlarım dahil, bunları konuşuyorlardı. Tabii, AP'li dostlarım meselelere biraz değişik yön- den bakmağa çalışıyorlardı. Rejim çekişmelerinin so- rumluları, iktidarda bulunmalarına rağmen, kendile- ri değillerdi. Nihayet kabul ettikleri gayritabii fiyat artışları, bir bakıma, gerçekten bir sıhhat alâmeti idi ve doğrusu, bunda asıl suçlu CHP'li Ankara ve İs- tanbul Belediyesi idi. Nitekim enerjik Hükümet der- hal harekete geçmiş, bazı gıda maddelerine nark koy- ma hususunda, tanzim satışları düzenlemek husu- sunda teşebbüslerde bulunarak, bu iki düşmanla sa- vaşmaya koyulmuştu. Fiyatı hızla yükselen bazı gıda maddelerinin dış memleketlerden ithali ise, hiç şüp- he yok ki, fırsatçıları, karaborsacıları, vaktiyle DP'nin ve şimdi AP'nin baş düşmanları olan karaborsacıları yola getirecek, iflahlarını kesecekti. vet, AP'li dostlarım, meselelere biraz değişik bir yönden bakmaya çalışıyorlardı. Ama, kimsenin inkâr edemiyeceği bir gerçek varsa o da, 1966 Tür- kiyesinde, 27 Mayış ihtilâlinden sonra unutulan bir takım olumsuz tartışmaların, birdenbire, tıpkı eski- den olduğu gibi, Meclis kürsülerine, gazete manşet- lerine fırlamasıdır. Halka büyük vaitlerde buluna- rak oy alan AP, çok kısa bir süre içinde, eskiyi hort- latmakta gerçekten inanılamıyacak bir başarı gös- termiştir. Düşünüyorum da, daha birkaç ay öncesine kadar, söz konusu edilen, gazetelerde, evlerde, Meclis kürsüsünde tartışılan şey, Türkiyenin yarınına ait büyük ekonomik ve sosyal sorunlardı: bir toprak reformu idi, bir kalkınma hızı idi; bir vergi adaleti idi. Birkaç ay içinde ise, dövizimizi, yatırımlarla ilgi- li, maddelerin ithali yerine, rahatlıkla, gıda maddele- ri ithaline hasredip "günü kurtarma" politikasından söz edebiliyoruz. Hem de bunu basiretli bir tedbir olarak vasıflandırarak!.. Ancak, unutulmaması gereken bir husus var ki o da, 1966 Türkiyesinin 1950-60 arası Türkiyesi olmadı- ğıdır. Türkiyenin derindeki ekonomik ve sosyal so- runları artık su yüzüne çıkmış bulunmaktadır. Onun içindir ki bu şekerler ötekilere benzememektedir. Bunları yutturmak da, hazmettirmek de kolay olmı- yacaktır. Jale CANDAN hin 28 kelimesi -anlam itibariyle de bütünü- e ilgilidir. makale- de 6 "Allah", I "Hak", 1 "Cenabı- hak" ve ie) bar kelimesi geç- mektedir. İşin kötüsü, AP İktidarının bü- tün bu davranışları, yazılı belgeler halinde ortada mevcuttur. Bir ikti- darın, daha üçüncü ayında, muha- liflerine böyle bir dosya tanzim et- me imkânı vermiş olması basiretsiz- liktir. TPAO Genel Müdürü İhsan To- paloğlu hakkında verilen "tehir-i icra" kararının tatbikine polis kul- lanılarak engel olunması, Anayasa- namanın tehlikeleri ise bilinmekte- dir. Diğer kıskaçlar AP İktidarını ve Demireli sıkıştı- ran bir diğer kıskaç, ekonomik gerçekler kıskacıdır. AP, seçim ön- cesinde varlıklı zümrelere işmar e- derken, fakir halka da büyük vaad- lerde bulunmuştur. Türkiyenin ger- 8 çekleri bu iki zümrenin aynı anda memnun edilmesine imkân verecek cömertlikte değildir. e Enflâsyonist siyaset işadamlarına yararken, fa- kir halkı ezecektir. Plânlı ve istik- rarlı politika ise AP'nin reddettiği bir politikadır.. e Bugün, enflâsyon korkusu ile kredileri kısan ve istik- rardan bahsetmeye başlıyan AP İk- tidarı, fiyatlar zaten yükseldiği için, hem fakir halkı tedirgin etmiş, hem de özel sektörün öfkesini üzerine çekmiştir. Kıbrıs hezimeti ve John- son Mektubunun açıklanması ile ortaya çıkan gerçeklere rağmen, Demirelin amerikancı dış politikayı daha da şiddetle devam ettirmek teşebbüsü bir başka, kıskaçtır. Tür- kiyenin hükümranlık hakları tartı- şılırken, Amerika Büyük Elçisinin Demireli ziyaretten çıkışta iç politi- kaya burnunu sokması ve bu dav- ranışın AP'nin desteğini görmesi “k tehlikeli bir durum yaratmış- ır. Bütün bunların yanında, Demire- lin mazisindeki bazı özellikler, me- seleyi daha da kritik hale sokmak- tadır. Bir amerikan firmasının tem- silcisi olarak iki yıl içinde milyoner olan ve Johnson'la yanyana çektir- diği resimleri dağıtarak Genel Baş- kanlık seçimini kazanan Demirel Türkiyede çok kimseye ve hattâ, kendi partisindeki, yeni yeni uyan- mağa başlayan bazı o milliyetçilere, dahi- hiç bir zaman, kendini sevimli gösteremiyecektir. Böylece yaratılan şartlar içinde, bir rejim buhranından bahsedilme- ye başlanmıştır. Hele birkaç önce Eskişehirde cereyan eden laylar, dikkat ve endişeleri büsbü. tün bilemiştir. Kulaktan kulağa nakledilen ve doğru olduğu bildirilen habere gö- re, Milli Savunma Bakanı Amret Topaloğlu ve Komutanların Eskişe- hiri ziyaretleri sırasında cereyan e- den olaylar, Ordudaki sinirliliği ve memnuniyetsizliği göstermektedir. Bakanın ve Komutanların gidecek- leri gün, Eskişehir Orduevine giren AP'li bir milletvekili -Aziz Zeytinoğ- 29 Ocak 1966

Bu sayıdan diğer sayfalar: