AKİS İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Karyısında, işçi çağıran ülkelerin sesleri, daha uzun bir süre, az ge lişmiş ülkelerin kulaklarında duyu- lacak aemektir, Ots yandan, işçi ihraç eden ülke lerin durumu da daha maa değil dir. Gereği gibi sanayileşmemiş ük keler, massedemedikleri . işçileri, i- çerdeki istihdam imkânsızlığı önür- de, dışarıya göndermeyi bir kurtu. İuş çaresi ve emniyet supapı olarak görmektedirler, İşçi ihraç eden ülke lere şövle bir göz atmak bile, bu ko- nuda f*kir vermeğe yeter. Yabancı işçilerin çoğunluğunu Portekiz, İs- panya, Güney İtalya, Yunanistan, Kuzey Afrika ülkeleri, Siyahi Afri- ka ve Türkiye işçileri tekşil etmek- tedir. Bunlara, son zamanlarda, yu- goslavvalı . işçileri de eklemek ge- rekmektedir. Gerçek nedenler ve durum Mevcvtfarın üstüne her yıl 700 bin yeni vabancı işçi eklenmekic- dir. Bu, şu, demektir:. ber yıl 700 bin kiş,, küçümsenmeyecek bir kit- le, topraklarından, geleneklerinden, alışkanlıklarından, » mânevi bağla- rından, dillerinden ve çoğu deja ai- lelerinden koparak, Avrupaya doğ- ru. yola çıkmak zorunda kalmakta- :dır. Bu zorunlu göçün sayısız ne denleri vardır. Bu göçler, modern kapitalizmin en son aşamasının Vü- rattığı bir zorlamadır,; Eskiden, sö- mürüwcek ülkeleri fethetmek gere kirdi. Başlangıçta silâh zoru haçı- nılmaz bir araç sayılırdı. Daha 'son- raları, bu ülkelere yığm halinde yâ- pılan yatırımlar sömürgeciliğin ya- şamas'na ve çıkar sağlamasına Ve- ter sayılıyordu. Günümüzde ise, bu gelişme son aşamasına ulaşmıştır. Bu aşamada, sömürgecilik çok be- lirli bir şekil değişikliğine o uğrü- maktadır, Çünkü, XX. yüzyılın ikin- ci yarısındaki sömürgetinin. deniz- leraşırı ülkelere giderek, topla, tü- fekle fetihlere girişmesine elbette ki lüzüm kalmamıştır. Eski Roma ordularındaki: örnekte olduğu gibi, kötü. işleri gördürmek amacıyla yabancı işçi aramak için uzaklara gidilmemekte, çalışacak olanlar elle- rin altında hazır bulundurulmakta- dırlar. Böyle bir iş için en küçük bir cabava bile hacet kalmamıştır. Bü- tün aranılan işgücü, kendiliğinden, işveren ülkeye kadar gelmektedir ve bu iş, her zaman, sanıldığı kadar kolay olmamakta, çoğu kereler hü- kümetlerin yardımından geniş bir propâgandava kadar, yan destekle- - 24 Eylül 1966 re ihüyaç duyulmaktadır, Işç: ihracından yana olmak ve- ya bunun karşısında olmak gibi, or- taya, birbirinden kesinlikle ayrılan iki görüş çıkmıştır. Burada bunun tartışması yapılacak değildir. Bu- rada, topraklarından, alışkanlıkla- rından, kısaca her şeylerinden sö- külüp giden: işçilerin çalışmaya baş- ladıkları ülkelerde o karşılaştıkları veya bizzat yarattıkları bazı miese- lelere değinmekle yetinilecektir. Bu konuda işverenlerin ve işçi kuruluşlarının henüz yadırganan tutumları dikkati çekmektedir. İş- verenler yönünden mesele oldukça basittir. Yabancı işçiler, misafiri ol dukları ülkelerin yedek. işçi ordustı- nu Şişirdikleri için, işverenlere bir rahatlık sağlamüktadırlar, Bu ra hatlğa erişen işverenler; işçi sen- dikalarından - gelen «aşırı talep'eri daha kolaylıkla göğüslevebilmekte veya gereğinde reddedebilmektedir- ler. Bövlece yaratılin doygunluk, giderek şekil değiştirmekte ve işve- venler için kolay olduğu gibi, ucuza gelen bir el emeği kaynağı meyda- na çıkmaktadır. Daha ucuz el eme- gi demek ise, daha çok kâr pay de- mektir- Bir işverenin bundan duya- cağı sevinci aynca belirtmeğe hiç de'lüzum yoktur. Bu'nedenler, işve- venlerin «işçi ithâli akımına önayak olmasına vetip “artmaktadır, İşçiler ve işçi “kuruluşlarını ge- ilnce... Bu. konuda mesele biraz da- ha değişik bir manzaraya: bürün- mektedir. Yerli işçiler, ilk anda bu yabancı işçilere rakip gözle bakmaktadıriar. abanc'ları, tâ uzaklardan gelerek, eklerine ortak çıkan i ski saymaktadırlar, Yalanci işçiler de, . sanayi işçilerinde görülen sosyal ge HERKES * OKUYOR leneklerden yoksun oldukları için, ların sosyal haki ılmasında yer- li işçilerin mücadelesine . istenile şekilde katılmamakta; - onları des- teklemekten uzak kalmaktadırlar. Bu yoldan kazanılmış boşluktan da işverenler yararlanma çarelerini kolayca bulmaktadırlar. Olaya bu açıdan - bakıldığı 7 man, batılı basında çıkan birçok va» wnı paradoksal bulmamaya imkân yoktur. Şöyle ki: işverenlerin orgü- nm .olan gazeteler yabancı İşçilere sahip çıkarlarken, işçi , kuruluşar» nın organları ayni işçilerin âleyhin- de bir yayını alabildiğine şiddetlen: dirmektedirler.. Bunun yaralacağı .tehlike gerçekten büyüktür, Yara üstüne yara Yabancı işçiler, bulunduklari ük kenin çeşitli arına uyvmak- ta ve gelişime katılmakta gecikme mektedirler. Yeni şartların gerek- tirdiği yönde hızla değişmekte, vep- yeni bir kişiliğe bürünmektediner. Meselâ, geçenlerde Batı Alınan vwda metalurji işçilerinin grevi Ssırasin- da, yabancı işçiler grev parolasını tamamen ve kolaylıkla benimsemiş» lerdir. Tek bir eksikleri olmadan, bu greve kitle halinde katılmışlar: dır. İşçiler açısından olumlu sayıla- cak b» başlangığın hızla gelişeceği- ni ve diğer ülkelere de siravel ede bileceğini söylemek, mübalâğa sa- yılmamalıdır. “Avrupanın Paryaları” diye nif& lenen yabancı “işçilerin, ekonomik konjonktürün gelişimine puralel w- larak, önemli değişikliklere uğruva- cakları tahmin edilmektedir. . Bu bakimdan, konunun yeni veni tar tışmalara kapı açacağı bir gerçek- tir. Bu gelişmeyi yakından izlemek, büyük bir işçi ihraçcısı olan Türki. venin sorumluları bakımından da ER olacaktır. Bugün, deprem bölgesi felâket- #edelerimi yurt - dışına işçi olarak göndermeyi önerenler, hiç şüphe vok ki, yara üstüne yara açma bö- siretsizliği içinde — bulunmaktadır. , lar. Sağlam işçilere bile birçok, te lâfisi mümkün olmiyacak zararlara mal olan vurtdaşı işçiliği, maddi ve manevi yıkım içinde bulunan dep- remzedelere büyük acılar ve kayıp: lâr getirmekten başka bir işe vara muyacaktır. İşçi ihracını kısa vâde de bir kurtuluş gibi görenler, bunun çetin sorunlarını memleket canında yaşamakta gecikmiyeceklerdir. 19