24 Eylül 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

24 Eylül 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mâden Kanununa dayanarak Danış- taya başvurmuştur. Danıştayın ilgi- li dâiresi Şirketi haklı görmüştür. unun üzerine Maden Dairesi tas- hih-i karar talebinde bulunmuştur. Danıştay Dâva Daireleri Genel Ku- rulu ilgili dairenin hükmünü boz- muş, yani Şirketin dâvasını reddet- miş, böylece nşüracaatın iptali ka- rarını tasdik etmiştir. Bu hadise 1960 yılında cereyan etmiş ve kesinleşmiştir. İbrahim Deriner Bakan olunca “Rasih ve İhsan Maden Şirketi” es- ki talebini tekrarlamıştır. Bunun ü- zerine, krom sahasına bir mühendis gönderilmiştir. Mühendis, verdiği raporda o sahada 100 bin tonluk re zerv olduğunu, burasının devlet iş- letmesi yapılabileceğini . bildirmiş- tir. Fakat Bakan Deriner bu raporu sevmemiştir. Bunun üzerine avnı sahaya üç kişilik bir başka heyet gönderilmiştir. O heyet tersine bi rapor vermiş, sahanın gayrımekşu! olduğunu bildirmiştir. Bu seler Tü poru seven Bakan Deriner, altına, el vazısıyla, sahanın “Rasih ve İhsan Maden Şirketi'ne verilmesini not düşmüştür. Ancak Maden Dairesi henüz, Bakanın emrine rağmen &- çık sorumluluğu sırtlavıp saha- yı Bakanın arzuladığı firmaya sunâ- mamıştır. Zira, hem ortada ilk mü- hendisin devleti ilzam eden raporu vardır, hem de Danıştay Şirketin müracaatını iptal etmiştir. Gerçi ip- tal kararı, nedense, Bursadaki Ma- den İrtibat Memurluğuna bir türlü bildirilememektedir ama, bu, kara- rın mevcudiyetini önlememektedir. Bakan, devletin yerine bu sahayı ö- zel sektöre devretmeye kalkışsa da bunun “Rasih ve İhsan Maden Şir- keti” olmasına imkân yoktur. Zira bu defa, başka müracaatların da çıkması ihtimali vardır ve kanun ö takdirde talipler arasında kura çe kilmesini gerektirmektedir. AP Iktidarı şimdiye kadar, Da- nıştayın devlet aleyhindeki ve şa- hısların hakkımı, hukukunu koru. yan kararların tatbik etmemeyi marifet bilmiştir. Bu hâdisede De riner;: devletin Jehinde olan; fakat bir özel firmanın aleyhindeki kara- rn da aksine bir tasarrufta bulun- maya çalışmaktadır. Bakalım, Muhteşem Süleyman devrinde buna da cesaret edilecek midir, edilemeyecek. midir? Kızılay Müteahhit payı Kizilay Genel Müdürü Muzafter Akın, kendisine biraz önce tele- ton edip bir konuda soru soran A- 24 Eylül 1966 Hoca Efendi! Sen söyledin mi, söylemedin! mi? Bir hoca efendinin, Diyanet İşleri Başkanı .. kendisini Şeyhülislam zannetme hastalığı dı Imalının A.P. tarafından Diyanet İşleri Başkanlığına getirilme- Ea konuşmaya kalkacak, hatta “salyalı ağızlar” nevinden çirkin üstehçen tâbirler kullanarak tehditler savuracak kadar aklını Kaybetmiştiz) Diyanet İşleri Başkanlığı adma son yayınlanan bir teb- Me e e e e kanına tevcih edilen sözlü soru halinde Büyük Meclise intikal edecek- Bay Ibrahim Blmah, Hürriyet gazetesinde ciddi bir ideisyla yoktur” dediğini ve Hilâfetin geri gelmesine çalıştığını imzasıyla bil dirmiştir. Bu, en azından bir ihbardır, üzerinde ciddiyetle durulmak . Eğer son zamanlarda her türlü ölçüyü kaçırıp tamamile sapıtan hilâfetci, ümmetçi ve mukad- e Türkiye Cumhuriyetinin Diyanet İşleri da gi a RE söylememiş mi- dir? Bunun cevabını kamuoyu henüz Ama almadan, Hece end yaksın üre Camiyi kanım kurtarmış yacaktır ve ihbar, mutlaka kovuştu- rulacaktır, Zira laik Türkiye ymm bir Diyanet İşleri Başkanı ol duğu gibi savcıları da vardır, 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: